Ama sonra Dokuz Lord'un Dünya'yı yaratmak için kendilerini feda ettiğini söyledi. | Open Subtitles | ولكن من بعدها قالوا بأن الآلهة التسعة قاموا بالتضحية بأنفسهم لخلق الأرض |
Ölüm'ün ruhunu içine alacak kadar güçlü bir vücut yaratmak için yardımımı kullandılar. | Open Subtitles | لخلق جسد قويّ كفاية لإحتواء روح الموت و لقد أعادوا الفضل لكِ حقاً |
Yeteneklerinizi bu kadar korkunç silahlar yaratmak için kullanmanız çok yazık. | Open Subtitles | إنه لمن العار أنك كرست موهبتك لخلق مثل هذه الأسلحة الرهيبة |
Meşru müdafaa iddianı doğrulayacak sıçrama izlerini yaratmak için doğru mesafeyi hesaplamalısın. | Open Subtitles | سيتوجّب عليكِ حساب المسافة الدقيقة لإنشاء نمط لطخات يدعم الدفاع عن النفس |
Edgar, bu partileri bir vampirler ordusu yaratmak için veriyorlar. | Open Subtitles | ادجار , انهم يستغلون الحفلات لصنع جيش من مصاصي الدماء |
Bu nedenle, Küresel şefkat için koşulları yaratmak için yapmamız gereken tek şey şefkati eğlenceli bir şey olarak yeniden tanımlamak. | TED | لذلك، لخلق الشروط لل"التعاطف والتراحم" لتصبح عالمية ، كل ما علينا فعله ، هو إعادة صياغة "التعاطف والتراحم" ، كشئ ممتع. |
Artık burada değer yaratmak için yemeğin kalitesini arttırmanız gerekmez, kokudan kurtulup yerleri temizlemeniz gerekir. | TED | ان افضل شيئ يمكنك فعله لخلق قيمة هو عدم تحسين الطعام اكثر انه التخلص من الرائحة وتنظيف الارضية |
Sadece bağlantılı olduklarını değil, fiziksel dünyanın daha mutlu ve sağlıklı hayatlar yaratmak için ne kadar zengin bir kaynak olduğunu öğrendim. | TED | وما اكتشفته هو أنهم ليسوا مرتبطين فحسب، ولكن يمكن للعالم المادي أن يكون مصدرًا قويًا لنا لخلق حياة أكثر سعادة وصحة. |
Onlar, dünyanın her yerinde nerede yoksulluk, eğitimsizlik ve adaletsizlik varsa, bu yerlerde bayiliklerini oluşturacak bir marka yaratmak için etkili bir şekilde çalışıyorlardı. | TED | كانوا يصنعون صورة لهذه العلامة بشكل فعّال لخلق علامة تجارية يمكن تلزيمها حول العالم، حيث يوجد الفقر والجهل والظلم. |
Ardından eve döndüğümde, oturdum ve kendimi tamamen yeni bir şey yaratmak için hazırladım. | TED | و عندما وصلت إلى المنزل ، جلست و حدّدت لنفسي مهمة في محاولة لخلق شيء غير تقليدي بالمرة. |
Bu gerçekten beynimizde çalışan dijital bir bilgisayar programı ve bilinci yaratmak için yapmamız gereken tek şey doğru programı edinmek. | TED | هو بالحقيقة برنامج كمبيوتر رقمي يعمل في دماغك و هذا ما نحتاج أن نفعله لخلق الوعي أن نحضر البرنامج الصحيح |
Halka açık alanın dışarıyı hareket yaratmak için kullanması düşüncesi var. | TED | وأيضا لديها فكرة من الفضاء العام والتي تستغل في الأماكن المفتوحة لخلق الأنشطة |
Strange'in bu canavarları yaratmak için kullandığı teknoloji çok üst düzey olmalı. | Open Subtitles | التكنولوجيا الغريب هو استخدام لإنشاء هذه الوحوش يجب أن تكون متقدمة جدا. |
Yalnızca bize değil dünya üzerindeki tüm yaşama yuva olacak bir gezegen yaratmak için elimizden geleni yapmak elbette ki bizim sorumluluğumuz. | Open Subtitles | إن المسؤوليّة على عاتقنا لبذل كل ما في وسعنا لإنشاء الكوكب الذي يوفر منزلًا ليس لنا فقط ولكن لكل الحياة على الأرض |
Robotik bir yanılsama yaratmak için, bir dizi etik kural ortaya çıkardık. Bir yasa ki, bütün robotlar buna göre yaşayacaktı... | TED | لصنع الوهم الروبوتي، يجب علينا أن نشرع مجموعة من القواعد الأخلاقية دستور، تعيش جميع الروبوتات به. |
Ancak daha karmaşık şekil değişimleri yaratmak için daha farklı yollar da aradık. | TED | ولكننا أيضاً بحثنا في طرق أخرى لصنع المزيد من تغيير الشكل المعقد |
Buradaki çalışanlar, anınızı yeniden yaratmak için ellerinden geleni yapacaklar. | Open Subtitles | الموظفون هنا سيبذلون ما بوسعهم لإعادة خلق الذكرى التي اخترتها |
Ben bunu gerçekliğin farklı parçalarını alıp, başka bir gerçeklik yaratmak için bir araya getirdiğimiz bir yap-boz olarak görüyorum. | TED | أراها فقط كلغز للواقع حيث يمكن أن تجمع قطعا مختلفة من الواقع معا لتخلق واقعا بديلا |
Ama simyada hayat yaratmak için çok değerli bir şeye ihtiyaç vardır. | Open Subtitles | ولاكن في الألكميست تحتاج الي شيئ ذو قيمة غالية لتصنع الحياة |
Böyle bir cenneti yaratmak için dünyanın dört bir yanından altın topladı. | Open Subtitles | جمع أطناناً منه من حول العالَم لبناء هذه الجنّة على ظهر السّفينة. |
Bu hayatlarımızda değişiklik yaratmak için bir şans ve artık bunu yapabiliriz. | TED | ها نحن ذا لإحداث تغيير في حياتنا، ويمكننا فعل ذلك الآن. |
Başarılı bir şekilde illüzyon yaratmak için ilk ihtiyacınız olan şey güvendir. | Open Subtitles | من أجل النجاح في صنع الوهم الشيء الأول الذي تحتاجه هو الثقة. |
Demirden bir dünyaya geldim altından bir dünya yaratmak için. | Open Subtitles | ...لقد جئت في عالم من حديد لأصنع عالماً من ذهب |
Sudanlı iş adamı Mo İbrahim gibi Pan-Afrikalı devler yaratmak için yatırım yapalım. | TED | دعونا نستثمر في بناء عمالقة أفريقيا مثل رجل الأعمال السوداني مو إبراهيم. |
Bir zır-yerçekim alanı yaratmak için süper-iletkenli bir... | Open Subtitles | .. انه يستخدم طاقة متوازنة لتوليد مجال ضد الجاذبية |
Harika bir şey yaratmak için kimsenin iznine muhtaç değilsiniz. | TED | لم تعد بحاجة لموافقة أحد لصناعة شيء عظيم. |
Bu adamın salgını yaratmak için yaptığı şey çoktan başlamış olabilir. | Open Subtitles | أيا كان ما فعله هذا الرجل لانتاج هذا الوباء |