Bu da normaldir, çünkü aslında bu yaklaşım yenilikçi değildir. | TED | والذي هو مناسب، لأنه في الواقع، هذه المقاربة ليست مبتكرة. |
Günün sonunda, şehirlerinin en büyük problemlerine yenilikçi çözümler üretmeye başlamışlardı. | TED | وفي نهاية اليوم، كانوا قد أوجدوا حلولا مبتكرة لأحد أكبر التحديات التي تواجه مدينتهم. |
Dijital muhafaza amacıyla yenilikçi teknolojiler kullanan arkeologlar olarak aklımıza bir fikir geldi. | TED | وبما أننا علماء آثار نستخدمُ التقنية المبتكرة للحفظ الرقمي، خطرت في بالي فكره. |
Haryana'daki öğretmenlerin öğrencilere öğretmek için birçok yenilikçi şey kullandığını gördük. | TED | ونحن نرى المعلمين في جميع أنحاء هاريانا يستخدمون الكثير من الأشياء المبتكرة لكي يستطيعوا تعليم الطلاب. |
Eminim ki, bu odadaki herkes çok yenilikçi. | TED | انا متأكدة بأن الجميع في هذه الغرفة مبتكر للغاية |
Bu yenilikçi akım, bizim Kuzey Küre'deki yenilikçi atılımların tam zıttı. | TED | الابتكار المُقتَصِد يتعارض تماماً مع الطريقة التي نبتكر بها في الشمال. |
Dereck arabanın ısıtıcı fanını açtı. Oldukça yenilikçi. | TED | فخطر على بال ديرك فوراً ان يشغل التكيف الساخن في السيارة كان تصرف مبدع حينها حقاً |
Bir mucit, girişimci, sosyal yenilikçi olarak başladım. | TED | بدأت كمبتكرة، وريادية أعمال، ومبتكرة اجتماعية. |
Bu sebeple karşı karşıya olduğumuz bu sorunların bazılarını çözmek için yenilikçi yollar bulmak zorundayız. | TED | لذلك يجب ان نجد طرق مبتكرة لحل بعض هذه المشاكل التي نواجهها |
Gerçekten de bu sorunları tanımlamaya ve bunu bu sorunları çözecek yenilikçi ve zarif tasarım çözümlerine bir temel olarak kullanmaya başladığımızı bir düşünün. | TED | لذا تخيلو اذا حقا بدأنا في تحديد المشاكل و استخدمنا ذلك كاساس لايجاد حلول تصميم مبتكرة وأنيقة لحل تلك المشاكل |
Bu yüzden, eğer bu dünyada daha sürdürülebilir bir şekilde yaşamak istiyorsak, bu sorunlara daha akıllı, daha sisteme dayalı, yenilikçi çözümler bulmalıyız. | TED | يجب ان نجد طرق اكثر ذكاء , حلول مبتكرة تعتمد على الانظمة لحل هذه المشاكل اذا اردنا ان نعيش في هذا العالم بطرق مستديمة |
Ben öyle bir topluluk oluşturmak istiyorum ki yenilikçi ve sürdürebilir tasarımI benimsemiş olsunlar herkesin yaşam koşullarını düzeltmek için. | TED | لذا أتمنى تطوير مجتمع يحتضن، وبنشاط، التصميمات المبتكرة والمستدامة لتحسين أحوال المعيشة للكل. |
Alışveriş yapmak için sabırsızlanıyorum. Şu yenilikçi ürünlere bak. | Open Subtitles | أتوق لأن أتسوق، انظري لكل هذه المنتجات المبتكرة |
Darian Richards "yenilikçi Teknolojiler" firmasının ileri görüşlü CEO'su. | Open Subtitles | داريان ريتشاردز هو المؤسس العبقرى و الرئيس التنفيذي لمؤسسة التكنولوجيات المبتكرة |
Harika bir şey olduğunu hissediyorum; yenilikçi bir şey, korkutucu, dehşet verici. | TED | أشعر أن هذا مذهل، إنه مبتكر إنه مخيف، إنه مرعب |
Malcolm Gladwell'in New Yorker için yazdığı ve yenilikçi icatlardan bahseden makalesinde belirttiği gibi bilimsel buluşların pek azı bir şahsın dehasından doğmuştur. | TED | مالكوم جلادويل .. كتب مقالة في النويوركر عن الابتكار قال فيها فيما يخص الاكتشاف العلمي هو ان الاكتشافات عادة ما تكون اكتشافات فردية |
Bu şu anki ekonomide inanılmaz bir değişimdir ve çok çok yenilikçi bir şeyin kapısını açmıştır. | TED | هذا تطورعظيم في الاقتصاد الذي يحدث الآن، وقد أدى إلى توليد شيء مبدع جداً. |
Mimarlar camı yenilikçi ve sanatsal bir şekilde kullanabilirler. | TED | ويمكن للمهندسين المعمارين استخدام الزجاج بطريقة متناغمة ومبتكرة على حد سواء. |
- yenilikçi değilsin o zaman! | Open Subtitles | -لست عصرياً إذاً |
Sizin için önemli bir bilği olması gerek yenilikçi çözümler bakanı hakkında. | Open Subtitles | من الضروري أن تعرف بشأن رئيس الموارد البشرية |
yenilikçi şirketler asla sorun çıkarmamak için norma uymazlar. | TED | لو نظرت للمنظمات الابتكارية تجد أن أفرادها |
Elimizdeki veriler, çeşitliliğe önem veren şirketlerin daha yenilikçi olduğunu gösterdi, nokta. | TED | أظهرت البيانات الخاصة بعينتنا أن الشركات الأكثر تنوعا هي ببساطة أكثر ابتكارا من غير ريب. |
Kapsayıcı küreselleşme 2008'de yenilikçi yönetim üzerine birçok Avrupa ülkesinin liderinin katıldığı bir konferansta yeniden canlandı. | TED | فكرة العولمة الشاملة تلك تم إحياؤها في العام 2008 في مؤتمر عن الحكم التقدمي شمل عدداً من قادة الدول الأوروبية. |
Şirketler doğaları gereği daha yetkin hâle geldikçe daha az yenilikçi olurlar. | TED | الشركات تصبح بحكم طبيعتها، أقل ابتكارًا عندما تصبح أكثر كفاءة. |
yenilikçi Hristiyan Kilisesine üyeyim. | Open Subtitles | نعم مع المسيحية المطورة |
yenilikçi fizikçiler Robert Caldwell ve Marc Kamionkowski "Büyük Parçalanma" kavramını ileri sürdüler. | Open Subtitles | الفيزيائي المبتكر روبرت كالدويل ومارك كاميونكوسكي إقترحوا مفهوم التمزق الكبير |
Yeni bir çağa girdiğimizden dolayı çok daha yenilikçi bir tutum sergilememiz gerekiyor. | Open Subtitles | بينما نُقبل على عصر جديد، فإنّنا نحتاج لمواقف تقدّميّة توافق الحدث. |