Sakın unutma... şu andan itibaren, yaptığın her şeyi izleyeceğim. | Open Subtitles | فقط تذكر من الآن فصاعد , كل أفعالك سأراقبها |
4 yıl boyunca yaptığın her şeye çalıştım ve baban hakkında tek bir kelimeyle karşılaşmadım. | Open Subtitles | لأربع سنوات كامله درستُ كل أفعالك ولم أعرف شيئًا بخصوص والدك |
Sana söylemiştim, değil mi? yaptığın her şeyden sorumlusun demiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بوضوح أنك ستكون مسئولاً عن كل شيء تفعله |
Stevie, ebeveynlerin senin yaptığın her şeyi kontrol etme yetkisi yoktur. | Open Subtitles | والداك لا يسمحون لأحد بأن يسيطر على كل شيء تفعله |
Eğer gerçekten insan olsaydın enfeksiyon halindeyken yaptığın her şeyi hatırlardın. | Open Subtitles | إذا أصبحتِ فعلاً بشرية ستتذكرين كل شيء فعلتيه عندما كنتِ مصابة |
yaptığın her şey, düşündüğün her şey sadece ve sadece daha fazla kan elde etmek üzerine. | Open Subtitles | كل شيء تقوم به كل شيء تفكر به فقط احصل على مزيد من الدم |
yaptığın her şeyin sorumlusunun teyzesi olduğunu hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | أشكّ حقا أن تكون خالته المسؤولة عن كل أفعالك |
Yani, aradan 15 yıl geçti ama önce yaptığın her şey sayılır. | Open Subtitles | مرت 15 سنة، لكن... كل أفعالك الآنفة تُحتسب |
yaptığın her şeyden nefret ediliyor. | Open Subtitles | كل أفعالك فظيعة هذه الأيام |
Bu insanlar seni açığa çıkarmak istiyorlarsa, o zaman yaptığın her şeyi izliyor olacaklar. | Open Subtitles | إذا كان هؤلاء الناس يحاولون فضحك فإنهم سيقومون بمراقبة كل شيء تفعله |
Beklentileri karşılayamamanın, yaptığın her şeyin aslında hiçbir işe yaramayacağını hissetmenin, ne demek olduğunu bilirim. | Open Subtitles | لا، أعرف الآن كيف يبدو ذلك. ألاّ تفي بالتوقعات المنوطة بك، وأن كل شيء تفعله ليس جيّداً بما يكفي. |
Beklentileri karşılayamamanın, yaptığın her şeyin aslında hiçbir işe yaramayacağını hissetmenin, ne demek olduğunu bilirim. | Open Subtitles | لا، أعرف الآن كيف يبدو ذلك. ألاّ تفي بالتوقعات المنوطة بك، وأن كل شيء تفعله ليس جيّداً بما يكفي. |
Ama bu aynı zamanda yaptığın her şeyin bir anlamı olduğu gösterir. | Open Subtitles | لكن هذا يعني أيضا أن كل شيء تفعله يعني شيئا. |
Bazen benim için yaptığın her şeyi herkesten çok kendime bir hakmış gibi görmemek zor oluyor. | Open Subtitles | أحياناً يكون من الصعب عدم التسليم بأن كل شيء تفعله من أجلي أمراً مفروغاً منه |
Ve bizim için yaptığın her şey için teşekkür ederim. | Open Subtitles | وشكراً على كل شيء فعلتيه من أجلنا |
Bu, yaptığın her işten belli zaten. | Open Subtitles | نعم، لقد ظهر ذلك في كل شيء فعلتيه |
Senin yaptığın her şey tahmin edebileceğinden çok daha değerli. | Open Subtitles | كل شيء فعلتيه يستحق أكثر مما تعرفيه |
Adın bir kez deliye çıktı mı yaptığın her şey bu deliliğin parçası olarak görülür. | Open Subtitles | , عندما يُعلن أنّك مجنون حينها أيّ شيء تقوم به يطلق عليه ضرباً من الجنون |
Yaptığım her şeyin utanç verici olduğunu sanıyor ve senin yaptığın her şeyinde havalı olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | إنها تعتقد أن كل شيء أقوم به محرج جدًا وكل شيء تقوم به أنت رائع جدًا |
Kendini ve yaptığın her şeyi koruman gerekiyor. Ne zamandır polis Kiera onun başının belası oldu? Alec geldiğinde geldi o da. | Open Subtitles | تحتاج الى حماية نفسك و كل شيء تقوم به لقد ظهرت عندما توفى |