"yaratmak için" - Translation from Turkish to Arabic

    • لخلق
        
    • لإنشاء
        
    • لصنع
        
    • خلق
        
    • لتخلق
        
    • لتصنع
        
    • لبناء
        
    • لإحداث
        
    • صنع
        
    • لأصنع
        
    • في بناء
        
    • لتوليد
        
    • لصُنعك
        
    • لصناعة
        
    • لانتاج
        
    Ama sonra Dokuz Lord'un Dünya'yı yaratmak için kendilerini feda ettiğini söyledi. Open Subtitles ولكن من بعدها قالوا بأن الآلهة التسعة قاموا بالتضحية بأنفسهم لخلق الأرض
    Ölüm'ün ruhunu içine alacak kadar güçlü bir vücut yaratmak için yardımımı kullandılar. Open Subtitles لخلق جسد قويّ كفاية لإحتواء روح الموت و لقد أعادوا الفضل لكِ حقاً
    Yeteneklerinizi bu kadar korkunç silahlar yaratmak için kullanmanız çok yazık. Open Subtitles إنه لمن العار أنك كرست موهبتك لخلق مثل هذه الأسلحة الرهيبة
    Meşru müdafaa iddianı doğrulayacak sıçrama izlerini yaratmak için doğru mesafeyi hesaplamalısın. Open Subtitles سيتوجّب عليكِ حساب المسافة الدقيقة لإنشاء نمط لطخات يدعم الدفاع عن النفس
    Edgar, bu partileri bir vampirler ordusu yaratmak için veriyorlar. Open Subtitles ادجار , انهم يستغلون الحفلات لصنع جيش من مصاصي الدماء
    Bu nedenle, Küresel şefkat için koşulları yaratmak için yapmamız gereken tek şey şefkati eğlenceli bir şey olarak yeniden tanımlamak. TED لذلك، لخلق الشروط لل"التعاطف والتراحم" لتصبح عالمية ، كل ما علينا فعله ، هو إعادة صياغة "التعاطف والتراحم" ، كشئ ممتع.
    Artık burada değer yaratmak için yemeğin kalitesini arttırmanız gerekmez, kokudan kurtulup yerleri temizlemeniz gerekir. TED ان افضل شيئ يمكنك فعله لخلق قيمة هو عدم تحسين الطعام اكثر انه التخلص من الرائحة وتنظيف الارضية
    Sadece bağlantılı olduklarını değil, fiziksel dünyanın daha mutlu ve sağlıklı hayatlar yaratmak için ne kadar zengin bir kaynak olduğunu öğrendim. TED وما اكتشفته هو أنهم ليسوا مرتبطين فحسب، ولكن يمكن للعالم المادي أن يكون مصدرًا قويًا لنا لخلق حياة أكثر سعادة وصحة.
    Onlar, dünyanın her yerinde nerede yoksulluk, eğitimsizlik ve adaletsizlik varsa, bu yerlerde bayiliklerini oluşturacak bir marka yaratmak için etkili bir şekilde çalışıyorlardı. TED كانوا يصنعون صورة لهذه العلامة بشكل فعّال لخلق علامة تجارية يمكن تلزيمها حول العالم، حيث يوجد الفقر والجهل والظلم.
    Ardından eve döndüğümde, oturdum ve kendimi tamamen yeni bir şey yaratmak için hazırladım. TED و عندما وصلت إلى المنزل ، جلست و حدّدت لنفسي مهمة في محاولة لخلق شيء غير تقليدي بالمرة.
    Bu gerçekten beynimizde çalışan dijital bir bilgisayar programı ve bilinci yaratmak için yapmamız gereken tek şey doğru programı edinmek. TED هو بالحقيقة برنامج كمبيوتر رقمي يعمل في دماغك و هذا ما نحتاج أن نفعله لخلق الوعي أن نحضر البرنامج الصحيح
    Halka açık alanın dışarıyı hareket yaratmak için kullanması düşüncesi var. TED وأيضا لديها فكرة من الفضاء العام والتي تستغل في الأماكن المفتوحة لخلق الأنشطة
    Strange'in bu canavarları yaratmak için kullandığı teknoloji çok üst düzey olmalı. Open Subtitles التكنولوجيا الغريب هو استخدام لإنشاء هذه الوحوش يجب أن تكون متقدمة جدا.
    Yalnızca bize değil dünya üzerindeki tüm yaşama yuva olacak bir gezegen yaratmak için elimizden geleni yapmak elbette ki bizim sorumluluğumuz. Open Subtitles إن المسؤوليّة على عاتقنا لبذل كل ما في وسعنا لإنشاء الكوكب الذي يوفر منزلًا ليس لنا فقط ولكن لكل الحياة على الأرض
    Robotik bir yanılsama yaratmak için, bir dizi etik kural ortaya çıkardık. Bir yasa ki, bütün robotlar buna göre yaşayacaktı... TED لصنع الوهم الروبوتي، يجب علينا أن نشرع مجموعة من القواعد الأخلاقية دستور، تعيش جميع الروبوتات به.
    Ancak daha karmaşık şekil değişimleri yaratmak için daha farklı yollar da aradık. TED ولكننا أيضاً بحثنا في طرق أخرى لصنع المزيد من تغيير الشكل المعقد
    Buradaki çalışanlar, anınızı yeniden yaratmak için ellerinden geleni yapacaklar. Open Subtitles الموظفون هنا سيبذلون ما بوسعهم لإعادة خلق الذكرى التي اخترتها
    Ben bunu gerçekliğin farklı parçalarını alıp, başka bir gerçeklik yaratmak için bir araya getirdiğimiz bir yap-boz olarak görüyorum. TED أراها فقط كلغز للواقع حيث يمكن أن تجمع قطعا مختلفة من الواقع معا لتخلق واقعا بديلا
    Ama simyada hayat yaratmak için çok değerli bir şeye ihtiyaç vardır. Open Subtitles ولاكن في الألكميست تحتاج الي شيئ ذو قيمة غالية لتصنع الحياة
    Böyle bir cenneti yaratmak için dünyanın dört bir yanından altın topladı. Open Subtitles جمع أطناناً منه من حول العالَم لبناء هذه الجنّة على ظهر السّفينة.
    Bu hayatlarımızda değişiklik yaratmak için bir şans ve artık bunu yapabiliriz. TED ها نحن ذا لإحداث تغيير في حياتنا، ويمكننا فعل ذلك الآن.
    Başarılı bir şekilde illüzyon yaratmak için ilk ihtiyacınız olan şey güvendir. Open Subtitles من أجل النجاح في صنع الوهم الشيء الأول الذي تحتاجه هو الثقة.
    Demirden bir dünyaya geldim altından bir dünya yaratmak için. Open Subtitles ...لقد جئت في عالم من حديد لأصنع عالماً من ذهب
    Sudanlı iş adamı Mo İbrahim gibi Pan-Afrikalı devler yaratmak için yatırım yapalım. TED دعونا نستثمر في بناء عمالقة أفريقيا مثل رجل الأعمال السوداني مو إبراهيم.
    Bir zır-yerçekim alanı yaratmak için süper-iletkenli bir... Open Subtitles .. انه يستخدم طاقة متوازنة لتوليد مجال ضد الجاذبية
    Harika bir şey yaratmak için kimsenin iznine muhtaç değilsiniz. TED لم تعد بحاجة لموافقة أحد لصناعة شيء عظيم.
    Bu adamın salgını yaratmak için yaptığı şey çoktan başlamış olabilir. Open Subtitles أيا كان ما فعله هذا الرجل لانتاج هذا الوباء

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more