"yalanmış" - Translation from Turkish to Arabic

    • كذبة
        
    • كذب
        
    • كذباً
        
    • أكاذيب
        
    • أكذوبة
        
    • كذبه
        
    • كذبا
        
    • كذبةً
        
    Bunca yıldır bizi bir arada tutan şey bir yalanmış. Open Subtitles نحن كذبة هذا ما تبقى لنا معا طوال هذه السنوات.
    Ağzından çıkan her kelime yalanmış meğer. Open Subtitles حسنا؟ أنا أقصد, كل كلمة خرجت من فمك كانت كذبة بالكامل
    Demek Arayıcı Efsanesi başından beri bir yalanmış. Open Subtitles اذاً فاسطورة الباحث .كانت كذبة منذ البداية
    Pekala, demek Matt'in ortadan kaybolduğu gece Hannah'yı görmediği yalanmış. Open Subtitles حسنا، لذلك كذب مات لنا عن رؤية هانا الليل اختفت.
    Ben de gerçeği söylemiştim, ama seni aldatmak için yalanmış gibi gösterdim. Open Subtitles لقد أجبتك بالحقيقة و لكنى جعلتها تبدو كذباً لكى أخدعك
    Pes etmemekle ilgili söylediğin her şey yalanmış. Kendin bile inanmamışsın. Open Subtitles كل ما قلته لي حول عدم الإستسلام كانت أكاذيب إنك لا تقتنع بهذا الكلام.
    Anne, senin hakkında bildiğimi sandığım her şey yalanmış. Open Subtitles امي كل شيئ كنت اظن انني اعرفه بخصوصك كان كذبة
    Bana ülkemi koruyacağımı söylemişlerdi ama yalanmış. Open Subtitles لقد أخبروني أنني أدافع عن وطني, ولكنها كانت مجرد كذبة.
    Ateş edilmesini sevmezdi ama nasıl olur da bu bana yalanmış gibi gelmez? Open Subtitles لم احب الأسلحة لكن لم لم تبد كـ كذبة ظننتها ستتبدوا كذلك
    Kızının yangında öldüğünü söylemişti. Tamamen yalanmış. Open Subtitles قال لي إنّ إبنته توفيت في حريق كانتْ تلكَ كذبة بالكامل
    En azından ben öyle sanırdım. Ama yalanmış. Open Subtitles او على الأقل هذا ما ظننته ولكن ذلك كان كذبة
    Beni düşündüğün için, vârisim olsun diye ayrılmak istediğini söylemiştin ama yalanmış. Open Subtitles أخبرتني أنك رغبت في فسخ زواجنا لمصلحتي حتى يمكنني أن أرزق بوريث، لكن تلك كذبة
    Dışardaki tehlikeyi durdurmak için ama bu yapılamazmış, yalanmış. Open Subtitles الخطر القابع بالخارج، لكن هذا محال هذه كذبة
    Hayatımın en büyük kısmıydı, ve baştan sona yalanmış. Open Subtitles ،ذلك جزء كبير مما كنت عليه وكان كله كذبة
    Kaykay numaralarını kendinizin yaptığını anlatan onca reklam hep yalanmış. Open Subtitles كل هذا الهراء بشأن حيلك الخاصة بالتزلج كانت كذب
    Ona güvenmiştim. Ama başından beri hepsi yalanmış. Open Subtitles لقد وثقت بها وهذا هو لها كان الامر كله كذب
    Sizinle tanıştığım günden bu yana başıma gelen her şey yalanmış. Open Subtitles كل شئ قد حصل منذ اليوم الذي قابلتكم فيه كان مجرد كذب
    Onurlu ve dürüst olduğunu duymuştum, yalanmış. Open Subtitles سمعت بأنّك كنت رجل شرف وكرامة، لكنّ كان هذا كذباً
    Arkadaşlığımız hakkında ettiğin tüm o laflar yalanmış. Open Subtitles . كل ذلك الكلام عن صداقتنا كان كذباً
    Bize söyledikleri her şey, üzgün oldukları, uslandıkları, hepsi yalanmış. Open Subtitles كلَّ شيء أخبرونا به، الشعور بالأسف والرغبة في الإصلاح، كلها أكاذيب
    Çok zeki bir adamsın, ama beraber geçirdiğimiz zaman, yalanmış. Open Subtitles أنت رجل أنيق جدا، لكن كامل يوقّت نحن صرفنا سوية كنت أكذوبة كبيرة واحدة.
    Ailevi izne çıkması tamamen yalanmış. Open Subtitles وأكتشفت أن كل قصه وجود ظرف طارئ لدى عائلته هو مجرد كذبه.
    Kendim hakkında bildiğim şeylerin hepsi bir yalanmış. Open Subtitles كل شيء أعتقد بأنني أعرفه حول نفسي كان كذبا
    Hepsi yalanmış. Kocaman, iğrenç bir yalan. Open Subtitles كان كل شيء كذبة، كذبةً كبيرة مُثيرة للإشمئزاز

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more