yemeklerin acı. İşte bu öpmek yani yemek istediğim acı. | Open Subtitles | الطعام الحار هذا الطعام الذي أريده , وأريد أن أقبله |
Bu çocukların ebeveynlerinin, büyükanne ve büyükbabalarının, amca ve teyzelerinin parası böyle yemeklerin verildiği okul öğle yemeğine bile yetmiyor. | TED | هم الأطفال الذين لديهم والدين , وجدين وأعمام وعمات ,لا يستطيعون التوفير للدفع لقاء غداء المدارس واحضار هذا الطعام |
1 mi? Ama orası en iyi koğuştur. En iyi yemeklerin orada olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | و لكنه أفضل عنبر و إنهم يقولون أن الطعام جيد جداً هناك |
O yüzden Clifton yemeklerin eve götürülmesini istedi. | Open Subtitles | لهذا رتب كليفتون أمر توصيل الوجبات للمنزل |
Yani, yemeklerin harika. Ve çocuklarla aran da. Doğal bir yeteneğin var. | Open Subtitles | طبخك رائع ومعاملتك للأولاد أنت موهوب، أوتعلم؟ |
Size yemeklerin farklı olduğu ve yemek adabının egzotik olduğu bir Arap lokantası gösterebilirim. | Open Subtitles | حيث الطعام المختلف ، وإسلوب الأكل الغريب. |
yemeklerin parasını ödemem lazım. İşaretli beşlikler nerede? | Open Subtitles | أريد أن أدفع ثمن الطعام أين أوراق الخمسة دولارات المرقمة؟ |
Artık herşeyi biz idare ediyoruz. yemeklerin parasını ödemem lazım. İşaretli beşlikler nerede? | Open Subtitles | أريد أن أدفع ثمن الطعام أين أوراق الخمسة دولارات المرقمة؟ |
Şu yemeklerin rengine bak-- ne kadar kırmızı ve ağız sulandırıcı. | Open Subtitles | الطعام هنا ليس سيئا ً متنوع وجيد التحضير |
Bu hastanede çalışmıştım. yemeklerin neye benzediğini bilirim. | Open Subtitles | فقد اعتدت أن اعمل فى هذا المشفى وأعرف مذاق هذا الطعام |
Ne yemeklerin tadını hatırlıyorum ne suların sesini ne de otların temasını. | Open Subtitles | أنا لا أتذكر طعم الطعام و لا صوت الماء و لا ملمس الأعشاب |
Şimdi akşam yemeğine geçelim. Bu akşam yemeklerin hepsi yöresel, özel yemekler. | Open Subtitles | و الآن ننتقل للعشاء الطعام اليوم كله محلي مميز |
Yemekler servisten önce sizler için makinada çiğneniyor böylece çiğneme sorununuz olsa bile bütün yemeklerin tadını çıkartabiliyorsunuz. | Open Subtitles | إنّ الغذاءَ مَضغ ميكانيكياً قبل تقديمه لكي تَتمتّعُ بكُلّ أنوع الطعام بالرغم مِنْ عجز الفكِّ |
Yine de ısmarladığımız yemeklerin parasını ödedik. O yüzden hepsini dondurduk. | Open Subtitles | نحن لازانا نتدفع مقابل الطعام,لذا جمدناه |
Kafeteryadaki yemeklerin ne kadar berbat olduğuna inanamazsın. | Open Subtitles | لن تصدقي كم كان سيء الطعام في الكافتيريا |
Buradaki yemeklerin çok ilginç olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | الطعام هنا من المفترض أن يكون رائعاً حقاً. |
Tecrübelerime göre eğer masanın karşısında bu yemeklerin değerini bilen birisi olursa onların zevkine varıyorsun. | Open Subtitles | وعلى ضوء خبرتي فإن هذه الوجبات يتم الاستمتاع بها عن طريق مشاركتها مع الشخص الذي يستطيع تقديرها |
İkincisi, tüm anne babaları, çocuklarını, yemeklerin hazırlanmasına ve yiyecek alışverişine dahil etmeye teşvik ediyorum. | Open Subtitles | الأمر الثاني، إنّي اشجّع كل الآباء أن يقوموا بتحضير الوجبات وبالتسوّق لشراء الطعام برفقة أبنائهم. |
yemeklerin bunu telafi edecektir. | Open Subtitles | طبخك سوف يصلح هذا |
Biraz pahalı ve değişik yemeklerin meraklısı olabilirim, ama o mekan, | Open Subtitles | رُبّما قد تناولت وجبات أفخم وأغلى من قبل ولكن، هذا المطعم.. |
Bütün yemeklerin buzdolabında. Hepsi renklerle kodlandı. | Open Subtitles | جميع وجباتك في الثلاّجة، كلُّ شيءٍ معلّم بالألوان |
Eminim, bazı yemeklerin ve tatların hamileliğe yardımcı olduğunu biliyorsundur. | Open Subtitles | أنا متأكدة من انك تعرفين إن هناك أطعمة وأطايب معينة تساعد كثيراً على الحمل. |