| Görünen o ki elimdeki prototipler yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | حسنا، من الواضح أن بلدي النماذج الحالية ليست قوية بما فيه الكفاية. |
| Hayır o yeterince güçlü değil . | Open Subtitles | لا، هي ليست قوية بما فيه الكفاية. |
| Sinyal yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | الإشارة ليست قوية بما فيه الكفاية |
| - O yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | وهي ليست قوية كفاية |
| Ama işe yaramıyor. yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | لكنها لا تعمل ليست قوية كفاية |
| Onun omurgası zarar görmeden sizin tarafınızdan yakalanması için yeterince güçlü değil. | TED | العمود الفقري ليس قوياً لكي تلتقطها من دون احداث ضرر |
| Sentetik madde başarılı olamıyor, aynı plastik bir çatal gibi. Yapacağı iş için yeterince güçlü değil. | TED | هذه المواد الاصطناعية فاشلة تماماً مثل هذه الشوكة البلاستيكية ليست قوية بما يكفي لأداء عملها. |
| Dört olmak için yeterince güçlü değil, ve üç olmak için yeterince hızlı değil. | Open Subtitles | كلا يا رجل، إنه ليس قوي بما يكفي لكي يكون الرابع وليس بالسرعة الكافية لكي يكون الثالث |
| O yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | انها ليست قوية بما فيه الكفاية. |
| - yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | ليست قوية بما فيه الكفاية. |
| - yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | هي ليست قوية كفاية. لماذا؟ |
| yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | ليست قوية كفاية. |
| Dawn yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | داون) انها ليست قوية كفاية). |
| Belirsiz Bir aileye verilmek için yeterince güçlü değil henüz. | Open Subtitles | ليس قوياً بعد بما يكفي لتتبناه عائلة |
| Söyledim sana. Ron Cisimlenmek için yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | سبق وقلتُ لكَ أنّ (رون) ليس قوياً كفاية لينتقل آنياً |
| Ama rüzgâr bir hayvanı diriltmek için yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | ولكن الرياح ليست قوية بما يكفي كي تُعيد الحيوانات من الموت. |
| - Sanrı yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | الهلوسة ليست قوية بما يكفي |
| Anlattıklarına inancım yeterince güçlü değil. | Open Subtitles | ايماني بما قلت لي قوي بما يكفي |