"yok ediyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • يدمر
        
    • تدمر
        
    • يدمرون
        
    • يدمّر
        
    • تُدمر
        
    • ويدمر
        
    • تدمّر
        
    • يعنى هذا تدمير
        
    • يدمرني
        
    • بها خاصية التفجير
        
    Belgeleri yok ediyor. Parçalara ayırıp hepsini yakmak için paketliyor. Open Subtitles لقد كان يدمر الوثائق ويمزقهم ويضعهم في أكياس معدة للحرق
    "Kalbim birisi için kendini yok ediyor, kim bu? O sensin" Open Subtitles قلبي يدمر نفسه بنفسه من أجل شخص ما أنت هذا الشخص
    Antikorlar, sistemi tehdit eden bakteri ya da öteki yabancı saldırganları yok ediyor. Open Subtitles الاجسام المضاده تدمر البكتريا او اى اجسام غريبه تهدد النظام
    Kırılıyorum, çünkü bu kendime olan son saygı kırıntılarını da yok ediyor. Open Subtitles اكره هذا لأنك تدمر ما تبقى لي من ثقتي بنفسي
    Yaşadığın evi herkes yok ediyor ve bunu hiç önemsemiyor musun? Open Subtitles كلهم يدمرون المنزل الذي عشت فيه حياتك كلها وأنت لا تهتم؟
    Hayır, hayır. Eğer kendinden geçiyorsa bağlantı anılarını yok ediyor demektir. Open Subtitles لا، لا، لا، طالما يغشى إذًا الوصل يدمّر ذكرياته.
    Ve arıların kaç yıllık emeğini... birkaç dakikada yok ediyor. Open Subtitles ،وفي ظرف بضعة دقائق تُدمر ما استغرق بناءه من النحل سنوات
    Mısır'lıları yeniyor, onları Kızıldeniz'de boğuyor, şehirleri yok ediyor, kızıyor. TED فهو يهزم الفراعنة بإغراقهم في البحر الأحمر, ويدمر المدن, ويثور.
    Çoğunlukla hayallerimiz, belirsiz bir gelecekte bölümlere ayrılmış saplantılara dönüşüyor. Bu, şu anda hayatlarımız için hazır olma kabiliyetimizi yok ediyor. TED في الأعم الأغلب تصبح أحلامنا مُجَزَئَة ومُعَلَقة بوقت ما في المستقبل وهذا يدمر قدرتنا على أن نعيش حياتنا في اللحظة الحاضرة.
    Ödüllendirmeye ve primlere abartıyla başvurmak, ahlaki irademizin yerini alıp "doğru olanı yapma" isteğimizi yok ediyor. TED ومما يُفسد الإرادة الأخلاقية الاحتكام المستمر للحوافز الذي يدمر رغبتنا في القيام بالشيء الصحيح.
    McGovern kendi kendini yok ediyor, tıpkı Humphrey, Muskie ve diğerleri gibi. Open Subtitles مكجفرن يدمر نفسه و كذلك همفري و موسكي و الجميع
    Saatte 400 kilometre süratle düşen çığ, yoluna çıkan her şeyi yok ediyor. Open Subtitles متحركاً بسرعة 250 ميل في الساعة، فإن الإنهيار الثلجي يدمر كل شئ في مساره.
    Merkez Bankası'ndaki numaraları hedef alıyor. Parayı yok ediyor. Open Subtitles إنه يهدف للاحتياطيات السرية الفيدرالية إنه يدمر الأموال
    Merkez Bankası'ndaki numaraları hedef alıyor. Parayı yok ediyor. Open Subtitles إنه يهدف للاحتياطيات السرية الفيدرالية إنه يدمر الأموال
    Aşkı, müvekkillerimizi, ve en çok da bizi yok ediyor. Open Subtitles تدمر الحب وتدمر زبائننا وفي النهاية ندمر أنفسنا
    Bildiğiniz gibi, termik ışın, vücudu yok ediyor, giysi dışında geride hiçbir şey bırakmıyor. Open Subtitles وكما نعرفون ، فإن الأشعه الحراريه تدمر الأجساد ولا تترك وراءها سوى الملابس
    Bildiğiniz gibi, termik ışın, vücudu yok ediyor, giysi dışında geride hiçbir şey bırakmıyor. Open Subtitles وكما تعرفون، فإن الأشعة الحرارية تدمر الأجساد ولا تترك وراءها سوى الملابس
    Bilmiyorum ama burası güvenli değil .....dünyanın çevresindeki bozulan fay hattı binlerce evi, okulu yok ediyor ...Uzatem Peninsula'daki Chichen-Itza , sıcaklık normal değerlere düştü Open Subtitles لا اعلم لكنها ليست امنه هنا تشققات ارضيه حول العالم تدمر الاف المنازل , المدارس
    Hatta eminim ki erkekler kadınları yok ediyor. Open Subtitles أعتقد أن الرجال يدمرون النساء أي إن الرجال أقدر على ذلك من النساء
    Sevgi, yargı gücümüzü ve açık bir biçimde görme yeteneğimizi yok ediyor. Open Subtitles الحب يدمّر حكمنا. وقدرتنا على الرؤية بوضوح
    Öyle bir kuvvet ki, şimdi bile bu tekneyi yok ediyor. Open Subtitles قوة، حتى في هذه اللحظة، تُدمر المركب.
    Kazan patlıyor, oteli yok ediyor ve baba ölüyor. Open Subtitles حسناً ,السخان ينفجر ويدمر الفندق والاب يموت.
    Onu görmeye devam edemezsin. Seni yok ediyor. Open Subtitles لا يمكنه مواصلة الحلاقة لك، أنت تدمّر نفسك
    Alan Wayne'nin işten atılmasına kafayı taktı, başkanlışımı yok ediyor olsa bile. Open Subtitles (ألان) مصمم على أن يتم عزل (وين) حتى اذا كان يعنى هذا تدمير رئاستى
    Beni yok ediyor, bedenimi yakıp geçiyor. Open Subtitles إن الأمر يدمرني إنه يحرق وعائي
    Yanlış kod girilirse kendini yok ediyor. Open Subtitles ان بها خاصية التفجير ذاتياً إذا تم إدخال الشفرة الخطأ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more