Tamam, başlasak iyi olur. Korumalar! İşe yarayacak, değil mi? | Open Subtitles | حسنا يجب علينا ان نذهب يا حراس ذلك سينجح صحيح؟ |
Basitçe söylersek işe yarayacak mı bilmiyoruz. | Open Subtitles | لننظر إلى الأمر ببساطة نحن لا نعرف إذا كان الأمر سينجح |
Hatta işe yarayacak bile demiyorum. Ama kesinlikle bir bakire öldürmüyoruz. | Open Subtitles | و لا أقول انها ستنجح حتى لكنها ستمنع من قتل بتولاً |
Kapıları açılması için zorlamaz ama kendi göre bir işe yarayacak. | Open Subtitles | لن يجبر البوابات أن تفتح.. و لكنه سيفلح على طريقته الخاصة. |
Issız bir yere taşınmamız, sizin ulaşım sorununuzu çözmek dışında ne işe yarayacak? | Open Subtitles | كيف يمكننا الانتقال الى وسط اللاشيء يساعدنا عدا اختصارك للمسافة لحضور هذه الاجتماعات |
Bülbül iyileşecek, doktorun yaptıkları işe yarayacak. | Open Subtitles | العندليب سوف يشفى, طبيب القصر سيعمل على علاجها |
Sence eşyalarını karıştırmak işe yarayacak mı? | Open Subtitles | إذن ترين أن هذا سيجدي وضع الأغراض حولها؟ |
Artık emekli oluyorsun, o İsviçre bankasındaki hesap çok işine yarayacak. | Open Subtitles | اعتقد انك ستتقاعد والحساب في البنك السويسري سيكون مفيد جداً |
Yani işe yarayacak mı, bilmiyoruz. | Open Subtitles | لننظر إلى الأمر ببساطة نحن لا نعرف إذا كان الأمر سينجح |
Hadi be. İşe yarayacak. Bir şans tanı. | Open Subtitles | اللعنة عليك يا رجل سينجح الامر ، اعطه فرصه |
Ben onu buraya getirmek için bir hile önerecektim, ama eğer konuşmak işe yarayacak diyorsanız... | Open Subtitles | حسناً , كنت سأقترح إحتيالكم لجلبها إلى هنا, لكن إذا أعتقدتم حقاً أن الحدبث سينجح, |
İşe yarayacak. Tabancayı çıkarabilirsem... | Open Subtitles | سينجح الأمر إن تمكّنتُ فقط من تحريك المسدس |
Uygun birisiyle karşılaşınca, bu işe yarayacak. | Open Subtitles | إذا إلتقينا بالأشخاص المناسبين ستنجح عمليتنا |
Bu işe yarayacak mı? | Open Subtitles | أنظر إلى كل هذا السمك هل ستنجح هذه الخطة؟ |
Hiçbir işkence ona etki etmez. Fakat eski haline döndüğünde işe yarayacak. | Open Subtitles | لن يجدي معه أيّ مقدار مِن التعذيب لكنّه سيفلح مع الرجل في سابق عهده |
Beni öldürme. Lütfen. Bir dahakine işe yarayacak. | Open Subtitles | لا تقتلني، أرجوك .سيفلح الأمر في المرة القادمة |
Hepinize yarayacak bir kitap okuyorum. | Open Subtitles | لقد قلت لقد قرأت كتابا يمكن ان يساعدنا جميعا لقد رايت |
Biraz endişelendim, ve bu işe yarayacak mı yaramayacak mı bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | أنا قلقة قليلاً و أريد أن اعرف إذا كان هذا سيعمل أم لا |
Bu nasıl işe yarayacak bilmiyorum. Bununla nasıl başa çıkacağız? | Open Subtitles | لا أعلم كيف سيجدي ذلك ، كيف سنتعامل مع ذلك ؟ |
Belki bir şeyleri anlamanıza yarayacak bazı koşullardan bahsedebilirim. | Open Subtitles | هل لي أن أعطيك معلومات تجعلني مفيد لا غير |
İlerde mesleğinizde işinize yarayacak şeyler. | Open Subtitles | شئ يمكنك استخدامه لاحقاً فى أعمالك أو مهنتك |
Çünkü ilginç. Belki işimize yarayacak bir şeyler de öğrenebiliriz; ama ilginç ve hayranlık uyandırıyor. | TED | ربما سنتعلم شيئاً مفيدة عنها, لكنها ممتعة و ساحرة. |
Adamın sesi kurbağa gibi. Bu program işe yarayacak mı? | Open Subtitles | هذا الرجُل صوته مثل الضُفدعة هل سينفع هذا ؟ |
İşe yarayacak. 8 kez işten, 6 kez finallerden ve bir de düğünden yırtmak için kullandım bunu. | Open Subtitles | سوف ينجح الأمر، لقد إعتدت القيام بذلك للخروج من ثماني أعمال، وستة إمتحانات، وحفل زفاف واحد. |
Ve bu ayrı geçirdiğimiz zaman bazı şeyleri gözden geçirmemize yarayacak. | Open Subtitles | ولكن فراقنا هذه المرة سيساعدنا علي تقبل الأشياء |
Evet, bu onun gerçek adı. Bu işe yarayacak mı? | Open Subtitles | أجل, هذا إسمهُ الحقيقي هل سيُفلح هذا الأمر؟ |
Evet, yarayacak. Havuz temizleyicisi bir dahaki gelişinde: | Open Subtitles | إنها ستجدي ، عندما سيأتي مُنظف الحوض سيقول |
Buna devam et. Buna devam et, ahbap, işe yarayacak. | Open Subtitles | ،استمرّ كذلك، استمرّ كذلك يا رجل سوف يجدي نفعاً |