Kıdemli erkekler arasında oldukça yaygın bir duruş ve çok da bilinen bir şey çünkü insanlar da benzerini yapıyor. | TED | وهي وضعية شائعة جداً لدى الذكور ذوي المكانة المرتفعة، كما أنها مميزة جداً لأن البشر يقومون بأشياء كهذه. |
Bir gün kuzeniyle evleneceğim yaygın bir varsayımdı. | TED | لقد كان توقعاً شائعاً بأنني يوماً ما سأتزوج من قريبه |
Deri üzerinde özellikle duruyorum, çünkü yaygın bir kullanıma sahip. | TED | وقمت بالتركيز على الجلد لأنه يتم استخدامه على نطاق واسع |
Batı'da çok yaygın bir varsayım var, o da; ülkelerin modernleştikçe batılılaşacağı yönünde. | TED | وانا اعلم انه من الشائع في الغرب اعتقاد انه ما ان تتطور الدول حتى تكتسب شخصية الدول الغربية |
Bu, eskiden sandığımızdan çok daha yaygın bir şey. | TED | حسنا, هذا منتشر جدا أكثر مما كنا نعتقد في ذلك الوقت. |
Peki bu kadar kısa bir süre içinde böyle kaliteli şarkılar yapmak yaygın bir şey midir? | Open Subtitles | و هل هو شائع أن تتمكن من انتاج أغنيه من النوع الجيد , في فترة زمنيه قصيره؟ |
ve bu çok yaygın bir fenomen. | TED | و هذه ظاهرة واسعة الإنتشار. |
Gentoo penguenlerinin parlak turuncu gagaları bugünlerde yarımadada çok daha yaygın bir manzara. | Open Subtitles | بطاريق جينتو ذات المناقير البرتقالية الزاهية صارت مشهداً أكثر شيوعاً في شبه الجزيرة في هذه الأيام |
Bu tedavi sürecinde çok yaygın bir tepkidir. | Open Subtitles | هذا رد فعل شائع جداً في العملية العلاجية |
Bana verdiğiniz gömlekte kahve ve bu çok yaygın bir şeker olan sukraloz izine rastladım. | Open Subtitles | العيّنة على القميص الذي أعطيتَه لي تحوي قهوة و سكروز، و هو بديلٌ شائعٌ للسكّر |
Bu çok yaygın bir taktik, erkek şempanzeler de siyaset yaptıklarında her tür grupla vakit geçirerek yalakalık yapıyorlar. | TED | إذا فهي تفنية شائعة جداً، وذكور الشمبانزي، يقضون وقتا طويلا يتملقون لكل أنواع الأحزاب أثناء الانتخابات. |
Bu, sanayide yaygın bir uygulamaydı ve uçaklar için patent sahibi olanlar onları ateşli bir biçimde savunuyor ve rakiplerine sağlı sollu dava açıyorlardı. | TED | لقد كانت هذه ممارسة شائعة في المجال، وهؤلاء الذين كانو يملكون براءات الاختراع على الطائرات كانو يدافعون عنها بضراوة وكانو يقاضون المنافسين يسرة ويمنة. |
Bechstein yarasaları Avrupa'da yaygın bir türdür. | TED | خفافيش بيخستين هي فصيلة شائعة من الخفافيش الأوروبية. |
Bu bir yardım çığlığıdır, kaçış için son bir çırpınış ve derin denizlerdeki savunmanın yaygın bir şeklidir. | TED | فهو صرخة لطلب المساعدة و محاولة أخيرة للهروب وشكلاً شائعاً من أشكال الفاع في أعماق البحار. |
Maktule vuran şey çok yüzlüymüş ve çekiç ya da bijon anahtarı gibi yaygın bir şey değilmiş. | Open Subtitles | أيّاً ما ضرب الضحية كان متعدد الأوجه وحتماً ليس غرضاً شائعاً كمطرقة أو مفتاح فك عجلات. |
Hayır mı? Doktorum bunun yaygın bir şey olduğunu söylemişti de, fakat-- | Open Subtitles | إن طبيبي يقول إن ذلك كان شائعاً حقاً, لكن... |
En korkunç gerçek ise şudur: Artan ekonomik büyümeyi otomatik olarak yaygın bir şekilde paylaşılan bir refaha dönüştürebilecek bir ekonomik norm yok. | TED | الحقيقة المرعبة هي أنه لاتوجد قاعدة اقتصادية والتي تترجم تلقائياً زيادة النمو الاقتصادي على نطاق واسع من الإزدهار. |
Bu, dünyada yaygın bir şekilde kullanılıyor. | TED | ولقد تم تنفيذها على نطاق واسع جداً في العالم. |
- Travma Sonrası Stres mağdurlarının kolay tetiklenmesi yaygın bir olaydır. | Open Subtitles | حسنا، من الشائع أن يستجيب المصابون بإضطراب ما بعد الصدمة لمحفّز من نوع ما. |
Küçük işletmelerde kilit adam poliçesi yaygın bir şeydir. | Open Subtitles | بالتأكيد تعلم ، من الشائع وجود بوليصة لرجل يمتلكُ |
Teşhisini yaygın bir virüs ve 30 yıl önce içtiği bir ilaca mı dayandırıyorsun? | Open Subtitles | أنت تبني تشخيصك إذاً على فيروس منتشر و على عقار أخذه منذ ثلاثين عاماً |
Kadın doğumcu jinekologlara başvuran kadınların finansal yönden sıfırı tüketmelerinin çok yaygın bir durum olduğunu ve çoğu kez küstahça bir saygısızlıkla reddedildikleri ve bu işten vazgeçtiklerini öğrendim. | TED | علمت كم هو شائع عند النساء استنفاد أموالهم لمناشدة العشرات من أطباء النساء والولادة لعدة سنوات ليتم خذلانهم عدة مرات وكثيرًا مايستسلمون بسبب الازدراء الصارخ. |
Geldiğimiz yerde çok yaygın bir şey aslında. | Open Subtitles | حسناً، فهي قليلاً أكثر شيوعاً من حيث أتينا. |
Yani... Ne yaparsın? Oldukça yaygın bir isimdir. | Open Subtitles | أعني، استنتجي ذلك، إنه اسم شائع جداً لدي أقارب في كل أنحاء ذلك المكان |
Bu gerçek cesetlerle ilk kez çalışırken, verilen yaygın bir tepkidir. | Open Subtitles | الآن ، هذا شائعٌ جداً عند التعامل مع الجثث الحقيقية في المرة الأولى |