Hayır, Bay Wellington,yaptığınız şey etik değil ve kanunsuz. | Open Subtitles | لا يا سيد ويلينجتون، ما تفعله غير قانوني وغير أخلاقي |
- Doğru mu? Kızlarla tanışınca yaptığınız şey bu mu, yalan söylemek mi? | Open Subtitles | هذا ما تفعله عندما تلتقي بالفتيات ، تكذب؟ |
İşte size yeni bi haber yaptığınız şey aptalca. | Open Subtitles | ها هي الأخبار الجيدة : ما تفعلونه هو غبي. |
Siz bir şeyler düşünürsünüz. yaptığınız şey bu, insanları kandırmak için yeni ve zekice şeyler düşünmek. | Open Subtitles | ستجدون حلا, فهذا ما تفعلونه تجدون طرقا جديدة و مبتكرة لخداع الناس |
Ciddiyim, yaptığınız şey için size ne kadar teşekkür etsem azdır. | Open Subtitles | حقيقةً, لا استطيع ان اشكركم بما يكفي علي ما فعلتموه لي |
Ve ekibi kurtarmaya çalıştığınızın farkındayım ama bugün yaptığınız şey, buna karar vermek size düşmezdi. | Open Subtitles | ولكن ما فعلتيه اليوم... لم يكن هذا القرار عائداً لكِ. إخراجكما من الماء فحسب... |
yaptığınız şey konvansiyonel uygulamaların dışında ve bunu yapmalısınız - | Open Subtitles | ما تفعله هو شيء خارج عن المألوف وإن كنت تريد النجاح |
Fakat anlamlar değişti, öyle ki üzerindeki logo ile, yapılabilecek tüm yorumların önünü ürünü satmak için kapatıyorsunuz - ve tek yaptığınız şey bu. | TED | ولكن المعاني تغيرت, بحيث انه مع وجود الشعار, فأنت بذلك تغلق كل سطور التفسير لبيع منتج-- وهذا كل ما تفعله |
İşte, gördüğünüz gibi, sorun değişen karşılaştırmalarda, çünkü yaptığınız şey, 100 doları karşılaştırdığınız şey yaptığınız alışveriş. ama gidip parayı harcarken o karşılaştırmayı yapmıyorsunuz. | TED | الآنن يمكنك معرفة، أن هذه مشكلة المقارنات المتنقلة، لأن ما تفعله هو، أنك تقارن المائة دولار مع المشتريات التي ستشتريها، لكن حينما تذهب لإنفاق ذلك المال لن تقوم بعمل مقارنة. |
Evet sanatınıza. yaptığınız şey bir sanat. | Open Subtitles | نعم ،فنك الخاص إن ما تفعله نوع من الفن |
Not alın çünkü, aslında burada yaptığınız şey. | Open Subtitles | قوموا بأخذ الملاحظات لأن هذا ما تفعلونه الآن |
yaptığınız şey yararlı bir şeymiş gibi söyledin. Öyle olmadığını ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | تجعل الأمر يبدو كأنّ ما تفعلونه حميد، وكلانا يعلم أنّه ليس كذلك. |
Hanımefendi, yaptığınız şey yasadışı. | Open Subtitles | سيدة، من غير القانوني أن تفعل ما تفعلونه. |
yaptığınız şey yanlış ve acımasız. Abartısız çocukların ağzından gıdalarını almaya çalışıyorsunuz. Kimse HHFK' ya dokunmuyor. | Open Subtitles | ما تفعلونه قاسٍ ووحشي، أنت، حرفيّا تأخذ الطعام من أفواه التلاميذ |
yaptığınız şey tamamen yanlış olduğu için sizi de savunacak bir şey söyleyemedim. | Open Subtitles | ولم يكن هناك حرف واحد أقوله دفاعاً عنكم لأن ما فعلتموه خاطئاً جداً |
yaptığınız şey gerçek, doğru ve muhteşem. | TED | ما فعلتموه يا رفاق حقيقي وصحيح ومذهل. |
Bana yaptığınız şey yüzünden masum bir adam öldü. | Open Subtitles | رجل برئ مات بسبب ما فعلتموه بي |
Sen ve Essex cadılarının şeytanın kendisi dünyaya getirerek yaptığınız şey... | Open Subtitles | ما فعلتيه أنتِ وساحرات "إيسيكس" بإعادتكمالشيطاننفسه.. |
yaptığınız şey için minnettarlığımızı nasıl göstereceğimizden emin değilim. | Open Subtitles | أنا لست متأكد كيف يمكننا ان نعبر عن أمتنانا لما فعلتموه |
yaptığınız şey çok önemli. Ve elimizden geldiğince de yardım etmek isteriz. | Open Subtitles | ما تقومون به في غاية الأهمية ونود أن نساعدكم على ما نقدر |
Sağ ol. yaptığınız şey için. | Open Subtitles | شكرًا على ما ستفعلونه. |
Tatlım, yaptığınız şey yanlış değildi. | Open Subtitles | أتعلم يا عزيزي, لم يكن ما فعلتماه خاطئاً |
yaptığınız şey ise bu açıyı, şu açı yerine buradaki ile karşılaştırmak. | TED | اذن ماتفعلونه هو مقارنة تلك الزاوية بهذه بدلا عن تلك |
Tam olarak sizin yaptığınız şey ne tür bir gezinti? | Open Subtitles | ماهو نوع المسح الذي قمتم به أنتم الاثنان؟ |
yaptığınız şey aslında beyindeki kan akışını ölçmektir. | TED | ما تقوم بفعله هو أنك تقيس، بشكل أساسي، شيئا ما مثل تدفق الدم في الدماغ. |