Başka bir yere sıçramamış ama ciğerlerinin her yerine yayılmış. Ameliyat yapamayız. | Open Subtitles | لم يثبت لكنه انتشر لأجزاء أخرى بالرئة لذا فلا يمكننا إجراء جراحة |
Kemoterapi belki radyoterapi deneyebiliriz ama kanser akciğerlere, karaciğere ve bağırsaklarına yayılmış. | Open Subtitles | يمكننا تجربة العلاج الكيماوى والاشعاعى ولكن السرطان انتشر إلى الكبد والرئة والأمعاء |
Almanya'nın her tarafına yayılmış bunun gibi altı tane merkez vardı. | Open Subtitles | كان هناك ستّة مراكز مثل هذه تنتشر في كافة أنحاء ألمانيا |
Bu bitkinin sahip olduğu muhteşem özelliklerle ilgili söylentiler çabucak yayılmış ve yatsa gunbu bugün en önemli karaborsa ürünlerden biri haline gelmiş. | Open Subtitles | ينتشر بشكل تدريجي واليوم الجزر يقود الى الضل تحت الارض |
Başka vakaları araştırmaları için millete saat ve para verdiğim ofise yayılmış. | Open Subtitles | إنتشر لدى الجميع أني أوزّع الوقت والمال على المحققين لحل قضايا أخرى |
Galaksinin yalnızca dış bir halkası yok, bir de yayılmış iç bir halkası var. | TED | فهذه المجرة لا تحمل حلقة دائرية خارجية فقط، بل أيضًا حلقة داخلية منتشرة. |
Kızarıklığı muhtemelen yayılmış damar içi koagülapatisinin neden olduğu purpuraydı. | Open Subtitles | لا بد أن طفحه من اعتلال خثري منتشر داخل الأوعية |
Bayanlar ve baylar, o zaman problem, şimdi Ebola olduğu bilinen virüsün çok fazla yayılmış olmasıydı. | TED | المشكلة , أيها السيدات و السادة أنه بحلول هذا الوقت , هذا الفيروس, الذي يعرف الآن بالإيبولا, كان قد انتشر بشكل كبير. |
Değerlendirmeler, kanserin beynine yayılmış olduğunu ortaya çıkardı. | TED | كشف لنا تقييم أن لديه سرطانا وأنه قد انتشر إلى دماغه. |
Üçüncü evre rahim ağzı kanseri, rahim ağzından başlayan kanser metastaz yaparak bütün vücuduna yayılmış. | TED | المرحلة الثالثة من سرطان عنق الرحم، لذا، فالسرطان المنتشر الذي بدأ في عنق رحمها، انتشر في جميع أنحاء جسدها. |
Bu hareket Kuzey Kaliforniya ormanlarında iki küçük çocukla birlikte başladı ve bugün tüm dünyaya yayılmış durumda. | TED | بدأ الأمر بسبب طفلين صغيرين في غابات كليفورنيا الشمالية، واليوم انتشر في جميع أرجاء العالم. |
Ama bunun dışında göze çarpan 46 tanesi, tüm dünyaya yayılmış. | Open Subtitles | لكن خارج ذلك هناك 46 تنطق بالتشابهات تتبعثر في أنحاء العالم |
Çıkar ilişkileri her yere yayılmış, devlette özel sektörde, kilisede borsada. | Open Subtitles | تنتشر بفعل المصالح الشخصيّة في الحكومة، و القطّاعات الخاصّة و الكنائس |
Bu, içinde işbirliği, kolektif eylem ve karşılıklı dayanışmanın daha önemli bir rol oynadığı birkaç bilim dalına yayılmış bir anlatı. | TED | انها قصّة تنتشر عبر عرض عدد من التخصصات المختلفة، يلعب التعاون والعمل الجماعي والترابط المعقد فيها دورا أكثر أهمية. |
İyi haber, hiçbir yere yayılmış olmaması. | Open Subtitles | الآن, الخبر السار أنه لم ينتشر في أيّ مكان |
Laf çabuk yayılmış olsa gerek. Çünkü birdenbire bütün erkekler resmi ziyafetlere gitmeye başladı. | Open Subtitles | ولا بد أن ذلك قد إنتشر لأن الجميع أصبح يقصد الولائم |
Çünkü eğer bir yıldızın yaşını ölçebiliyorsak Samanyolu'nun her yerine yayılmış altı milyon saatimiz var diyebiliriz. | TED | لأنه إذا اِستطعت قياس عمر النَّجم، فكأنه لديك 6 ملايين من الساعات منتشرة في مجرة درب التبانة. |
Yolsuzluk geniş bir alana yayılmış, sistemi ve sistemin ahlak yasasını baltalıyor. | TED | الفساد منتشر على نطاق واسع ويضعف النظام وشرعيته الأخلاقية. |
Hastanın bilgisayarlı tomografi görüntüsü akciğerlerde pıhtılaşma olmadığını ancak meme içinde çift taraflı, gözle görülen, elle hissedilen ve tüm vücuda yayılmış kitle ve yumrular olduğunu gösterdi. | TED | وأظهرت الأشعة المقطعية بأنه لا يوجد هناك أي تجلطات في الرئة, ولكنها أظهرت وجود كتل ثنائية مرئية واضحة في الثدي, أورام ثدي, والتي إنتشرت بشكل كبير في جميع أنحاء الجسد. |
Birlikleri tüm şehre yayılmış durumda ve askerleri, yağmacıları tutuklamakla meşgul. | Open Subtitles | ريثما أقسام جيشه مبعثرة عبر المدينة وجنوده منشغلون بالقبض على اللصوص. |
Shopsmart'a gitmeden önce ele geçirilmiş çocukları gördüğümüz haberi yayılmış. | Open Subtitles | أنتشر خبر أني رأيت أطفال مستعبدين قبل مهاجمتها على شوبسمارتس |
Jumbo jetin enkazı büyük bir alana yayılmış gibi gözüküyor... | Open Subtitles | حطام الطائره يبدو منتشراً على مساحه واسعه |
Günümüzde deri sırtlılar en büyük boyutlu ve en geniş alana yayılmış sürüngenlerdir. | Open Subtitles | واليوم السـلاحـف جلدية الخلفيه هى الأكبر بين كلّ الـزواحـف و منتشره على نطاق واسع جداً |
Burada yaşayan milyonlarca insan kilometrelerce alana yayılmış durumda. | TED | حيث يعيش الملايين من الاشخاص هناك منتشرون على نطاق عدة كيلومترات |
Birkaç enerji uzmanı odaya yayılmış. | TED | بعض المهوسيين بالطاقة منتشرين في هذه القاعة. |