Hazır olsak veya olmasak da bir şeyleri yapmak zorundayız. | Open Subtitles | علينا أن نفعل أمورًا، سواءً كُنا على إستعداد أم لا. |
Bu küresel bir mecburiyet. Bunu doğru yapmak zorundayız. | TED | إنه واجب عالمي. يجب علينا أن نفعل هذا بالشكل الصحيح. |
Phoebe, bir şeyler yapmak zorundayız aksi takdirde bu gece biri ölecek. | Open Subtitles | فيبي، يجب أن نفعل شيء ما عدا ذلك، سيموت شخص آخر الليلة |
Başka şansımız yok. Amy, bunu yapmak zorundayız, tamam mı? | Open Subtitles | ليس لدينا أي خيار آيمي، يجب أن نفعل هذا، حسناً؟ |
Aşırı yüksek hızlara yaklaşıyoruz, ve bizi yavaşlatsın diye onları açıyoruz. Bu nedenle her türlü testi yapmak zorundayız. | TED | سنقوم بإطلاقها لدى التحرك بسرعات كبيرة جداً لتقوم بتخفيض السرعة. لذلك علينا أن نقوم بمختلف أنواع التجارب. |
Bunu kendi başımıza yapmak zorundayız. Hiç kimse o trende ne olduğunu bilmemeli. | Open Subtitles | يجب أن نقوم بهذه بأنفسنا لا يجب أن يعرف أحد ماذا يوجد بالقطار. |
Neden ev işi yapmak zorundayız ki? | Open Subtitles | لماذا يجب علينا القيام بالأعمال المنزلية؟ |
Çünkü yapmak zorundayız. Birlikte olursak... | Open Subtitles | يجب علينا فعل ذلك إن كنا نريد أن نكون معاً، |
Dinle doktor. Binbaşı kötüleşiyor. Şimdi bir şey yapmak zorundayız. | Open Subtitles | حالة الميجور تزداد سوءا لابد أن نفعل شيئا الآن |
Ve etrafta da hiç kadın olmadığına göre, bir çılgınlık yapmak zorundayız. | Open Subtitles | وليس هناك نساء في الأنحاء علينا أن نفعل جنس جماعي |
Bir şeyler yapmak zorundayız. Bir şeylerin ters gittiğini hissediyorum. | Open Subtitles | علينا أن نفعل شيئاً أستطيع أن أشعر بأن هناك شيء غير صحيح |
Her birimize yeni bir ev sağlamak için ne gerekiyorsa yapmak zorundayız. | Open Subtitles | يجب علينا أن نفعل كل ما نستطيع لنصنع بيت جديد كل واحد منا |
Üzgünüm ama, bunu yapmak zorundayız. Hemen bitecek. | Open Subtitles | آسف, و لكن علينا أن نفعل هذا لن نستغرق أكثر من دقيقه |
Fakat bir açığını yakalayana kadar onun dediklerini yapmak zorundayız. | Open Subtitles | هناك الكثير من الناس لايمكننا الأقتحام يجب أن نفعل مايقول |
Yani bir şeyler yapmak zorundayız. | Open Subtitles | مازالت على قيد الحياة فيُرسِل شخصاً آخر لذا يجب أن نفعل شيئاً |
Hepimiz aynı şeyi yapmak zorundayız, değil mi? - Ne emirleri? | Open Subtitles | يجب أن نفعل كلنا نفس الشيء ، أليس كذلك ؟ |
Bu durumda bacağı kurtarmak için elimizden geleni yapmak zorundayız. | Open Subtitles | في هذه الحالة، علينا أن نقوم بأفضل ما لدينا لنحافظ على الساق. |
Bir şeyler yapmak zorundayız. | Open Subtitles | نحن يجب أن نقوم بشيء |
Hâlâ gücümüz varken, bunu yapmak zorundayız. | Open Subtitles | يجب علينا القيام بهذا حالا مدامة عندنا القوة |
Bunu yapmak zorundayız kardeşim. yapmak zorundayız. | Open Subtitles | يجب علينا فعل ذلك أخى . يجب علينا فعل ذلك |
Resmi olarak, kilise filmleri kınıyor. Öyle yapmak zorundayız. | Open Subtitles | علنًا، الكنيسة تدينهم، لابد أن نفعل |
Bunu yapmak zorundayız. Tek çıkış yolu bu. | Open Subtitles | علينا فعلها انه الطريق الوحيد للخروج |
Neden böyle yapıyoruz? Çünkü yapmak zorundayız, bir seçim yapmalıyız, buraya mı bakayım yoksa oraya mı bakayım? | TED | لماذا نفعل ذلك؟ لأنه يجب علينا فعله.. يجب علينا أن نختار, هل أنظر هنا أو أنظر هناك؟ |
Biliyorum duymak istediğin şey bu değil ama polise şikayette bulunmak zorundayız ve bunu hemen yapmak zorundayız. | Open Subtitles | أعلم أن هذا شيئا لا تودان سماعه ولكننا بحاجة لإبلاغ الشرطة ونجن بحاجة لفعل هذا الآن |
Bu yüzden, tercihler yapmak zorundayız. | Open Subtitles | لذلك يكون علينا اتخاذ القرار |
- Katilin kim olduğunu bile bilmiyoruz. - Bir şeyler yapmak zorundayız. | Open Subtitles | اننا حتى لا نعرف من يكون القاتل يجب علينا ان نفعل شيئا |
- yapmak zorundayız. - Uther, şafakta onu idam ettirecek. | Open Subtitles | علينا ذلك , أوثر سيقوم بإعدامه في الصباح. |
Demek istediğim, evliliğimiz sonuna kadar gidecekse bir anlaşma yapmak zorundayız. | Open Subtitles | انا فقط اقول.اذا كان زواجنا سيستمر يجب ان نقوم بإلتزام |
Ama senin için en iyi olanı yapmak zorundayız. | Open Subtitles | و لكن يتعين علينا القيام بما هو الأفضل بالنسبة لكى |