"yerine getirmek" - Translation from Turkish to Arabic

    • لتحقيق
        
    • الوفاء
        
    • بتنفيّذ
        
    • تؤدي واجبها
        
    Resmi ve profesyonel hâle geldi, ama belli rollerle sınırlandırıldı, Florence Nightingale, Karasakal ve Ying Zheng'in yaptığı gibi içgüdüsel olarak kullanılmak yerine genelde ticari amaçları yerine getirmek için kullanıldı. TED قد تم تشكيله ووضع حرفيته، ولكن اقتصر على أدوار معينة وكان يطبق عموماً ضمن السعي لتحقيق أهدافاً تجارية أكثرمن استعماله بديهياً، كما فعل كل من فلورنس نايتنغيل، وبلاك بيرد، وينغ تزينغ.
    Genç bayan, adaleti yerine getirmek için buradayız. Kabare şovu seyretmek için değil. Open Subtitles الآن، أيتها الفتاة نحن هنا لتحقيق العدالة
    Sevimli arkadaşımı yanımda tutma, görevlerimi yerine getirmek adına buradayım çünkü kanunlara derinden saygı duyuyorum. Open Subtitles واضعًا الصديق الحنون بداخلي جانبًا لتحقيق مهامي بسبب احترامي الشديد للنظام
    - Sorumluluğu yerine getirmek görevimiz. Open Subtitles من واجبنا كأمريكيين الوفاء بهذه المسؤولية.
    Arkadaşlar, söz veriyorum. Sözümü yerine getirmek için ölürüm. Open Subtitles هذا وعد يا أصدقائي سأموت في سبيل الوفاء بوعدي
    Amiral Bratyeev anavatanı korumak için emirleri yerine getirmek için izin istiyorum. Open Subtitles اطلب الإذن بتنفيّذ الأوامر للدفاع عن الوطن
    Savunma Bakanı Zolentsov, Amiral Bratyeev... vatanı koruma emirlerini yerine getirmek için izin istiyorum. Open Subtitles وزير الدّفاع زولينتسوف, قائد الأسطول براتييف ... اطلب الإذن بتنفيّذ الأوامر للدفاع عن الوطن
    Ancak Karen için görevini yerine getirmek önemliydi. Open Subtitles ولكنه كان مهما لـ (كارين) بأن تؤدي واجبها
    Şöhret peşinde koşan bazı kişiler, bu arzularını yerine getirmek için, şöhretli birini öldürmek gibi bir yolu seçerler. Open Subtitles حسناً,دائماً ما يكون الملاحقون المجانين للمشاهير يكون ديهم رغبة جامحة لتحقيق الشهرة.
    Bu esnada, sadece yükümlülüklerimi yerine getirmek için hâlâ vaktim olmasını umuyorum. Open Subtitles في الوقت الراهن مازلت أمل أن بقي لي الوقت لتحقيق إلتزامي
    Fakat hanımlar beyler adaleti yerine getirmek için bir şansımız var. Open Subtitles لكن سيداتي وسادتي ثمة فرصة لتحقيق العدالة هنا
    Bu çocuğu, sözünü yerine getirmek için aradığını söyledin. Open Subtitles أنت تقول أنك تسعى خلف الطفل لتحقيق وعدك
    Buraya babamın son isteğini yerine getirmek için geldim. Open Subtitles لقد جئت إلى هنا لتحقيق أمنية أخيرة لأبي
    Evlatlık görevimi yerine getirmek için babamın yerine askere gittim. Open Subtitles لقد دخلت مكان والدي لتحقيق واجبة
    Bu üniformayı senin isteklerini yerine getirmek için giymedim. Open Subtitles لم أرتدي هذا الزي لتحقيق أمانيك
    Geçen sefer tutamadığım sözümü yerine getirmek istiyorum. Open Subtitles الوعد الذى لم أتمكن من المحافظة عليه آخر مرة ، أرغب فى الوفاء بهِ
    Bakın söylüyorum, bu adağı yerine getirmek lazım. Open Subtitles أخبرتك أنه يجب علينا الوفاء بهذا النذر
    Ancak Karen için görevini yerine getirmek önemliydi. Open Subtitles ولكنه كان مهما لـ (كارين) بأن تؤدي واجبها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more