Ülkemin insanlarına yalan söylemek zorunda bırakıldım. | Open Subtitles | لست أنتِ من عليك الكذب على الشعب الأمريكي |
Babamı korumak için bizimkilere yalan söyledim ve sen de benim için yalan söylemek zorunda kaldın ve sana borcum büyük. | Open Subtitles | كذبت على وحدة المراقبة العامّة لحماية والدي وتوجب عليك الكذب لحمايتي وأنا أدين لك كثيراً |
sürekli yanımda olman ve sürekli yalan söylemek zorunda kalmak çekilmez olmuştu. | Open Subtitles | لقد أصبح اﻷمر لا يطاق، أن أضطر للكذب وأنتي بجانبي طول الوقت |
ve ona gerçekte kim olduğum hakkında yalan söylemek zorunda kaldığım sürece, ona acı vereceğim. | Open Subtitles | وطالما يجب عليّ أن أكذب عليها حول من أكون حقاً، سأظل أسبب لها الألم |
Önce Abby'ye yalan söylemek zorunda kaldım. Sonra daireyi ağzımdan kaçırıverdim. | Open Subtitles | أولا كان علي الكذب على آبي, وأفسدت كل شي |
Seni ele vermeyeceğim baba ama yalan söylemek zorunda bırakıyorsun beni. | Open Subtitles | لن أبلغ عنك يا أبي لكنك وضعتني في موضع حيث أنا مضطر للكذب |
Bebeğim, bunları onların söylettiğini biliyorum, ancak onlar için yalan söylemek zorunda değilsin, tamam mı? | Open Subtitles | عزيزتي, أعلم أنهم يلقنونك ما تقولينه لكن ليس عليك الكذب, حسناً؟ |
Ama dairesine girmek için yöneticiye yalan söylemek zorunda kaldığına göre aranızın çok da iyi olmadığını tahmin etmek zor değil. | Open Subtitles | لكن إن توجب عليك الكذب على ,المشرف لتدخل إلى شقته أخمن بأنك لست ودوداً تماما |
Belki de onlara yalan söylemek zorunda değilsindir. | Open Subtitles | حسناً , ربما لم يكن عليك الكذب عليهما من البداية |
Eğer Truman seni tekrar okula alırsa annene yalan söylemek zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | إذا استطعت جعل ترومان يعيد تسجيلك فليس عليك الكذب على أمك بعد الآن |
Tek söyleyebileceğim, onlara yalan söylemek zorunda olmadığın. | Open Subtitles | ,شيء واحد يمكنني أن أقوله لك ليس عليك الكذب عليهم |
Bu doğru değil ve ayrıca bu onun hatası çünkü bu kadar sahiplenici olmasa, ona yalan söylemek zorunda kalmazdım. | Open Subtitles | هذا غير معقول وهي المخطئة لو لم تكن بتلك التملكية، لن أضطر للكذب عليها |
En azından artık yalan söylemek zorunda kalmam. | Open Subtitles | حسناً، على الأقل لن أضطر للكذب عليها ثانية. |
Burada olduğu sürece ona her gün yalan söylemek zorunda kalacağım. | Open Subtitles | إن أتت هُنا فسيتحتم عليّ أن أكذب عليها كل يوم |
Ben ve Marcy gibi... eğer ona yalan söylemek zorunda olursam... | Open Subtitles | مثلي انا و مارسي اذا تحتم علي الكذب عليها |
Benim için yalan söylemek zorunda değilsin, Mike. | Open Subtitles | -لستُ مضطر للكذب من أجلي يا (مايك ). |
Hastanede Ellie'ye yalan söylemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | كان علي أن أكذب على(إيلي)بشأن المستشفى,وأنا أكره الكذب |
Böylesi en iyisi. Satıcıya yalan söylemek zorunda da kalmazsın. | Open Subtitles | ذلك سيكون الأفضل، ولكن سيكون عليك أن تكذب على البائع |
Kardeşine yalan söylemek zorunda kalıyorum. | Open Subtitles | يجب علي أن أكذب على أختك و لا أستطيع القيام بهذا بعد الآن |
Çünkü sayende, Valerie'ye yalan söylemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | بسبب والفضل يعود لك, اضطريت ان اكذب على فالييري. |