Bizim market, Yunan yoğurdu, şişelenmiş su bir de bozulmamış et satmaya başlamış. | Open Subtitles | بوديجا بدأت في بيع الزبادي اليوناني والمياه المعبأة في زجاجات واللحوم منتهية الصلاحية |
Onun yerine brokoli kadar iyi olan yoğurdu benimsediler, | TED | عوضاً أبتاعوا الزبادي، أصبح الزبادي تقريباً جيد مثل الكرنب. |
Merhaba. Daha önce de aramıştım, yoğurdu test etmek için? | Open Subtitles | مرحباً، إتصلت سابقاً بشأن إختبار الزبادي |
Dükkandaki istediğin yoğurdu alabilirsin yeter ki bu şeyi yanında götür! | Open Subtitles | سأعطيك أيّ لبن في المتجر، لكن خذ هذا الشيء معك حين تغادر |
Manda yoğurdu diyorum, kokuyor diyor adam. | Open Subtitles | أنا ذكرت لبن الجاموس والرجل يقول إن له رائحة. |
İki yıl içinde Amerikalıların daha önce hiç görmediği ve tatmadığı bir yoğurdu piyasaya süreceğiz. | TED | خلال سنتين، سننتج هنا زبادي لم تره أميركا قط ولم تتذوق مثله أبدًا. |
Ben daima "yabancılardan gelen yoğurdu yeme" diye düşünürüm. | Open Subtitles | كنت دائماً افكر فى عدم أخذ الزبادى من الغرباء. |
Tamam, banyoda temiz havlu var buzdolabından istediğini alabilirsin hatta en sevdiğin yoğurdu bile. | Open Subtitles | حسناً، هناك مناشف جديدة .. في الحمّام ويمكنكِ الحصول على ما تريديه .. من الثلاجة بما فيه الزبادي المفضّل لكِ |
Zayıflama yoğurdu. Bilgisayar pornosunun kalitesi. | Open Subtitles | الزبادي الخالي من الدسم نوعية الكمبيوتر الاباحي |
İkincisi, yoğurdu saklamak istemezsin, anne, bırak atsın. | Open Subtitles | ثانياً, أماه لاتجازفِ في الزبادي فقط دعيها تتخلص منها |
Bu sabah yediğin Yunan yoğurdu. Nefes boruna doğru yönlendiriyorum. | Open Subtitles | هذا الزبادي الذي اكلتيه منذ قليل إنه يصعد إلى مجرى تنفسك |
Başkan Yardımcısı'nın hangi donmuş yoğurdu alacağına karar veriyoruz. | Open Subtitles | ماذا تفعلون؟ يحاول معرفة ما هي النكهة من الزبادي التي يجب أن تحصل عليها نائب الرئيس |
Ve biz yoğurdu ortadaki "Ğ" ile telaffuz ederiz. | Open Subtitles | ونحن نَتهجّى الزبادي ب الدال هناك في المنتصفِ. |
Şimdi, bu dondurulmuş yoğurdu yiyebilirim veya... 11. | Open Subtitles | الآن, ممكن احظى هذا القدر من الزبادي أو 11 |
Var tabii ki ama donmuş yoğurdu zaman geçtikçe daha çok sevdim. | Open Subtitles | بالتأكيد، ولكني اصبحت احب الزبادي المجمد |
Ya o İsa'nın yoğurdu olsaydı? | Open Subtitles | ماذا كنت لتفعل إن كان هذا مخفوق لبن المسيح؟ |
Yunan yoğurdu, glütensiz çörek, iki kaynamış yumurta, muzun üçte biri ve yeşil çay. | Open Subtitles | لبن يوناني , كعكة خالية من الغلوتين بيضتان مسلوقتان بشدة و ثلث موزة , و شاي أخضر |
Yok, yoğurt. Bildiğin yoğurt. Manda yoğurdu yalnız. | Open Subtitles | لا، لقد كان لبناً، ولكنه لبن جاموس. |
Güneş enerjisi ile çalışan elektrikli ip atlama makinesi gramerleri daha düzgün yazan bir kalem erkek yoğurdu. | Open Subtitles | حبل القفز الكهربائي يعمل بالطاقة الشمسية, قلم رصاص يجعل قواعدك النحوية أكثر صحة، زبادي للرجل. |
Şunlara bak, buğday rüşeymi, Yunan yoğurdu, yağsız süt. | Open Subtitles | انظر لهذا جنين قمح زبادي يوناني حليب مقشود |
Kuru üzümlü buğdayın 5,61$ şeftalili yoğurdu da 4.25'ten aldın kusura bakma ama indirim yoktu. | Open Subtitles | وأخذتِ منشفتين ورقيتين بـ 2.80 دولار لكلّ منها، والزبيب بـ 5.61 دولار، وأخذتِ زبادي الخوخ الثلاثي بـ 4.25 وإنّي آسفة، ليست مُتوفرة بسعر مُخفّض... |
Acaba mutfaklarında leziz Yunan yoğurdu var mıdır? | Open Subtitles | أتسائل لو ان لديهم هذا الزبادى اليونانى الفاخر فى مطبخهم |