| Nihayet ödediğimiz borçlar, eski sevgililerden gelen mektuplar mağazada harika gözüken ama göğüslerinizi terleten ve kesinlikle tartışmaya değmeyen deri bir yelek. | Open Subtitles | الديون التي دفعناها أخيرا أو رسائل من صديق قديم سترة جلدية كانت تبدو رائعة في المتجر ولكنها سببت تعرقا ولم تكن تستحق |
| -Ona yelek vermem gerek ama. Küvette boğuluyordu bir kere. | Open Subtitles | يجب أن أعطيه سترة نجاة إنه يغرق في مغسلة الحمّام |
| Binayla uyumlu bir yelek giyiyorsun işini yap, mekânın amacı bu zaten. | Open Subtitles | انت ترتدي سترة تشابه المبنى لذا افعل الشيء الذي يجب عليك فعله |
| Daha önce diyecektim ama üzerindeki çok güzel bir yelek. | Open Subtitles | أردت أن أخبرك مبكرًا، أن السترة التي ترتديها رائعة جدًا |
| Sen de hayatının geri kalanını kurşun geçirmez yelek giyerek geçirirsin. | Open Subtitles | . و انت ستمضي بقية حياتك , مرتدياً صدرية الرصاص هذه |
| Trenin güney ve kuzeyinde, iyi gizlenmiş, çelik yelek ve makinalılarla donatılmış durumdalar. | Open Subtitles | في شمال وجنوب القطار متخفين بشكل جيد ويرتدون سترات واقية |
| yelek bana kocaman bir yatağın üzerine serilmiş bir örtüyü hatırlatıyordu. | TED | تجعلني الصدرية أفكر بغطاء سرير على سرير كبير جداً |
| Bir çelik yelek al, evlat. | Open Subtitles | احصل على سترة واقية من الرصاص,ايها الغلام |
| Sadece kurşun geçirmez bir yelek olmamalı. | Open Subtitles | ولا يمكن أنا لدي فقط سترة واقية من الرصاص |
| - İyi ki çelik yelek giydin. - Bununla lüzum yok gibiydi. | Open Subtitles | ـ جيد أنك ارتديت سترة واقية .. ـ لم أكن أحتاج إليها مع هذه |
| Çelik yelek almanı, söylemiştim sana. | Open Subtitles | قلت لك ان عليك شراء سترة واقية من الرصاص |
| Telsizi yokmuş. Çelik yelek de giymemiş. | Open Subtitles | لكن لم يكن له جهاز اتصال ولم يلبس سترة واقية |
| yelek yüzeye çok hızlı çıkarır. Ciğerler patlar. | Open Subtitles | سترة النجاة سوف ترفعك بسرعه فائقه ورئتيك ستنفجر كالبالون |
| Bu yüzden çelik yelek istiyorum James. Böyle kazalar için. | Open Subtitles | لهذا السبب نحتاج إلى السترة الواقية، لتفادي حوادث مثل هاته |
| Belki de Gus'un bana gösterdiği yelek dışarıya gönderilenlerden biri değildir. | Open Subtitles | ربما أن السترة التي عرضها علي غَس ليست هي التي شحنت للخارج |
| Çelik yelek bıçağa karşı işe yaramaz. | Open Subtitles | السترة المضادة للرصاص . عديمة الفائدة ضد السكاكين |
| O kadar konuşacağına yelek giyiyor muyum diye kontrol etmeliydin. | Open Subtitles | كان يجب أن تبحث لي عن صدرية بدلاً من ثرثرتك |
| Beş dakika içinde hareket ediyoruz. Herkes çelik yelek giysin. | Open Subtitles | سنتحرك خلال خمس دقائق سترات واقية للجميع |
| Şanslıymış, çelik yelek hayatını kurtarmış. | Open Subtitles | إنه محظوظ,الصدرية الواقية من الرصاص التي كان يرتديها أنقذت حياتة |
| Pao, koruyucu yelek giymemizi gerektiren iş nedir acaba. | Open Subtitles | بانتر ما ألأمر الذي يتطلب قمصان واقيه للرصاص |
| Evet. Bu kızıI saçIı kurşun geçirmez yelek giyiyordu. | Open Subtitles | أجل، وكانت الصهباء ترتدي صدريّة |
| Hedeflerin hala otelde olmalarına rağmen kurşun geçirmez yelek giyme ihtimalleri.. düşüktü. | Open Subtitles | مع احتمال أن أهدافه سيرتدون واقي الرصاص بينما هما في الفندق بعيد |
| İlk atışlar, patlayıcı yelek giyen düşmanları öldürmek için olacak. | Open Subtitles | الطلقات الأولية سوف تقضي على الارهابيين الذي يرتدون السترات المفخخة |
| Ve bir de 40 inçlik bir yelek çünkü kol uzunluğunda lazım. - Günaydın Felch. | Open Subtitles | و40 بوصه ستره واقيه لاني احتاج الاكمام طويله |
| Aileleri kurşun geçirmez yelek gönderiyor. | Open Subtitles | أمهاتهم و آبائهم عليهم أن يبتاعو لهم درعاً |
| Adi yelek, ben dikmek zorunda kaldım ve şimdi de kaşındırıyor. | Open Subtitles | انه كيفلار لعين هذا الواقي من الرصاص خياطته كالجحيم , لابد ان اخيطه بنفسي |
| Yüzü yaralandı sol elinde de iki parmağını kaybetti, ama üzerindeki kurşun-geçirmez yelek hayatını kurtardı. | Open Subtitles | وجهـه كان ممـزق و خسر اثنين من أصابع يده اليسرى لكن الدرع على جسده أنقذ حياته |
| Kurşun geçirmez bir yelek için oldukça fazla bir miktar. | Open Subtitles | هذا كثر من المال لسترة مقاومة للرصاص |
| yelek delen kurşunlar, evet. Polis katilleri. | Open Subtitles | الرصاص المخترق للدروع قاتل الشرطه |