| Bu sanki,... aynı kötü Meksika yemeği gibi, bilincimi dağlıyor. | Open Subtitles | انها فقط تلك الرسومات تحرق العقل مثل الطعام المكسيكى الفاسد |
| Bu zevk meselesi, Çin yemeği gibi. | Open Subtitles | انها مسألة تذوق مثل الطعام الصيني |
| Meninin tadı çin yemeği gibi midir? | Open Subtitles | هل طعم السائل المنوي مثل الطعام الصيني؟ |
| Yemekleriniz, ev yemeği gibi. | Open Subtitles | طعامك مثل طعام الوطن. |
| Güzel bir restoranda, hoş bir akşam yemeği gibi. | Open Subtitles | اطعمك مثل عشاء جميل في مطعم فاخر |
| 20 karatlık elması aldın ve onu kremşantiyle kaplanmış spagetti yemeği gibi parıldattın. | Open Subtitles | لقدأخذتماسةرديئةالجودة، وجعلتها شديدة اللمعان.. كعشاء كبير من المكرونة وضعت فوقة الكثير من الكريم المخفوق! |
| -Polonya yemeği gibi mi? | Open Subtitles | ماذا, مثل الطعام البولندي? |
| Aynen senin Louis ile ilk randevunda yediğin sokak yemeği gibi. | Open Subtitles | مثل طعام الشارع الذي تناولتيه (في موعدك الأول مع (لوي |
| Karnaval yemeği gibi. | Open Subtitles | مثل طعام المهرجان |
| - Televizyon yemeği gibi. | Open Subtitles | مثل عشاء مُجمَّد |
| Pazar yemeği gibi yere yatırdım. | Open Subtitles | نعم. طرحته كعشاء يومِ الأحد. |
| Bu bir Şükran Günü yemeği gibi görünmüyor. | Open Subtitles | لا يبدو هذا كعشاء عيد الشكر |