| Benliğin değerini desteklemek için koca değerler sistemleri ve fiziksel bir gerçeklik yarattık. | TED | مادمنا خلقنا نظاما كاملا من القيم وواقعا ملموسا كلهم مبنين على الاعتداد بالذات. |
| Buna rağmen, dört yıl sonra yaklaşık 3.000 kişiye iş imkanı yarattık. | TED | فمازال ، وبعد 4 سنوات لقد خلقنا فرص عمل لحوالي 3000 شخص. |
| Burada kendi küçük dünyamızı yarattık, Rohan. | Open Subtitles | لقد صنعنا لأنفسنا عالمآ صغيرآ هنا يا روهان |
| Çatıya ışık enerjisi ile voltaj üretebilen "photovoltaic"leri yerleştirerek koca bir değer yarattık. | TED | لذا أنشأنا ثروة ضخمة بوضع وحدات الطاقة الشمسية على السطح هناك |
| İyiliği ve kötülüğü bizler yarattık ve biz, bu döngüyü kıracağız. | Open Subtitles | الخير والشر لقد صنعناهم لقد اردنا تحطيم الدائرة |
| Ama biz en sonunda, bize bunları sıradışı bir şekilde gösteren, bunları inkâr edilemez yapan global sistemi, interneti yarattık. | TED | ولكن في النهاية بنينا هذا النظام، هذا النظام العالمي، الإنترنت، الذي قدمهم إلينا بالفعل بطريقة رائعة، بشكل لا يمكن إنكاره. |
| Tanrıların bununla hiçbir alakası yok. Sizleri biz yarattık. Biz. | Open Subtitles | الالهة ليس لها شان بهذا , نحن من صنعك .. |
| Mesela, bir gazete yarattık, sıradan bir gazete. | TED | وعلى سبيل المثال,اخترعنا صحيفة, صحيفة يومية. |
| Ama günün sonunda, korkarım ki kişisel bakım ve genel refahın arka koltuğa atıldığı bir kültür yarattık. | TED | ولكن في النهاية، أخشى أننا خلقنا ثقافة حيث تُولّى الرعاية الصحية والرفاهية أهمية أقل. |
| Sistemleri yarattık, sistematik olarak insan ruhunun sadece dörtte birini önemli kılan, destekleyen ve diğerlerini değersiz kılan bir sistem. | TED | خلقنا أنظمة، تعمل بنظام رائع وإمتياز، مشجعة، قطاع واحد ضيق للروح الإنسانية وتركت القطاعات الأخرى بدون إهتمام. |
| Bu yüzden kahramanımız Bellerophon'u ararken, bir canavar yarattık... | Open Subtitles | لذا ، فمن أجل بطل قصتنا بلروفون خلقنا وحش |
| Bu yüzden kahramanımız Bellerophon'u ararken, bir canavar yarattık... | Open Subtitles | لذا في قصة بطلنا البلروفون خلقنا وحش , الكميرا |
| Sebze Terminatörü Tavşan Canavar yarattık. | Open Subtitles | حسناً، لقد صنعنا أرنب وحشي ناهم للخضروات |
| Bir canavar yarattık ve onu dışarı saldık. | Open Subtitles | لقد صنعنا وحشاً ، وتركناه فى العالم طليقاً |
| Karmaşıklıkla başa çıkabilmek için, alışılmışın dışında bir sistemi geliştirmek için, basit kurallara dayalı akıllı yalınlık yaklaşımı dediğimiz şeyi yarattık. | TED | لذا للتعامل مع التعقيد، لتحسين نظام جديد، فقد أنشأنا ما نسميه بأسلوب البساطة الذكية المرتكز على قواعد بسيطة. |
| Bu bilginin paylaşımını kolaylaştırmak için 1990'ların başında internet ağını yarattık. | TED | لتسهيل مشاركة هذه المعلومات، أنشأنا الويب أوائل التسعينات |
| İyiliği ve kötülüğü bizler yarattık ve biz, bu döngüyü kıracağız. | Open Subtitles | الخير والشر لقد صنعناهم لقد اردنا تحطيم الدائرة |
| Biz de kendi kulelerimizi inşa ettik, kablosuz bir ağ yarattık ve Malawi'nin başkenti Lilongwe'deki hastanelerle bağlantısını kurduk. | TED | لذا بنينا أبراجنا الخاصة، وأنشانا شبكة لاسلكية والتي تربط العيادات في ليلونغوي، عاصمة ملاوي. |
| Yapamazsınız! Sizi biz yarattık! Duyuyor musunuz? | Open Subtitles | انت لا تستطيع, نحن من صنعك اتسمعنى؟ |
| Biz de bu kararları verecek olan kişilerin bu 900 milyon opsiyonun üzerinden sadece birkaç gün içerisinde geçebilmesini sağlayan bir araç yarattık. | TED | لذلك اخترعنا أداة لتساعد متخذي القرار لغربلة 900 مليون خيار بغضون أيامٍ فقط. |
| Yapamazlar! Onları biz yarattık! | Open Subtitles | انهم لا يستطيعون نحن من صنعهم |
| Bu maddeleri tanımladığımızda bir karışım yarattık; sentetik maddelerden oluşan bir karışım ve vücudunuzdan salgılanan maddelere benzerlik gösteriyor. | TED | وبمجرد تحديد هذه المواد، قمنا بتطوير توليفة نوع من الخليط، مزيح من المواد الاصطناعية مماثلة لما ينتجه الجسم البشري. |
| Aşkı, ölümü anlamıyorlardı. Şimdi korkularımızı ve cahilliğimizi bastırmak için seni yarattık. | Open Subtitles | والان نحن خلقناك للسلم والغذاء والخوف والجهالة |
| - İlk Cavil'ı yarattık, öyle mi? | Open Subtitles | لذا كان (كافيل) النموذج الأول الذى صنعناه ؟ |
| - Gitme. - Sizi biz yarattık! | Open Subtitles | لا تذهبى ـ نحن من صنعكم |
| Sanırım senden yeni bir adam yarattık dememin sakıncası yoktur. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الآمن ان نقول أننا صنعناك رجلاً جديداً |
| Buna benzer şekilde, biz de Doha Film Enstitüsünü yarattık. | TED | بطريقة مماثلة، انشأنا مهرجان معهد الدوحة للأفلام. |
| Bu yüzden bir araya gelip bir yazılım yarattık: Ushahidi. | TED | و صعبا للغاية. لذا اجتمعنا معا وأنشأنا برنامجا أسميناه أوشاهيدي. |