| Plastikten yapılmış bir vücudu var ve suyun üzerinde oturuyor. | TED | لديه جسد، جسدها مصنوع من البلاستيك، ويمكث على سطح الماء. |
| Mermerden yapılmış bir sığınak olarak gördüğün beni koruduktan sonra... | Open Subtitles | هل فعلا يمكنك ان تنظري الى كملجئ مصنوع من الرخام |
| Bu deri eldivenden yapılmış bir sutyen giyemeyeceğim anlamına gelmez. | Open Subtitles | هذا لايني انني لا استطيع روك حمالة الصدر مصنوعه من جلد قفاز اليدين |
| Tuğla, taş ve alçıpandan yapılmış bir böbürlenme. | Open Subtitles | انه تفاخر مبني من الطابوق, الحجر والحيطان |
| Rigg'i suç ortağı gibi göstermek için yapılmış bir kurgu. | Open Subtitles | كل شيء هنا يعلن أن (ريغ)، متواطيء فى الجريمة. |
| Yani... amerikan diş budağından yapılmış bir sopa mı arıyoruz? | Open Subtitles | إذاً ربما نبحث عن هراوة مصنوعة من الرماد الأبيض ؟ |
| Bu noktada sanırım küçük empresyonist bir filmimiz var. Özellikle bu duruma uygun olsun diye yapılmış bir film | TED | في هذه النقطة أعتقد أن لدينا فيلم إنطباعي صغير الذي تم إعداده خصيصاً لهذه المناسبة. |
| Bu görselde ITO dünya tarafından konulan her bir flash 2009'da açık sokak haritasına yapılmış bir düzeltmeyi gösteriyor. | TED | كل ومضة على هذا التصوير وضعت سوياً بواسطة منظمة التجارة الدولية تعرض تحريراً في 2009 صُنعت لخارطة الشارع المفتوحة. |
| Havuza yapılmış bir grafiti de gözüme çarptı. | Open Subtitles | في الحقيقة , آنا لاحظت بعض الرسومات البسيطة على النافورة |
| Bana Senatörün eski bir çalışanı tarafından kendini korumak için yapılmış bir ses kaydından korktuğunu söyledi. | Open Subtitles | تسجيل تمّ صُنعه بواسطة شريك سابق لحماية نفسه. |
| Nerede tutuluyor acaba? Toprak bükemeyeceği bir yerde. Metalden yapılmış bir yerde. | Open Subtitles | في مكان لا يستطيع فيه إخضاع الأرض في مكان مصنوع من الحديد |
| Biraz kıçını başını açsan ya da etten yapılmış bir kıyafet giysen? | Open Subtitles | إلا تستطيع أن تتقومي بإغرائه أو أرتدي فستان مصنوع من اللحم ؟ |
| Ayrıca, Samuel bana, kurutulmuş gergedan penisinden yapılmış bir doğurganlık kolyesi verdi. | Open Subtitles | وقد أعطاني ساميول عقداً أفريقياً للخصوبة مصنوع من جزء وحيد قرن مجفف |
| Bu, 914 km tel ve golf topu büyülüğündeki 150,000 cam boncuktan yapılmış bir heykel. | TED | هذا النحت مصنوع من مليون متر من الأسلاك 150,000 خرزة زجاجية بحجم كرة الغولف. |
| Matematikle yapılmış bir model, 19. yy. 'daki fiziksel modeller gibi. Nedenler hakkında düşünmek çok önemlidir. | TED | نموذج مصنوع من خلال الرياضيات و بعكس النموذج الفيزيائي للقرن التاسع عشر فانه من المهم التفكير في اﻷسباب |
| Geri dönüşümlü plastikten yapılmış bir çantanın içinde kafatasını getirmesi hariç; bu yoğunlaşmaya neden olur ve kanıtları ciddi tehlikeye sokabilir. | Open Subtitles | إلا انه احضر لي الجمجمه في حقيبه مصنوعه من البلاستيك المعاد تدويره, الذي يتنج التكاثف التي كان بالامكان ان تؤثر بشكل خطير على الادله |
| Bir sigara, bir çakmak ve şekerlemeden yapılmış bir bıçak. | Open Subtitles | أتعلمين, وجدت حشيش ولاعه وأداة طعن مصنوعه من حلوى "جولي رانشرز" |
| İnsan kıllarından yapılmış bir soru işareti. | Open Subtitles | انها علامه تعجب مصنوعه من شعر بشرى |
| Altın ve çelikten yapılmış bir ev | Open Subtitles | اعطاها بيت مبني من الذهب و الحديد |
| Rigg'i suç ortağı gibi göstermek için yapılmış bir kurgu. | Open Subtitles | كل شيء هنا يعلن أن (ريغ)، متواطيء فى الجريمة. |
| Dokumasını düşünmeye başladım betondan yapılmış bir kabuk gibi havanın içeriye girmesine izin verecek deliklerle ışığa da, ama filitrelenmiş olarak. | TED | وبدأت في التفكير حول المنسوجات مثل قذيفة مصنوعة من الخرسانة بثقوب تسمح بدخول الهواء والضوء، ولكن بطريقة مصفية |
| Hatta, 50 papele, aynen 10.000 yıl önceki şekilde yapılmış bir taş devri bıçağı alabiliyorsunuz. | TED | في الواقع، يمكنك شراء سكينة من العصر الحجري مقابل 50 دولاراً مصنوعة بنفس الطريقة التي صُنعت بها قبل 10000 سنة مضت. |
| Havuza yapılmış bir grafiti de gözüme çarptı. | Open Subtitles | في الحقيقة, آنا لاحظت بعض الرسومات البسيطة على النافورة |
| Bana Senatörün eski bir çalışanı tarafından kendini korumak için yapılmış bir ses kaydından korktuğunu söyledi. | Open Subtitles | تسجيل تمّ صُنعه بواسطة شريك سابق لحماية... |