Eğer kurtuluşundan eminsen, kiliseye hiç ihtiyacın yok demektir, öyle değil mi? | Open Subtitles | .. بما أنكِ متأكد من خلاصكِ إذن ليس لك اي حاجة بالكنيسة ؟ |
Bir problem bulamazsanız, sorun yok demektir. | Open Subtitles | وإذا لم تجد مشكلة إذن ليس هناك مشكلة |
Her iki yönden de eğer doğruyu söylüyorsa, fazla zamanımız yok demektir. | Open Subtitles | على أي حال لو أنها تقول الحقيقة، فليس لدينا الكثير من الوقت |
Babasıyla yaptığımız anlaşmalara uyarsak korkacak bir şey yok demektir. | Open Subtitles | أعتقد أن لو إلتزمنا ، بالميثاق الذي قطعناه مع والده فليس لدينا ما نخشاه |
Antikor yoksa Guillain-Barré da yok demektir. Nokta. | Open Subtitles | عدم وجود أجسام مضادة يعني عدم وجود متلازمة جيان باري، انتهى الأمر |
Yanlış bir şey yapmadıysan sorun yok demektir. | Open Subtitles | إن لم ترتكب خطأ, فليست لديك مشكلة. |
Buraya düştüysen geri dönüşü yok demektir. | Open Subtitles | حسناً, إن دخلتَ إلى هنا, فلن تخرج أبداً |
Eğer bir mikrofona ihtiyacınız varsa ve sadece hoparlörünüz varsa, bir problem yok demektir. | Open Subtitles | إن كنت تريد ميكرفون ولكن لديك مكبر صوت فليس لديك مشكلة |
Hiç şüphen olmadan benim katil olup olmadığımı bilmiyorsan o zaman bizim için inşa etmemiz gereken bir temel yok demektir. | Open Subtitles | فإذا كنت لاتعرف وتعتقد أنني قاتل فلايوجد أساس لأي علاقة تنشأ بيننا |
Bu krallıkta ortalıkta böylece dolanabildiğine göre bir peri kadar bile beynin yok demektir. | Open Subtitles | لا بدّ أنّك تملك مخّاً بحجم حشرة لتأتي إلى هذه المملكة |
- Kaptan? İşler kötü giderse Yıldız Filosu'yla aramızda hiçbir bağ yok demektir. | Open Subtitles | في حال ساء الأمر سيكون الوضع هالك |
Cenevre Sözleşmesi'de yok demektir. | Open Subtitles | إذن ليس هناك معاهدة جنيف أيضا |
Çünkü ben beyin konusunda haklıysam o zaman yanıldığını kanıtlamak için vaktimiz yok demektir. | Open Subtitles | لأنّني لو كنتُ محقاً بشأن دماغها فليس لدينا الوقتُ لكي ننغمس في خطئك |
Kaçak mal götürmezlerse elimizde bir şey yok demektir. | Open Subtitles | لو لم ينقلوا البضائع المهربة فليس لدينا شىء |
Eğer sildiysen konuşacak bir şeyimiz yok demektir. | Open Subtitles | لو قمتُ بمسحه فليس لدينا أيّ شيء لنتحدث بشأنه |
Testin temiz çıkması kanında ya da idrarında uyuşturucu yok demektir. | Open Subtitles | فحص السموم النظيف يعني عدم وجود مخدرات بدمه أو بوله |
Yanlış bir şey yapmadıysan sorun yok demektir. | Open Subtitles | إن لم ترتكب خطأ, فليست لديك مشكلة. |
Buraya düştüysen geri dönüşü yok demektir. | Open Subtitles | حسناً, إن دخلتَ إلى هنا, فلن تخرج أبداً |
Eğer ormana gitmeye korkuyorsan, cesaretin yok demektir. | Open Subtitles | إذاً كنت تخشى الذهاب للغابة فليس لديك كرات هيا" جيمي" |
Burada duruyorum. Onun hırsız olduğunu düşünüyorsan ne dünyada ne de cennette onun için güvenli bir yer yok demektir. | Open Subtitles | إذا كانوا يظنون أنه اللص فلايوجد مكان آمنلهفي السماءأوفيالأرض ! |
Bu krallıkta ortalıkta böylece dolanabildiğine göre bir peri kadar bile beynin yok demektir. | Open Subtitles | لا بدّ أنّك تملك مخّاً بحجم حشرة لتأتي إلى هذه المملكة |
İşler kötü giderse Yıldız Filosu'yla aramızda hiçbir bağ yok demektir. | Open Subtitles | في حال ساء الأمر سيكون الوضع هالك |