"yoğunlukta" - Translation from Turkish to Arabic

    • كثافة
        
    • الكثافة
        
    • تركيز
        
    • تركيزات
        
    Öngörülebilir yoğunlukta ve davranışta dokular üretmek burada ikinci konu, ve bu modellerin ilaç keşiflerinde benimsenmelerinde gerçekten de kilit nokta olacak. TED استحداث أنسجة ذات كثافة وسلوك متوقع هي الخطوة الثانية، وسوف تكون حقاً المفتاح نحو الحصول على هذه النماذج لاستعمالها في اكتشاف العلاج.
    Bu teoriye göre evrendeki tüm maddeler bir zamanlar tek ve sonsuz yoğunlukta bir parçacıktı. TED ووفقا لهذه النظرية، كل الكتل في الكون كانت في الاساس عنصراً واحداً ذا كثافة لا متناهية
    Halbuki aynı yoğunlukta araştırılmayı hak eden kendilerine has anatomi ve psikolojiye sahiplerdir. TED لكن لديهن علم التشريح وعلم وظائف الأعضاء الخاصين بهن و الذين يستحقان الدراسة بنفس الكثافة
    Aslında yayılma her yoğunlukta her yerde olabilir. TED في الحقيقة أعتقد أن هذا الزحف الحضري يمكن حدوثه في أي مكان وبأي شكل من الكثافة.
    Burun deliklerinde ve elbisesinin önünde yüksek yoğunlukta... metalik kalıntı var. Open Subtitles تركيز عال من بقايا معدنية في أنفه وعلى الجبهة من الملابس.
    Plaj topunun üzerindeki bir kesiğin etrafında yüksek yoğunlukta sodyum klorür buldum. Open Subtitles لقد وجدت تركيزات عالية من كلوريد الصوديوم على كرة الشاطئ.
    Pekâla, bu haritada kırmızımsı, sarımsı renkler kölelik yüksek yoğunlukta olduğu yerler. TED حسنا، في هذه الخريطة في الأماكن المركز فيها اللونين الأحمر والأصفر هي الأماكن ذات كثافة الاستعباد الأعلى.
    Kurdun kisti serebrospinal sıvıyla aynı yoğunlukta. Open Subtitles كثافة كيس الدودة بنفس كثافة السائل المخي
    Aynı yoğunlukta ve kıvamda bir nesneyi nederen bulacağız ki? Open Subtitles لكن أين نجد مادة بنفس كثافة وتناسق القمامة؟
    Bu tereyağ mükemmel ısı/yoğunlukta. Open Subtitles هذا الزبدِ المثاليونُ كثافة قطعِ درجةِ حرارة.
    Kurtçuğun oluşturduğu kist, beyin sıvısıyla aynı yoğunlukta. Open Subtitles كثافة كيس الدودة بنفس كثافة السائل المخي
    Kurtçuğun oluşturduğu kist, beyin sıvısıyla aynı yoğunlukta. Open Subtitles كثافة كيس الدودة بنفس كثافة السائل الدماغي
    Erken dönem evrende, yer yer, ufak yoğunlukta varyasyonlar vardı. Open Subtitles في بداية الكون كان هناك تغيرات ضئيلة من الكثافة تختلف من مكان لأخر
    Bu yoğunlukta bir ışık ve renk üretmek için 40 kilowatt'Iık bir güç gerekir. Open Subtitles لإنتاج ضوء بهذه الكثافة واللون يتطلب قوة من حوالي 40 كيلووات.
    Daha az dönüşüm daha yavaş iyon tüketimi anlamına geliyor. O hâlde fiziksel egzersiziniz geliştikçe aynı yoğunlukta daha uzun süre egzersiz yapabilirsiniz. TED عدد مرات أقل يعني استنزاف الأيونات ببطئ، لذلك مع تحسن لياقتك البدنية، يمكنك ممارسة التمارين لفترة أطول بنفس الكثافة والقوة.
    Metal, yüksek yoğunlukta bir çelik. Open Subtitles لم تخترقها الحديد هو صلب عالي الكثافة
    Yani dev galaksi kümelerinin olduğu yerde, büyük yoğunlukta karanlık madde var. Open Subtitles لذا، أينما كان تكتل ضخم من المجرات هناك تركيز من المادة المظلمة
    Beynin onarımında rol aldıklarını düşünüyoruz çünkü beyin lezyonlarının olduğu bölgelerde daha yüksek yoğunlukta bulunduklarını gözlemledik. TED نعتقدُ أنها تشارك في إصلاح الدماغ لأنه وجدناها في تركيز عالٍ قريبة من كدمات الدماغ
    Bunlar olağanüstü yoğunlukta yüksek hızlı elektrik darbeleri. Open Subtitles إنّه تركيز غير عادي من النبضات الكهربائيّة ذات السرعة العالية.
    Frank ve Emma'nın kıyafetlerinde de var... ama yüksek yoğunlukta metil alkol ve sodyum hidroksit karışımı buldum. Open Subtitles ولكنني وجدتُ تركيزات عالية من الميثانول وهيدروكسيد الصوديوم مختلطة فيها
    Yüksek yoğunlukta. Open Subtitles - تركيزات عالية.
    Noel Babanın kuşağındaki, kurtlar yüksek yoğunlukta, sülfatsız kondroitin glikozaminoglikan ve N-asetilnöraminik asitler ile besleniyormuş. Open Subtitles الديدان الميتة في قبة (سانتا) تغذت على تركيزات عالية... من "شوندروتن" غير مُكبْرت و"جليكوزامينوجليكان" وحمض "إن أسيت النيورامينيك"

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more