"yalandan" - Translation from Turkish to Arabic

    • كذبة
        
    • الكذب
        
    • الأكاذيب
        
    • مزيف
        
    • أكاذيب
        
    • مزيفة
        
    • زائف
        
    • المزيف
        
    • الكاذبة
        
    • الكذبة
        
    • الكذبه
        
    • كذبه
        
    • أزيف
        
    • أزيّف
        
    • أتظاهر
        
    - Telaşa mahal yok, rahibe. Çünkü bütün bunlar, rezil bir yalandan ibaret. Open Subtitles لا حاجة لأن تقلقي يا أختاه لأن كل هذا هو محض كذبة كبيرة
    Annem hep hiçbir şey iyi bir yalandan daha inandırıcı değildir, der. Open Subtitles امي دائماً تقول بأن لا شيئاً اكثر معقولاً من كذبة جيدة حقاً
    Ve tüm her şey, yalandan başka bir şey değilmiş. Open Subtitles وكل هذا الوقت لم يكن يفعل أيه شئ سوى الكذب
    Ona söyleyecektim. yalandan nefret ederim. Tam da o akşam söylemeyi planlamıştım. Open Subtitles لقد كنت انوى اخبارة فى هذه الليلة, انى أكرة الكذب
    Halkına ve partine yaptığın tek hizmet yalandan başka bir şey değil. Open Subtitles انت مجموعة من الأكاذيب التي على اساسها وعدت في خدمة الشعب والحزب
    Güreş, kalçanın yere gelmesine izin vermek, yalandan... yalandan balık yakalamak. Open Subtitles التصارع، السماح للثمر بأن يقتلع، بشكل مزيف اصطياد السمك بشكل مزيف
    Eğer bir yalandan menfaat sağlarsan, yalancıdan bir farkın olmaz. Open Subtitles إن كنت تستفيد بسبب كذبة فأنت بنفس سوء الكاذب
    Ticari bir yalan. Gerçek bir yalandan çok farklı. Open Subtitles هذه كذبة عمل و هي مختلفة عن الكذب في الحياة
    Kıymetli kariyerinin bir yalandan ibaret olduğunu açığa çıkaracaktı. Open Subtitles كانت ستفضح حقيقة أن مهنتك الثمينة مجرد كذبة
    Daha sonra, bu yalandan dönmemek için başka yalanlar da söylemek zorunda kaldı ve haftalar boyunca herkesi aldatarak kuşkuları üzerine topladı. Open Subtitles ثم التزم بهذه الكذبة, بتدعيمها بكذبة وراء كذبة, فى خلال اسبوع وراء اسبوع من الخداع,
    Bizi karışıklığa sokan bu yalandan oluşmuş ağlar bizi beraber yapan kuruma kadar geri götürebilir. Open Subtitles شبكة الكذب التي تحيطنا يمكن أن تكون متصلة الآن.. للمؤسسة المطلقة التي جمعتنا معاً.
    Bu çocuk yalandan vazgeçmeyecek. Hala altı yaşında gibisin. Open Subtitles هذا الفتى لن يكف عن الكذب علي مازلت تتصرف وكأنك في السادسة من عمرك
    11 Eylül, milyarların üzerine trilyonlarca dolar eklemek için, yalnızca, ölümü yüzlercesinden binlercesine dönüştürerek, uğruna binlerce insanın katledildiği bir yalandan ibarettir. Open Subtitles الكذب الذى قتل آلاف الناس وبالتالى قتل مئات الآلف غيرهم، ثم جمع تريليونات من الدولارات
    Bence ifadeniz, intikam duygusuyla körüklenmiş bir dizi yalandan ibarettir. Open Subtitles أفترضُ أن شهادتكِ هي نسيج من الأكاذيب التي تمليها عليكِ دوافع الانتقام
    Özellikle de insanların Liberty Valance hakkında anlattıklarını duyduğum onca yalandan sonra. Open Subtitles خاصة بعد كل الأكاذيب اسمع ان اناس يتكلمون عن ليبرتي فالنس
    yalandan masalarda oturmak,yemek ve içmek. Hepsi yalandan Open Subtitles كله غير حقيقي، الجلوس على الطاولة الأكل والشرب بشكل مزيف
    yalandan başka hiç bir şey duymayız, o bu şekilde eğitildi. Open Subtitles نحن سنحصل على لا شيء سوى أكاذيب. ذلك ما هو ربى على.
    Birlikte olduğumuz her an yalandan ibaret. Çünkü o asla... Open Subtitles كل لحظة قضينها معاً كانت مزيفة لأنه لم يكن أبداً
    Ya senden korkuyor ya da kendini yalandan güvende hissetmeni sağlıyor ki seni öldürüp öğle yemeği niyetine yesin. Open Subtitles ما يعني إما أنها "أ" خائفة منك أو "ب" تعطيك شعور زائف بالأمان لكي تستطيع قتلك ثم أكلك للغداء
    En Pahalı yalandan Gerçek Savaş Filminin Kamera Arkasındaki Gerçek Hikâye ile. Open Subtitles للفيلم الحربي المزيف الأغلي تكاليفاً على مر التاريخ
    Eğer yapacaklarsa, yalandan anaokulu listesine yazılsalar iyi olur. Open Subtitles حسناً ، إذا فعلوا هذا فمن الأفضل أن . يضعوا أسمائهم في الحضانة الكاذبة
    Ama doğrunun yalandan farklı olması gerekirdi Open Subtitles ولكن يفترض أن تبدو الحقيقة مختلفة عن الكذبة
    Sadece her şeyin yalandan önceki gibi olmasını istiyorum, Open Subtitles انا فقط اريد ان اجعل الوضع كما كان قبل الكذبه
    Ne kadar çok düsünürsem, o kadar anliyorum mahkemede söylediklerinin yalandan ibaret oldugunu. Open Subtitles الاكثر ماافكر فيه, الاكثر مااعتقد انه كل شي قالته للقاضي كان كذبه.
    Hayır, sana aşkım yalandan değildi. Sadece babamın davasında tanıklık etmek istemedim. Open Subtitles لم أكن أزيف حبي لكِ لم أرد أن أشهد في محاكمة أبي
    Striptizcinin yalandan ölümünü bile halledemedim. Open Subtitles لايمكنني أن أزيّف موت راقصة
    yalandan orgazm olan ilk kadın olabilirim. Open Subtitles أجل أنا المرأة الأولى التي أتظاهر بالنشوة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more