Yarığın insanları aldığından emin olmak için daha fazla veri gerek demiştin. | Open Subtitles | قلتِ أننا بحاجة للمزيد من البيانات لنتيقن من أن الصدع يأخذ الناس |
Sada daha küçük olan panele bakabilirsiniz, Yarığın ne kadar uzun ve ince olduğunu göreceksiniz. | TED | يمكنك النظر إلى اللوحة الأصغر على اليمين لرؤية المقياس الحقيقي لحجم وضيق الصدع |
Havzanın suyu Yarığın içine aktıkça, bir kısmı eksi 15 derecede yeniden donuyor. | TED | بينما يتدفق الماء إلى داخل الصدع بعض منه يتجمد مجدداً في درجة الحرارة 15 درجة مئوية تحت الصفر |
Yarığı açmak tüm dünyaya zarar verebilir. Hepimiz Yarığın içine çekilebiliriz. | Open Subtitles | لو فتحت الشق الآن فسيعاني العالم بأكمله ، ويمكن له أن يمتصنا جميعاً |
Babam sana iki kuruş vermişti ve sen de paralarını, hep tezgahın arkasında döşeme tahtasındaki büyük Yarığın içinde saklardın. | Open Subtitles | وقد أعطاكِ والدي بنسين وكنتِ تخبئينها دائماً خلف طاولة البيع في الشق الكبير داخل ألواح الأرضية |
Yarığın neden olduğu stres eminim ki birçok ruh eşinin takışmasına neden olmuştur. | Open Subtitles | أنا واثقة أن ضغوط الفجوة تسببت .في مشاجرات بين الكثير من توأم الأرواح |
Yarığın yukarısına doğru gelin falan dedi. | Open Subtitles | لنتقدم من الأعلى, من خلال الأخدود. |
Yarığın yukarısına doğru gelmeniz gerek. | Open Subtitles | عليك أن تأتي من الأعلى، من خلال الأخدود. |
Uçurumdan aşağıya, Yarığın öbür tarafına doğru uçmuş olmalıydı ve ipin öbür ucunda karşı ağırlık yapmalıydı. | Open Subtitles | لأنه سيدفع من على الجرف الى أسفل الصدع و يصبح مددا هناك كالمثقال |
Yarığın üzerindeyken onların bir parçası oldu, köprüyü kurup, çıkmalarını sağlayabilir. | Open Subtitles | العيش بجوار الصدع قد جعلها جزءاً منه ويمكنها فتحه ليتمكنوا من العبور |
Yarığın nasıl çalıştığını biliyor olmalı. Belki orada bir ipucu buluruz. | Open Subtitles | لابد أنه يعرف طريقة عمل الصدع ولربما نجد إجابات هناك |
Biz her zaman Yarığın tek şekilde çalıştığına inandık. | Open Subtitles | إذن ، لطالما حسبنا أنه يمكن للأشياء أن تأتي عبر الصدع باتجاه واحد |
Magmanın çıkış noktasına alttan gelen baskı bu büyük Yarığın açılmasına sebep oluyor ki bu Yarığın boyu adanın genişliği kadar. | Open Subtitles | حيث يوسّع ضغط الصهارة الداخليّ فتحة هذا الصدع الضخم الذي يمتد على طول الجزيرة. |
Efendim, Yarığın açık olması bombayı içine bırakabileceğiniz anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | سيّدي، لا يعني توسّع الصدع أنك ستتمكن من تمرير القنبلة عبره |
Geri dönmezsem, hızlandırıcıyı Yarığın içine atman gerekiyor. | Open Subtitles | ما لم أعُد، أحتاجك أن تدفعي بالمسارع إلى داخل الصدع. |
Yarığın nasıl işlediğini tam olarak bilmiyoruz. | Open Subtitles | ليس لدينا أي فهم حقيقي حول الكيفية التي يعمل بها الصدع |
İyiliksever bir hareket. Geçmişteki hatalarımı anladım. Ne tesadüf ki, tam da Yarığın üstünde. | Open Subtitles | . لأكفّر عن ذنوبي، فقد عرفت مدى خطأي - ولم تجدي مكاناً آخر، إلاّ فوق الشق ؟ |
İyiliksever bir hareket. Geçmişteki hatalarımı anladım. Ne tesadüf ki, tam da Yarığın üstünde. | Open Subtitles | . لأكفّر عن ذنوبي، فقد عرفت مدى خطأي - ولم تجدي مكاناً آخر، إلاّ فوق الشق ؟ |
Kalan bombalarımızı o Yarığın içinde patlatabilirsek kuyrukluyıldızdan geriye kalan parçalar bir bavuldan büyük olamaz. | Open Subtitles | لو أسقطنا القنابل المتبقية فى هذه الفجوة فلن يصبح اى جزء من المذنب فى حجم الحقيبة |
İçeri bir tür hayvan girdi. Bu Yarığın içine kendimi zar zor attım. | Open Subtitles | دخل حيوان ما إلى هنا بالكاد تمكنت من النجاة في هذه الفجوة |
Yarığın yukarısına doğru gelin falan dedi. | Open Subtitles | لنتقدم من الأعلى, من خلال الأخدود. |
Yarığın yukarısına doğru gelmeniz gerek. | Open Subtitles | عليك أن تأتي من الأعلى، من خلال الأخدود. |