"yeryüzündeki" - Translation from Turkish to Arabic

    • على الارض
        
    • على وجه الأرض
        
    • على الأرض
        
    • كوكب الأرض
        
    • الدنيوي
        
    Orion böbürlenip Yeryüzündeki tüm hayvanları öldürecekti. Open Subtitles اوريون ادعى انه سيقتل كل الحيوانات الموجوده على الارض
    Yeryüzündeki cehennem gibiydim, farkına varamadan işlerini bitirirdim. Open Subtitles نعم لقد كان الجحيم على الارض ولم تكن لتعرفه
    Bu da sizi Yeryüzündeki en gelişmiş silahın sahibi yapıyor. Open Subtitles مما يجعلك المالك فخورا بالسلاح الأكثر تقدماً على وجه الأرض
    Bence sen Yeryüzündeki en aptal adamsın, fakat azmine hayranım. Open Subtitles أظن أنك أغبى رجل على وجه الأرض لكني معجب بمثابرتك
    Camus, "Kadınlar, Yeryüzündeki cennete ait görüp görebileceğimiz tek şeydir" demişti. Open Subtitles قال كامو بأنّ النساء كلّ بأنّنا أبدا سنعرف الفردوس على الأرض.
    Bu karışık ve eski görünümlü din Yeryüzündeki en büyük kültürlerden birini oluşturmuştur. Open Subtitles هذا الغموض القديم والبحث عن الدين أنتج أحد أكثر الثقافات المطلعة على الأرض.
    Fakat daha henüz yüz yıl önce ilk kaşifler iç kesimlere yürüyüp Yeryüzündeki en yüksek, kuru ve soğuk bölgeyle karşılaştılar. Open Subtitles إلا أنه منذ مئة عام فحسب وطأ أوائل المكتشفون اليابسة ووقفوا وجهاً لوجه أمام أعلى وأجفّ وأبرد إقليمٍ على كوكب الأرض
    Yeryüzündeki ölü cesetlerimi özledin, Tom? Open Subtitles هل نسيت شأن الجثث الميتة على الارض , يا توم ؟
    Dağlar Yeryüzündeki en acımasız alanlardandır. Open Subtitles .الجِبال هي مِن بين أكثر الاماكن وحشية ً على الارض
    Himalayalar Yeryüzündeki en yüksek dağ sırasıdır. Open Subtitles جِبال الهيمالايا .هي السلسلة الجبلية الاعلى على الارض
    Dho Tarap Yeryüzündeki en yüksek dağlardan. Budistler burada tamamen soyutlanmış bir şekilde yaşıyorlar. Open Subtitles .دهو تاراب واحدة من المجتمعات الاعلى على الارض .يعش البوذيون هنا في عُزلة شِبه تامَّة
    Rengin kainatımızın yaratılış sırlarını ne şekilde çözebilmesini ortaya çıkarmak için Yeryüzündeki en görkemli doğal harikalardan birine geldim. Open Subtitles ولإظهار كيف ان الالوان تستطيع ان تكسر اسرار خلق الكون يجب عليّ ان اذهب الى واحدة من اروع عجائب الطبيعة على الارض
    Doğum sırasında annenin ölümü Yeryüzündeki canlılar içinde en fazla insanlarda görülüyor. Open Subtitles يموت البشر جرّاء الولادة أكثر من أي مخلوق آخر على وجه الأرض.
    Yeryüzündeki türlerin yüzde 75'ini silip süpürdü. TED لقد قضى على ٧٥٪ من الأجناس أو الأنواع الحية على وجه الأرض.
    Afrika'nın gelecekteki şehirlerini hayal edin fakat uçsuz bucaksız gecekondular gibi değil, Yeryüzündeki en esnek ve en sosyal bölgeleri kapsayan yer gibi. TED تخيل مدن إفريقيا المستقبلية، ولكن ليس كأحياء فقيرة شاسعة، ولكن الأكثر مرونة وأكثر الأماكن الاجتماعية على وجه الأرض.
    Yeryüzündeki en güçIü varlığı yenebileceğini mi sandın? Open Subtitles أنت تعتقد أنك تستطيع هزيمة أعظم قوه على وجه الأرض
    Ama siz bu içeceğin Yeryüzündeki en güzel içecekmiş gibi olmasını sağlamalısınız Open Subtitles لكن أنت يجب أن تدعي أن هذا هو أفضل شراب على الأرض
    Yüzeyin altında, Yeryüzündeki en büyüleyici deniz yaşamı oluşan bu dalgaların altındadır. Open Subtitles تحت السطح, تخلق هذه الموجات المتكسرة, البيئة البحرية الأكثر سحرا على الأرض.
    Sürekli gelişen ve değişen Yeryüzündeki yaşamın, mutlak hâkimi oldular. Open Subtitles بتطوّرها وتغيّرها المستمرّ فكانت هيمنتها على الحياة على الأرض مُطلقة
    Fakat daha henüz yüz yıl önce ilk kaşifler iç kesimlere yürüyüp Yeryüzündeki en yüksek, kuru ve soğuk bölgeyle karşılaştılar. Open Subtitles إلا أنه منذ مئة عام فحسب وطأ أوائل المكتشفون اليابسة ووقفوا وجهاً لوجه أمام أعلى وأجفّ وأبرد إقليمٍ على كوكب الأرض
    Yine de Yeryüzündeki bizim fiziksel gerçekliğimiz o uzak, görünmez galaksilerle yakından bağlantılı. TED ومع ذلك، فان واقعنا هنا على كوكب الأرض متصل بحميمية مع تلك المجرات النائية وغير المرئية.
    İnsanlar gibi, ahtapotlar da Yeryüzündeki en zeki varlıklardandır. TED فمثل البشر، تعد الأخطبوطات من أذكى المخلوقات على كوكب الأرض.
    O, İsa'nın Yeryüzündeki babasıydı. Open Subtitles سوى أنّه كان والد يسوع الدنيوي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more