Senin de bu işi almanın tek nedeni danışmanının bu işi sana vermem için yalvarmış olması. | Open Subtitles | السبب الوحيد لحصولك على هذا العمل هو أن شخص توسل إلي لأمنحه لك |
Sana söylemek istemiş. Babam hiçbir şey söylememesi için ona yalvarmış. | Open Subtitles | أراد إخبارك ، لكن والدي توسل إليه كي لا يفصح بأي شيء |
Babam bana yardım etmeleri için ruhlara yalvarmış. | Open Subtitles | ابي توسل الى الارواح ان تنقذني |
Fotoğrafı geri vermeleri için onlara yalvarmış. | Open Subtitles | لقد توسلت للألمان لكى يعيدوا إليها الصورة |
Bu insanın hayatını kurtarmak için Ormanın Ruhu'na yalvarmış olmalısınız. | Open Subtitles | لابد انك توسلت لروح الغابه لتبقي على حياته |
Senin gibi bir veledi doğuran kişi, çok yalvarmış olmalı. | Open Subtitles | ان يوجد شخص يريد ولادتك لابد انك ترجيته لهذا |
Fakat Sultan Prenses'i arayıp bulmuş ve sihirli bir ipek halıyla onunla kaçması için yalvarmış. | Open Subtitles | ولكن السلطان جاء للبحث عن الأميرة وتوسل إليها بأن تطير معه علي بساط سحري من الحرير |
Akrep, onu nehrin karşısına geçirmesi için kurbağaya yalvarmış. | Open Subtitles | العقرب توسل للضفضع ليحمله عبر النهر |
Raj, sen grubumuzun tarihçisisin. Sheldon daha önce yalvarmış mıydı? | Open Subtitles | "راج" أنت المؤرخ في مجموعتنا هل توسل "شيلدون" من قبل ؟ |
'Chop dedi ki Archie onu affetmen için resmen sana yalvarmış ' | Open Subtitles | "قال تشوب ان آرتشي توسل لك لكي تغفري عنه'" |
Ve bizden önceki burada ne yaşadıysa artık, ölmek için yalvarmış. | Open Subtitles | أياً كان هنا قبلنا ، توسل من أجل ذلك |
Ölmek için yalvarmış doktorlara. | Open Subtitles | لقد توسل للأطباء ليتركوه يموت. |
Karıma gitmiş ve ona terfiyi geri almam için yalvarmış. | Open Subtitles | ذهبت لزوجتي و توسلت إليها ألا أعطيك تلك الترقية |
Bu durum onun için bir eşek şakası değildi. Size durmanız için yalvarmış. | Open Subtitles | انها لم تكن مزحة بالنسبة لها وهي قد توسلت منك ان تتوقفي |
Kadın merhamet dilenmiş ve yaşamak için yalvarmış. | Open Subtitles | لقد توسلت له كي يسامحها، تضرعت من أجل حياتها. |
Pavelka'ya borcu silmesi için yalvarmış. | Open Subtitles | توسلت إلى بافيلكا ، أن يُسقط الدين. |
"Bu hayata" girmeyeyim diye dedektife yalvarmış. | Open Subtitles | لقد توسلت هذا المحقق من أجل أن يقبض عليك لـ "تحميني من الإنزلاق في الحياة |
Kocasına yalvarmış ama adam yine de reddetmiş. | Open Subtitles | لقد توسلت إليه, لكنه رفض |
Senin gibi bir veledi doğuran kişi, çok yalvarmış olmalı. | Open Subtitles | ان يوجد شخص يريد ولادتك لابد انك ترجيته لهذا |
Ancak İngiliz büyükelçisi yaralarının İngiltere'de iyileşmesi için yalvarmış. | Open Subtitles | وتوسل السفير البريطاني من أجل السماح له بالتعافي من إصاباته في انكلترا |