| Sayın Yargıç, bu davada geçerli nedeni kurmak Yalnızca birkaç dakikanızı alacak, çünkü kanıtlar oldukça kuvvetli. | Open Subtitles | سيدي القاضي، لن يستغرقني سوى بضع دقائق لتقديم الحجة المحتملة في هذه القضية، حيث أن الأدلة |
| Yalnızca birkaç yüz tanesi varlığını sürdürebilecek. | TED | ولن يبقى من هذه اللغات سوى بضع مئات. |
| Çok çabuk büyüdüm. Onları dışarda hiç kullanamadım. Yalnızca birkaç kez odamda. | Open Subtitles | لم استعملهم ابدا في الخارج فقط بضع مرات في غرفتي |
| Charleston Yalnızca birkaç saat uzaklıkta. | Open Subtitles | كما تعلمون ، في تشارلستون فقط بضع ساعات بعيدا. |
| Senin hanene geldiğimden beri yirmi küsur yıl içinde seni Yalnızca birkaç kez ağlarken gördüm. | Open Subtitles | عندما وصلت إلى عتبة بابك منذ 20 سنة إلى اليوم، لم أرك تبكين سوى بضعة مرات |
| Sokaklarda Yalnızca birkaç kişi görünüyor. | Open Subtitles | هناك فقط بعض المتطرفون يسيرون فى الشوارع. |
| Yalnızca birkaç saatliğine. | Open Subtitles | مهلا، أنا في حاجة إليها فقط لبضع ساعات. |
| Çocuklar yeni araçları Yalnızca birkaç örnekten öğreniyor. | TED | الأطفال يتعلمون عن أدوات جديدة من أمثلة قليلة فقط. |
| Yalnızca birkaç saniyeniz olacak. | Open Subtitles | بحيث لن يكون لديك سوى بضع ثوانى فقط |
| Ve Yalnızca birkaç dakikamız var. | Open Subtitles | ولن يستغرق الأمر، سوى بضع دقائق. |
| İfadelerini çürütmek için Yalnızca birkaç saatimiz var. | Open Subtitles | ليس أمامنا سوى بضع ساعات لتفنيد شهادتهم |
| Yalnızca birkaç düzine balina olsaydı, idare edebilirdik ama şimdi yüzlercesi var. | Open Subtitles | حسنا ، نحن قد نكون قادرين على مواجهتها إذا كانت هناك فقط بضع عشرات من الحيتان و لكن نحن نتحدث عن المئات |
| Yalnızca birkaç saat sürecek. | Open Subtitles | اليكم ياشبابانها فقط بضع ساعات |
| Yalnızca birkaç saat sürecek. | Open Subtitles | اليكم ياشبابانها فقط بضع ساعات |
| İIk partinin süresinin dolmasına Yalnızca birkaç gün var ve seni hızlandırmam gerek. | Open Subtitles | ليس لدينا سوى بضعة أيام قبل أن يأتي موعد تسليم ...الدفعة القادمة ،يجب أن نسرع |
| Tamam, bu Yalnızca birkaç dakika sürecek. | Open Subtitles | حسناً ، هذا لن يستغرق سوى بضعة دقائق. |
| Yalnızca birkaç haftamız kalmış olabilir. | Open Subtitles | قد لا يكون أمامنا سوى بضعة أسابيع. |
| Yalnızca birkaç antika para, bir saat ve plâstik bir kap kutu gibi bir şey. Plâstik. | Open Subtitles | فقط بعض القطع النقديّة القديمة، وساعة وحافظات للطعام، شبيهة بالحوض |
| Ciddi bir şey değil,Yalnızca birkaç ırkçı gösteri ve arasıra onun posta kutusuna tezek koymaktan ibaret. | Open Subtitles | لا شيء جدي, فقط بعض الإفتراءات العنصرية و في أحيان متفرقة تتغوط في علبة البريد |
| Ama bu Yalnızca birkaç saat sürüyor. | Open Subtitles | "وإحساس بالغ بالبأس "ولكن فقط لبضع ساعات قصيرة" |
| Nedensel ilişkilerini Yalnızca birkaç örnekten öğreniyor. | TED | يتعلمون عن علاقات سببية جديدة من أمثلة قليلة فقط. |
| İlişkim Yalnızca birkaç aylıktı ve insanlar aslında yanlış soruyu soruyorlar gibi hissettim. | TED | علاقتي لم تكن سوى منذ بضعة أشهر، ولقد شعرت بأن السؤال لم يكن في محله في الوهلة الأولى. |
| Yalnızca birkaç yüz yılda sıcaklık -50'den 50 santigrat dereceye yükseldi. | Open Subtitles | تأرجحت درجات الحرارة من 50 تحت الصفر إلى 50 فوقه في مجرد بضع مئات من السنين، |
| Yalnızca birkaç saatliğine. | Open Subtitles | فقط لبضعة ساعات. |
| Size yeni bir çalışmayı göstermek istiyorum ve bu çalışma, Yalnızca birkaç ay önceki fikrime dayanıyor, bu yüzden, bu, herkese açık olarak göstereceğim ilk an olacak. | TED | اذلك أريد أن أعرض عليكم عملا جديدا وأساسها فكرة جاءتني قبل بضعة شهور وهذه فعلا أول مرة أريها لمشاهدين عامة |