ve hatırlayın, işte bu zaman sözde kullanıma hazır kötü amaçlı yazılımları ilk kez gördüğümüz zamandır. | TED | و تذكروا، كان هذا الوقت عندما رأينا للمرة الأولى ما يسمى بهذه البرامج الخبيثة الجاهزة. |
Gerçekte ise, bu yazılımları ve araçları kullanması beklenen insanlar, şüpheciler ya da korkuyorlar. | TED | لكن الواقع، هو أن المستعملين النهائيين، والذين من المفترض أن يستخدموا هذه البرامج والأدوات، يكونون مشككين أو خائفين. |
Genelde biz sadece çalışmak için istiyoruz yazılımları. | Open Subtitles | بشكل عام: نحن نرغب ان تعمل البرامج بشكل جيد |
Gelişmiş yazılımları paylaşmak, dosyaların boyutu yüzünden daima zor olmuştur. | Open Subtitles | تقاسم البرمجيات في التنمية كانت دائما صعبة بسبب حجم الملفات |
Eğer yazılımları açık bir domaine koyarsak... başkaları da üzerinde değişiklik yapabilme imkanı bulurlar. | Open Subtitles | لو جعلنا البرمجيات مشاعاً فان احدهم سيقوم ببعض التعديلات |
Bak, bu NS-5'lerin yazılımları yüklenmedi. Temelde sadece donanım halindeler. Temel 3 kanunlu işletim sistemi, hepsi bu. | Open Subtitles | هذه الروبوتات لم يتم برمجتها بعد هي فقط لديها نظام التشغيل |
Gelecekte ihtiyacımız olacak veri ve iletişim yazılımları ne olacak peki? | TED | ماذا عن برمجيات البيانات والتواصل؟ أيها نحتاج في المستقبل؟ |
Gelecek 200 yılın yazılımları ellerinde hazır durumda. Şuna bak. | Open Subtitles | يوجد به البرامج التي ستصدر خلال 200 عام أنظر |
Bilgisayar antivirüs yazılımları alanında öncü. | Open Subtitles | رائدون في البرامج الحاسوبيّة المُضادّة للفيروسات. |
Sizin korsanlığı yaydığınızı ve yarar getiren şeyleri aradan çıkardığınızı... yaratıcı çalışmaları, yazılımları engellediğinizi söylerse, olamaz mı? | Open Subtitles | لذلك ماذا يقول الناس اذا كنت توزع البرامج بطريقة غير مشروعة وتقلص من حركة الدافع للربح ..... |
Kötü amaçlı yazılımları kataloglamak gibi. | Open Subtitles | بأفكار رائعة, مثل فهرسة البرامج الضارة |
Tek bir düğmeye basarak güvenilir iletişimleri dinleyebilir askeri yazılımları bozabilir sahte istihbarat gönderebilir veya bir uyduyu taktiksel savaş başlığı gibi gökten düşürebilir. | Open Subtitles | بالضغط على الزر، يمكنه التنصت على الإتصالات الأمنية، أفساد البرامج العسكرية، نقلمعلوماتمضللةأو.. تدمير الأقمار الصناعية في السماء مثل رأس حربي تكتيكي لعين. |
Analiz yazılımları sahtelik ortak paydasını saptamak için yazılmışlardır. | Open Subtitles | تُكتب تحليل البرمجيات لإكتشاف الصفات المشتركة للأكاذيب |
Hâlâ sistem yazılımları hakkında mı konuşuyoruz? | Open Subtitles | هل مازلنا نتحدث عن انظمة البرمجيات هُنا؟ |
Meksika, Almanya, Brezilya ve Avusturya'ya da bu kötü yazılımları yerleştirdik. | Open Subtitles | وأنه لم يكن مجرد اليابان. زرعنا البرمجيات الخبيثة في المكسيك، - - ألمانيا، البرازيل، النمسا. |
Efendim, istediğiniz gibi tüm zararlı yazılımları ayıkladım yani sistemimizin derinliklerine gömülmüş kalıntıları. | Open Subtitles | سيدي ، لقد فعلت كما طلبت مني ... وقُمت بعزل كل البرمجيات الخبيثة أو ما تبقى منها ، ودفنتها بعُمق في نظامنا التشغيلي |
Quentin, beyin dosyalarının yazılımları kadar iyi olabileceğini söylemişti. | Open Subtitles | قال (كوينتن) أن الملفات العقلية بارعة بقدر براعة برمجتها الخاصة |
Zararlı yazılımları satıyor ve yeni saldırı teknikleri hakkında bilgi paylaşıyorlar. | TED | ينشرون هنا برمجيات الهجوم الخاصة بهم ويتشاركون المعلومات عن تقنيات الهجوم الجديدة. |