Mesela, yemek pişirmek günün tüm uğraşından kendimi uzaklaştırmam manasına geliyor. | Open Subtitles | الطريقة التي يكون الطبخ فيها هو ملاذي مما أفعله طوال اليوم. |
Sonra şehire geri dönerek yemek pişirmek için yakıt olarak enerji sağlayacak doğal gaz üretiliyor. | TED | ومن ثمَّ فإنه يكوِّن غازاً طبيعياً ، والذي بدوره يعود إلى المدينة لإمدادها بوقود الطبخ. |
Ve ayrıca 15 yaşında bir çocuğum olduğu için tek yaptığım şey yemek pişirmek, yemek pişirmek ve yemek pişirmek. | TED | وبما أنه لدي ابنٌ في الـ ١٥ من العمر ، فكل ما أفعله هو الطبخ ، والطبخ ، والطبخ. |
Sana başını sokacak bir yer verdim diye bana yemek pişirmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | فقط لإني اعطيك سقفاً فوق رأسك لايعني انه يجب عليك ان تطبخي ليّ |
Burada çalışmak istiyorum çünkü seninle birlikte yemek pişirmek bir şereftir ama istenildiğim başka bir yerde çalışmayı tercih ederim. | Open Subtitles | أريد العمل هنا لأنه شرف لي أن أطهو معك لكنني أفضل العمل بمكان حيث يكون مرحباً بي |
Ama aynı zamanda çiftliğe gelen herkes bir başkasına bakmakla yükümlüydü-- onlar için yemek pişirmek, onların temizliğini yapmak.. | Open Subtitles | لكن أيضاً كل شخص يأتي إلى المزرعة وهو ........ مسؤول بالإعتناء بشخص آخر سواء هو يطبخ لهم ينظف لهم |
Bakın, yemek pişirmek aynı zamanda göç eden bir tür olmamızı sağladı. | TED | الآن الطبخ سمح لنا أن نصبح من الانواع المهاجرة |
yemek pişirmek için rom alamaz mısın ? | Open Subtitles | ألا تستطيع الحصول على الشراب من أجل الطبخ |
Tablolara, müziğe küfredebilirsin ama yemek pişirmek önemsiz değildir, ya iyidir ya kötüdür. | Open Subtitles | يمكنك أن تخدع الناس بالرسم أو الموسيقى. لكن في الطبخ لا يمكن, فهو إما جيد أو سيئ. |
Biz meyvelerin ve sebzelerin duyguları olduğuna inanırız ve bizce yemek pişirmek çok ilkel bir şey. | Open Subtitles | أعتقد بأن الثمار لها مشاعر لذلك أعتقد أن الطبخ عمل قاسى |
Hobileri yemek pişirmek ve iki kötü kızkardeşi için temizlik yapmak. | Open Subtitles | هواياتها تتضمن الطبخ والتنظيف لأختيها الشريرتين |
Kadınların yemek pişirmek ve kocalarının çoraplarını yamalamaktan daha fazla yararı olduğunu öğrenmek için heyecanlandığını hatırlıyorum. | Open Subtitles | أذكر كونكِ كنتِ متحمسةٌ لإكتشافكِ إن أولئكَ النسوة فعلنَ ماهو أكثر من الطبخ ورتق جوارب أزواجهنَّ |
Evde beş kişiye yemek pişirmek, ıslahevindeki 30 kişiye yemek pişirmekten acayip bir şekilde daha stresli. | Open Subtitles | من الغريب ان الطبخ لخمس اشخاص في المنزل اكثر ضغطا من الطبخ ل30 شخص في الاحداث |
Bu esnada, kadınlar kitleler halinde işgücüne katılıyordu, ve yemek pişirmek açıkça, erkeklerin zahmeti paylaşmasını sağlayacak kadar önemli değildi. | TED | في نفس الوقت، كانت أعداد كبيرة من النساء يدخلون سوق العمل، ولم يعد الطبخ مهماً بما يكفي وعلى الرجال المشاركة في الأعباء المنزلية. |
yemek pişirmek çok önemli bir teknoloji, öünkü hepimizi bu güne getiren bir özelliği ona borçluyuz: büyük beynimiz, sahip olduğumuz bu muhteşem serebral korteks. | TED | إذا الطبخ هو تكنولوجيا هامة جداً لانها تسمح لنا بإكتساب الشئ الذي جمعنا هنا جميعاً هنا : الدماغ الكبير انها قشرة المخ التي نملك |
Aynı şekilde organik tarım hareketi ve çifçi pazarlarındaki patlamanın, insanların, yiyeceklerini, endüstriyel bir zaman çizelgesine bağlı olarak yemek, pişirmek ve yetiştirmekten kaçınma konusundaki çaresizliklerinin diğer göstergeleri olduğunu düşünüyorum. | TED | وأعتقد أيضا إن الازدهارالذي شاهدته حركة الزراعة العضوية و سوق المزارعين الناهضين يوضح حقيقة أن الناس في حاجة يائسة إلى الابتعاد عن الأكل والطبخ وزراعة طعامهم على حسب جدول زمني صناعي. |
Banyo yapmak, yemek pişirmek, temizlik yapmak için bir program hazırlamayı tavsiye ediyorum. | Open Subtitles | أرى أن نعد جدولاً للإستحمام والطبخ وللتنظيف |
Aslında başkasının mutfağında yemek pişirmek çok zordur. | Open Subtitles | ,الأمر حقاً عسير, كما تعلمين .أن تطبخي في مطبخ شخص ما سواكِ |
Senin için tekrar yemek pişirmek iyi geldi. | Open Subtitles | مِن الطيّب أن أطهو لكَ مجدّدًا |
yemek pişirmek dışında kimseye bir faydası yoktu. | Open Subtitles | ما كان ينفع ولا بتبن الا انه كان يعرف يطبخ |
Annem yemek pişirmek için bir neden bulduğuna çok sevinecek. | Open Subtitles | ستشعر أمي بسعادة غامرة إذا وجدت سبباً للطهي |
yemek pişirmek, temizlik ve yıkanmak için gereken tüm su dışardan kovalarla taslarla içeri taşınmak zorundaydı. | TED | جميع المياه للطبخ, والتنظيف والاستحمام كانت يجب أن تحمل إلى الداخل في الدلاء من الخارج. |
Mutfağımızda yemek pişirmek yerine sipariş veriyoruz. | TED | ونطلب خدمة التوصيل، بدلاً عن طبخ العشاء المنزلي. |