Tıpkı lisedeyken birkaç hafta yaptığım gibi. | TED | مثلما فعلت خلال هذين الأسبوعين في الثانوية. |
Sevdiğin birisiyle evlenmelisin. Benim yaptığım gibi. | Open Subtitles | يجب عليك ان تتزوجي شخصاً تحبينه مثلما فعلت انا |
Kıyafetimi giyindikten sonra hep yaptığım gibi malzeme masasından aldım. | Open Subtitles | أخذتُه من مُنضدة الأدوات عندما ارتديتُ زيّي، مثلما أفعل دائماً. |
Ona yaptığım gibi, bana bir deli gömleği giydirmeye çalışıyor. | Open Subtitles | يحاول أن يضعني في سترةِ المجانين كما فعلتُ له. |
Daha sonra Deah'ın odasına gittim daha önce çoğu kez yaptığım gibi, onu aradım, hiç doldurulmayacak bir boşluk bulmak için. | TED | بعدها ذهبت إلى غرفة ضياء كما فعلت كثيرًا من قبل، أبحث عنه، فقط لأرى فراغه الذي لا يمكن أن يمتلئ مجددًا. |
Şunu düşünün, diyelim ki kolunuzda bir kuş tüyü gezdiriyorum şu anda koluma yaptığım gibi. | TED | تخيل, اذا امكن انني امسح علي ذراعك بهذه الريشه كما افعل الان بذراعي |
Ama bu başka bir hayattı. Babana yaptığım gibi, yaşamaktan mahrum ettiğim bir hayat. | Open Subtitles | حياة سأحرمك منها مثلما فعلتُ مع أبيك تماماً |
Geçen sefer ve ondan önceki sefer yaptığım gibi mi? | Open Subtitles | مثلما فعلت المرة السابقة والمرة التي قبلها ؟ |
Ben de her zaman yaptığım gibi ilgimi çeken insanların arkasından ağır ağır yürüdüm. | Open Subtitles | وخجلتُ بمللٍ كالمعتاد مثلما فعلت طوال حياتي كنصف الناس الذين لم يثيروا أهتمامي |
Banyomuza kuş girdiğinde yaptığım gibi. | Open Subtitles | مثلما فعلت مع ذاك الطائر الذي دخل حمامنا |
Oysa yaklaşık altı yaşımızdayken, o yoldan öğrenmeye son vermemiz söylenildi ve ondan sonra tüm öğrenimimiz öğretme yoluyla gerçekleşti, ayakta duran insanlar, şu an benim yaptığım gibi, veya bir kitap, ya da başka bir şey. | TED | في حين أنه في حوالي سن السادسة، قيل لنا أن تتوقف عن التعلم بتلك الطريقة، وأن كل التعلّم منذ تلك اللحظة فصاعدًا سيحدث عبر التدريس، سواء كان أٌناسًا يقفون، مثلما أفعل الآن، أو كتاب، أو شيء ما. |
Beni anlayamıyorsan, seninle köpeklerle yaptığım gibi iletişim kuracağım. | Open Subtitles | لو أنك لا تستطيعين فهمي فسأتواصل معك مثلما أفعل مع الكلاب |
Aynı benim yaptığım gibi seruma enjekte ediyoruz. | Open Subtitles | احقنه مباشرة على الكيس مثلما أفعل تماماً |
Benim yaptığım gibi hayatına devam etmek etmek için bir yol bulmalısn. | Open Subtitles | عليكِ إيجاد طريقة للمضيّ قدماً كما فعلتُ أنا |
Eminim sen de kendini toparlarsın. Tıpkı benim yaptığım gibi. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنك ستلمين شتاتك كما فعلتُ أنا |
İstihbarat Teşkilâtı'ndaki herkese yaptığım gibi onları sana bilgi olarak gönderdim. | Open Subtitles | أرسلتهم لك كمعلومات، كما فعلت مع بقية من يعملون بإستخبارات الأسلحة |
Benim buz pateniyle yaptığım gibi, her şeyi kenara atmak istemezsin. | Open Subtitles | لا تريد أن يذهب هذا سدًا كما فعلت في مهنة التزلج |
- Evet, onu ateşe atmıştım... tıpkı bütün çöplerime yaptığım gibi. | Open Subtitles | نعم,لقد القيت بها فى النار كما افعل مع كل قمامتى |
O elemanın da kendi ayakları üzerinde durma vakti geldi aynı bu ülkeye ellerim bomboş geldiğimde yaptığım gibi. | Open Subtitles | .. حان الوقت لهذا الرجل للخروج والوقوف علي قدميه مثلما فعلتُ عندما جئتُ لهذة الدولة بدون أي شئ |
yaptığım gibi değil ama. | Open Subtitles | لكن ليس كما فعلتها أنا |
Geçen gece, her zaman yaptığım gibi sehpanın üzerine koymuştum. | Open Subtitles | ليلة أمس. وَضعتُها على الاستاند مثل ما أفعل دائما. |
Tıpkı benim korkmuş ergenlere yaptığım gibi. | Open Subtitles | مثل ما فعلته مع المراهقين المخيفين |
Tıpkı polislerle de ilgilendiğim ve de acil servise gelen herkese yaptığım gibi. | Open Subtitles | مثلما أقوم بذلك للشرطة و أي شخص يدخل غرفة الطوارئ |
Her Şükran Günü'nde yaptığım gibi talihsiz insanlara yardım ediyorum. | Open Subtitles | "مثلما افعل كل "عيد شكر |
Tıpkı her hafta sonu yaptığım gibi. | Open Subtitles | كما كنت افعل في نهاية كل اسبوع اتمنى انه بهذه المرة |
Ayakkabılarda yaptığım gibi ya da Tom Cruise'un karılarında yaptığı gibi. | Open Subtitles | كما أفعل مع الحذاء أو توم كروز مع زوجاته |
Sadece sımsıkı sarılmak zorundayım. Tüm hayatım boyunca yaptığım gibi. | Open Subtitles | معي هذه، سيكون عليّ أن أتشبث بقوة فحسب، كما كنت أفعل طيلة حياتي |
Fakat John'da yaptığım gibi, kendime bunun onların sorunu ve saplantıları olduğunu hatırlattım. | TED | ولكن بمثل ما فعلت مع جون، ذكَّرت نفسي سريعاً أن ذلك شأنهم هم، وتلك عقدهم الخاصة بهم. |