Okyanusların çok daha fazla problemi var; su kirliliği var, asidifikasyon var, mercan resiflerinin yok edilmesi var ve devamı. | TED | نحن نعرف أن المحيطات تعاني من الكثير من المشاكل فهي تواجه التلوث والتحمض تدمير الشعاب المرجانية وغيرها |
Ancak işin görünmeyen daha ölümcül yanı sağlık kurumları ve finans kaynaklarının yok edilmesi oluyor. | TED | والأقل وضوحاً لكن الأكثر بشاعةً. هو تدمير مؤسسات الحوكمة الصحية ومواردها المالية. |
Ama bunun için, Ishbal'in yok edilmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | لكن من أجل تحقيق ذلك, يجب تدمير أشبال أولا |
Bu hâlde, bağışıklık sisteminiz kanser hücresinin gerçek yüzünü görebilecektir: Yani yok edilmesi gereken bir şey olduğunu. | TED | حسنًا، جهازك المناعي سيكون قادرًا ربّما على رؤية الخليّة السرطانية على حقيقتها: شيئًا لا بد من تدميره. |
B.O.S.'lerin kökten yok edilmesi planladığımız gibi ilerliyor. | Open Subtitles | إبادة الأسلحة البيلوجية يتقدَّم تبعاً للخطة |
Tüm bir ırkın sonsuza dek yok edilmesi, hem de tüm bir kıta bazında. | Open Subtitles | لكن دمار و إجهاد كامل إلى الأبد، في جميع أنحاء القارة باكملها |
İnsanların tamamen yok edilmesi işime gelmiyor. | Open Subtitles | إفناء كل البشر لن يساعدني |
200 Milyon dolarlık hatalı ürününün yok edilmesi... | Open Subtitles | تدمير منتجات معيوبة ثمنها 200 مليون دولار |
200 Milyon dolarlık hatalı ürününün yok edilmesi... | Open Subtitles | تدمير منتجات معيوبة ثمنها 200 مليون دولار |
Ormanların yok edilmesi demek, dünyanın sonunun gelmesi, insanların soyunun tükenmesi demektir. | Open Subtitles | أذا تم تدمير الغابة فأن الأرض بدورها سوف تدمر وسيقضى على البشر معها |
Cylon filosunun yok edilmesi, diğer değerlendirmelerden daha öncelikli bir konudur. | Open Subtitles | .. تدمير أسطول السيلونز سيأخذ الأولوية عن كل الإعتبارات الأخرى |
Bir adamın son sözlerinin okunmadan yok edilmesi bana yanlış geldi. | Open Subtitles | لم أعتقد أنهُ من الصواب تدمير آخر كلماتٍ للرجل بدون قراءتها، إعتقدت بأنهُ خاطئ |
Uçak gemimizin yok edilmesi ve askerlerimizin ölümü bir kışkırtmadır. | Open Subtitles | تدمير حاملة طائراتنا وموت جنودنا تصرف عدائي. |
Eğer hızlı moda diye bir olay varsa, son 15-20 yıl içerisinde sosyal adalet ve çevrenin yok edilmesi felaketini çözmeye uğraşmak için yapılmakta olan | Open Subtitles | إذا كان هناك أزياء سريع، لا حاجة ليكون قمة في كوبنهاجن لمحاولة حل كارثة تدمير البيئة، |
Bu eski efsanelerde yaratıkların hep belli bir tür aletle yok edilmesi gerekiyor. | Open Subtitles | في تلك القصص الخيالية القديمة، يجب تدمير الوحش دائماً بطريقة ما من التغلغل كطلقةفضةأو عصاخشبية.. |
Artık onu yok edilmesi gereken bir hedef olarak göremem. | Open Subtitles | لم يعُد بوسعي التفكير فيه كهدف يجب تدميره. |
Artık onu yok edilmesi gereken bir hedef olarak göremem. | Open Subtitles | لم يعُد بوسعي التفكير فيه كهدف يجب تدميره. |
"yok edilmesi gereken plastik tiplerden biri daha." | Open Subtitles | "مجرد نوع عاهرة بلاستيك الذي يجب تدميره" |
İnsan ırkının korunabilmesi için melez türünün yok edilmesi zorunlu bir durum. | Open Subtitles | إبادة عرق الهجائن هو أمرٌ ضروريّ للحفاظ على العرق البشريّ |
Maksadı insanların yok edilmesi olan yasaların... .. ve emirlerin uygulanmasını sağlayan bu adamlar. | Open Subtitles | وهم رجال اشتركوا... بتنفيذ قوانين ومراسيم... كان الغرض منها إبادة البشر |
Aku'nun yok edilmesi için gerekli olan anahtar benim. - Aklını kaybetmiş. | Open Subtitles | لا، أنا من لديه المفتاح لـ دمار آكو |
Normal şartlarda babamızın yok edilmesi övülmeye lâyık bir durum olurdu Niklaus. | Open Subtitles | لكان إفناء أبينا في ظروف طبيعيّة محمودًا يا (نيكلاوس). |
Görüyorsun, sevgilim yok edilmesi gereken negatif değil, Dr. Richard Thorndyke'ın kendisi. | Open Subtitles | كما ترى ، حبيبي أنه ليس فقط " النيجاتيف " الذي يجب علينا إتلافه ، ولكنه الدكتور ريتشارد ثورندايك |
Çin'in cam damarı olan bu bölge, son 50 yılda, ağaçların yok edilmesi nehirlerin kuruması ve çölleşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. | Open Subtitles | في السنوات الـ50 الأخيرة، وسط الصين أخضع إلى التصحر تجفيف الأنهار وإزالة الأشجار، |
Ve onun sicil kaydının yok edilmesi gerekiyor. Mesela, sonsuza kadar. | Open Subtitles | وسجل الأحداث الخاص بها و لابد ان يختفي للابد |