Ama kaçsaydın ve gerçekte kim olduğunu açıklasaydık bu yanlışları düzeltebilirdik. | Open Subtitles | إن كنت هربت وكشفنا حقيقتك كنا سنتمكن من تصحيح تلك الأخطاء |
Sıtmayla ve HIV'le ilgili yaptığımız yanlışları tekrarlayamayız. | TED | لا يمكننا أن نفعل نفس الأخطاء التي فعلناها مع الملاريا والإيدز |
yanlışları, güç ve saldırganlıkla düzeltmeye çalışmıştım. | TED | كنت أحاول أن أصحح الأخطاء عن طريق القوة والهجوم. |
Aynı yanlışları yaptığımız için bizim kopya çektiğimizi düşünüyorlar. | Open Subtitles | يعتقدون أننا غششنا لأن لدينا نفس الإجابات الخاطئة. |
Geçmişteki yanlışları düzeltmek ve toplumun kimin önemli kabul edildiği konusundaki bakış açısını değiştirmek için bir fırsat. | TED | إنها فرصة لتصحيح أخطاء الماضي، ولإعادة تركيز عدسة المجتمع على من يعتبر مهمّا. |
Birçok konuda yanlışları var sadece. | Open Subtitles | الأمر فقط أنهم مخطئين حيال الكثير من الأمور |
inanca dayalı otoriteyi reddedin; öfkeyi, nefreti ve şiddeti bırakın; acımasız, adaletsiz ve yararsız davranışlarda bulunmadan, yanlışları düzeltmeyi öğrenin. | TED | ارفضوا السلطة العقائدية؛ تخلوا عن الغضب والكراهية والعنف، تعلموا تصحيح الأخطاء دون اللجوء لتبرير سلوك بشع وظالم. |
Fakat görsel yanılsamaların güzel tarafı yanlışları hemen gösterebiliyor olmamız. | TED | لكن الشئ الجميل حول الأوهام البصرية هي أننا يمكننا بسهولة توضيح الأخطاء. |
Gelecek 40 yıl içinde yapılan tüm yanlışları biliyoruz ve onları düzeltmek için sizin gücünüz var. | Open Subtitles | نحن نعلم جميع الأخطاء التى سنفعلها خلال الـ 40 سنة القادمة ولدينا القوة لتصحيحها |
Yazım yanlışları düzeltmek ya da benzer amaçla mı? | Open Subtitles | تعنين تصحيح الأخطاء الإملائية وأشياء من هذا القبيل؟ |
Peter, sen biraz düşün, çünkü eve vardığımızda... bu durumdaki tüm yanlışları sana açıklayacağım. | Open Subtitles | تمسّك بهذه الفكرة لأني سأشرح لك عندما نذهب إلى المنزل ماهي الأخطاء الموجودة في كلامك لكن أولاً .. |
...sakinleşip, yaptığımız yanlışları düzeltebiliriz. | Open Subtitles | , يمكننا أن نهدأ و نعالج الأخطاء التي اقترفناها |
Hayatındaki yanlışları düzeltme, telafi etme şansın var. | Open Subtitles | لتصحيح ما أخطئت بفعله في حياتك لتعديل الأخطاء |
Sen her şeyi bırakıp yanlışları düzeltmek adına ona katıldın. | Open Subtitles | أتدري، لقد بدأت تلك الحملة لتصحيح الأخطاء |
O yüzden hayatımı hayır işlerine tüm yanlışları düzeltmeye adadım. | Open Subtitles | لهذا كرست حياتي للأعمال الخيرية ومحاولة تصحيح الأخطاء وما إلى ذلك |
Yaptığın yanlışları düzeltmenin ve hayatlarını mahvettiğinin yaşlılara paralarını geri vermenin tek yolu kendini öldürmek. | Open Subtitles | فرصتك الوحيدة هى تصحيح الأخطاء التى ارتكبتها وأن ترد جميع أموال العجائز الذين دمرت حياتهم اقتل نفسك |
Bu sermayeyi, bazı yanlışları düzeltmek, bazı gizemleri öğretmek bazı fikirleri özgür bırakmak için faydalı bir hale getirmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن استفيد من المال حقاً لتصحيح بعض الأخطاء الأساسية التثقيف عن بعض الأسرار, وترسيخ بعض الأفكار مجاناً |
Bazen, sadece bazen karga, ruhu yanlışları düzeltmesi için geri getirirdi. | Open Subtitles | ثم احيانا فقط احيانا الغراب يستطيع جلب هذة الروح لتصحيح الاوضاع الخاطئة |
Ama bırakmayacaksın kendini affettirene, yanlışları düzeltene dek. | Open Subtitles | لكنّكِ لن تفعلي، ليس حتى تُصلحي نفسكِ، وتُصحّحي الأمور الخاطئة. |
Doktorların bu türden yanlışları yapma lüksü olamaz. | Open Subtitles | لا يمكن للأطباء تحمل خطأ مثل ذلك لا يمكننا ارتكاب أخطاء جسيمة كما يفعل المحققون فى بعض الأحيان |
Geçmişteki yanlışları düzeltmek... ve geleceğe yatırım yapmak için... bir şans. | Open Subtitles | فرصة لتصحيح أخطاء الماضي بينما وضع تأسيس للمستقبل |
Birçok konuda yanlışları var sadece. | Open Subtitles | الأمر فقط أنهم مخطئين حيال الكثير من الأمور |