Dişi avcıya ayrıIması için zaman veriyor, av için yeterli miktarda zaman. | Open Subtitles | إنها تمنح الصيّادة وقتاً للرحيل, ما يكفي من الوقت للاندماج في الصيد. |
Ya da yeterli miktarda çoklu karıştırıcınız olmadığı için yeterli milkshake mi satamıyorsunuz? | Open Subtitles | أو أنّك لا تبيع ما يكفي من الحليب المخفوق لأنّك لست بحاجة لخلاط؟ |
Aileye, Kanada'daki ilk yıllarında destek olabilmek için yeterli miktarda para biriktirmeniz gerekiyor ve ardından uçağa binip şehrinize geliyorlar. | TED | عليك أن تجمع ما يكفي من المال لدعم الأسرة لعامهم الأول في كندا وبعدها يستقلون حرفياً طائرة إلى مدينتك |
Geçen 2 yılda, annene hayatınızın geri kalanı için yeterli... miktarda para ödendi. | Open Subtitles | لقد إستلمت ما يكفي من المال طوال سنتين ليكون لديك ما يكفيك لتشق طريقك يا بُني |
Ancak eninde sonunda tekrarlanan kasılmalar sırasında sistemi düzgün bir şekilde yeniden başlatmak için kas hücresinin zarının yakınında anında uygun durumda bulunan potasyum, sodyum ve kalsiyum iyonlarının yeterli miktarda yoğunluğu olmayabilir. | TED | ولكن في النهاية، وخلال تكرار عملية انقباض وانبساط العضلات قد لا تتوفر تركيزات كافية من أيونات البوتاسيوم أو الصوديوم أو الكالسيوم على الفور بالقرب من غشاء الخلية العضلية لإعادة ضبط النظام بشكل صحيح. |
Şu anda, Ark için yeterli miktarda oksijen üretiyor. | Open Subtitles | حاليا ، فإنه يوفر ما يكفي من الأوكسجين للسفينة |
Sıkıntıdaymışsın gibi gözüküyorsun. yeterli miktarda para vermedim mi? | Open Subtitles | انك تبدو تحت الضغط ألم أقرضك ما يكفي من المال؟ |
Doğru malzemeden yeterli miktarda doğru yerde aynı anda bulundurmak çok uzun zaman alır. | Open Subtitles | الحصول على ما يكفي من المواد المناسبة في الموضع الصحيح معاً يحتاج لوقت طويل. |
Dediğine göre Projektör'ün pil ya da onun gibi bir şeyinin içinde geri dönmek için yeterli miktarda güç depolanmış. | Open Subtitles | كوتشيس أنجز واجبه المفروض عليه ويقول: يجب أن يكون هناك ما يكفي من الطاقة المخزنة في المركبه |
Çoklu karıştırıcıya yeterli miktarda milkshake satamadığınız için mi ihtiyacınız var? | Open Subtitles | لست بحاجة إلى خلاط لأنك، اللعنة، لا تبيع ما يكفي من الحليب المخفوق؟ |
Eve döndüğümde size yeterli miktarda para aktaracağım. | Open Subtitles | اسمع حينما اعود الى المنزل سأرسل ما يكفي من المال |
Yarına kadar yeterli miktarda parayı kazanabilecek misiniz? | Open Subtitles | هل يُمكنكم كسب ما يكفي من النَقود حتّى الغد؟ |
Ama kara deliğin etrafındaki tüm bu sıcak gazlardan yeterli miktarda ışık elde ederseniz o zaman tüm bu ışık ışınlarının bu ekranda bir araya geldiğini görürsünüz, bu da bizim olduğumuz noktanın yerini alıyor. | TED | ولكن حين يكون ما يكفي من الضوء القادم من الغاز الحار الذي يدور حول الثقب الأسود، يمكننا أن نرى كل هذه الأشعة الضوئية المجتمعة على هذه الشاشة، التي تمثل مكان تواجدنا. |
Buna benzer yeterli miktarda düşmanım var. | Open Subtitles | لدي ما يكفي من الأعداء حتى الآن |
Ve karada yaşayan hayvanlar, ancak okyanustaki planktonların yeterli miktarda oksijen üretmeleri durumunda hayatta kalabilirler. | Open Subtitles | و، في الواقع، يمكن أن الحيوانات موجودة فقط على الأرض بعد العوالق في المحيطات قد تنتج ما يكفي من الأوكسجين بالنسبة لهم للعيش. |
Sea Stallion'da işin sonunu getirmek için yeterli miktarda mühimmat var. | Open Subtitles | هناك ما يكفي من الذخائر لإنهاء المهمة |
yeterli miktarda yemek aldın mı? | Open Subtitles | هل جلبت ما يكفي من الغذاء؟ |
Dr. Miller, uykusunu yeterli miktarda alabiliyor mu? | Open Subtitles | ،(دكتور (ميللر هل نال ما يكفي من النوم؟ |
Ama elimde yeterli miktarda serum yok. | Open Subtitles | ولكنني لا أملك كميات كافية من المصل. |
Ancak, Londra büyüklüğünde bir şehrin her gününü düşündüğünüzde, yeterli miktarda yiyecek üretilmeli, nakledilmeli, alınmalı ve satılmalı, pişirilmeli, yenilmeli, atıklar ayrılmalı ve her gün buna benzer şeyler dünya üzerindeki her şehir için yapılmalıdır. Şehirlerin beslenmesi gerçekten harikuladedir. | TED | لكن تخيل أنه يومياً في مدينة بمساحة لندن كمية كافية من الغذاء يجب أن تُنتَج, تُنقل,تُشترى و تُباع, تُطبخ, تُؤكل, تُتلف, و أشياء من هذا القبيل يجب أن تحدث يومياً في كل مدينة على وجه الأرض إطعام المدن شيء غير عادي أبداً. |