| Yatakta renkli yastıklar, banyoda çiçekli böcekli havlular ve sonra o kıyafetler, ayakkabılar... | Open Subtitles | ،إنها الوسائد الفاخرة على السرير المناشف الفاكهيّة في الحمام وثم الملابس والأحذية .. |
| Kanepedeki yastıklar yeşil değil. | Open Subtitles | الوسائد على هذه الأريكة ليست خضراء. هذا هو وجهة نظري. |
| yastıklar dolapta ve buzdolabında süt ve kurabiye var. | Open Subtitles | الوسادات في الخزنة وهناك كعكٌ وحليب في الثلّاجة. |
| Şimdi bu yastıklar istiflenmiş gibi... en büyüğünden, en küçüğüne. | Open Subtitles | الآن هذه الوسادات ..أصبحت مكدسة. أكبر إلى الأصغر. |
| Büyük mor iri yastıklar koyardım. Belki bir-iki de koltuk koyardım. | Open Subtitles | وسائد بنفسجية كبيرة مثلا قليلاً من البخور أيضا |
| Sonunda sana düzgün yastıklar buldum. Alçak değiller, ama biraz indiler. | Open Subtitles | وجدت وسادات محترمة أخيرا ليست منخفضة, ولكن تعطيك قليلا |
| Uçaklardaki her şey miniktir. Minik yemekler, minik içkiler, minik yastıklar minik tuvalet, minik lavabo, minik sabun... | Open Subtitles | كل الأشياء على متن الطائرة صغيرة، طعام صغير، شراب صغير، وسادة صغيرة، |
| Gardiyanlardan daha yumuşak şeyin sadece yastıklar olduğu yer. | Open Subtitles | حيث لا يوجد شيء أنعم من الوسائد سوى الحرّاس |
| Çok fazla para ödemek istemiyorum, çünkü saten yastıklar annemi geri getirmeyecek. | Open Subtitles | لأنّي لا أريد إنفاق الكثير من المال، لأنّ الوسائد الحريريّة حتّى لن تُرْجِع أمّي. |
| Olay yeri gayet temiz, sadece yerdekiler ve yastıklar var. | Open Subtitles | حسنا مسرح الجريمة نظيف للغاية بإستثناء ما تبقى على الارض و الوسائد |
| Öldürülmeden hemen önce, yastıklar kemer yardımıyla yüzlerine bağlanmış. | Open Subtitles | الوسائد مربوطة على رؤوسهم باستعمال احزمة قبل ان يقتلوا بقليل |
| Öldürülmeden hemen önce, yastıklar kemer yardımıyla yüzlerine bağlanmış. | Open Subtitles | الوسائد مربوطة على رؤوسهم باستعمال احزمة قبل ان يقتلوا بقليل |
| Çekime kapılıyorlar gibi. yastıklar durdukları yerden hareket ediyorlarmış. | Open Subtitles | الوسائد يتم نقل بينما كانوا يجلسون هناك. |
| Hipoalerjenik yastıklar, doldurulmuş hayvanlar ve ceket astarında bulunan tipten. | Open Subtitles | الوسادات المضادة للحساسية , الحيوانات المحشوة, بطانة المعطف الشتوي. |
| Hipoalerjenik yastıklar, doldurulmuş hayvanlar ve ceket astarında bulunan tipten. | Open Subtitles | الوسادات المضادة للحساسية , الحيوانات المحشوة, بطانة المعطف الشتوي. |
| Onun için odayı güvene aldık, ama yastıklar... kabul edilebilir gibi değil. | Open Subtitles | ... لدينا تأمين له للغرفة لكن الوسادات غير مقبولة بالكامل |
| Hipoalerjenik yastıklar ve çarşaflar alıyor. | Open Subtitles | و اشترت ملاءات و وسائد لا تثير أية حساسيات |
| yastıklar, havlular, duş perdeleri, kedi kakaları! | Open Subtitles | وسائد ، مناشف ، ستارة حوض الإستحمام ، غائط قط |
| Bu hiçbir şeyi kanıtlamaz. Yerdeki yastıklar mı yani? | Open Subtitles | هذا لا يعني أي شي، وسائد على الارض أتعلم ماذا سأقول ؟ |
| Yeni yastıklar aldım. Alerji karşıtı. | Open Subtitles | لقد اشتريت للتو وسادات جديدة لا تثير الحساسية |
| yastıklar,çarşaflar. Çarşaflar ve yataklarımız var. | Open Subtitles | لدينا وسادات وملاءات لدينا ملاءات ومفرش |
| Her sömestrda obsesifleşiyorum, yastıklar havada uçuşuyor, ve hemen destek grubumu arıyorum. | Open Subtitles | أما أنا .. فأنا مهووسة بالترتيب لا أحب رؤية وسادة ليست في موضعها |
| Tek istediğim şey sıcak bir küvet ve yumuşak yastıklar. | Open Subtitles | كل ما أريده حقا، حمّام دافئ ووسادة طرية. |
| Oralarda Türk işi yastıklar ve altın yaldızlı duvar kağıdı kullanıp onlara can verebilecek birisin. | Open Subtitles | أراك تصممين حيطانك الذهبية و وسائدك التركية و كل البهرجات في الفنادق و السفارات و ما إلى ذلك |
| Pekala, ortalığı birkaç çiçek rahat yastıklar tatlı atıştırmalıklarla şenlendirelim. | Open Subtitles | حسنا ,علي فقط بترتيب المكان ببعض الأزهار والوسائد المريحة وجبات خفيفة لذيذة! |
| Merdiven gibi basamak oluşturuyorum, tamamen yastıklar ile kaplanmış. | Open Subtitles | بدرجات، مغطاه بالكامل... ... بالوسادات... |