Tedavinin yokluğunda annenin bir sonraki çocuğunun ölme ihtimali 7 kat daha fazla. | TED | في غياب العلاج، الأم لديها فرصة أكبر بسبع أضعاف أن يموت رضيعها القادم. |
Yangın Bay Oldacre'ın yokluğunda gerçekleşti ve Bay Oldacre'ın ortadan kaybolduğu anlaşıldı. | Open Subtitles | والشئ المفاجئ هو غياب السيد اولدكار والذى اصبح واضحا فيما بعد اختفائه. |
Mirageman'in yokluğunda sade vatandaş Psued-Robin onun yerini almaya karar vermiş. | Open Subtitles | بسبب غياب الرجل السراب مواطن يدعى شبه روبين قرر أخذ مكانه |
Fakat Polis onun yokluğunda bize yardımcı olmayı kabul etti. | Open Subtitles | لكن الشرطي الإتّحادي وافق على مساعدتنا أثناء غيابه |
Kral'ın yokluğunda Vekil görevi sizde olduğu için, sizinle konuşmam gereken bir mesele var. | Open Subtitles | هناك مسألة واحدة أود مناقشتها مع جلالتك منذ أخذت دور الوصي في غيابه |
Onun yokluğunda çocuklarımıza nasıl mümkün olan en iyi ebeveyn olabileceğimi sordum. | TED | سألت إيمي كيف من الممكن أن أكون أفضل أب لأبنائنا علي الرغم من غيابها. |
Çok garip ama, sen yanımdayken hareketlerinden nefret ederdim ama yokluğunda seni özlüyorum. | Open Subtitles | إنه غريب لكن متى كنت حوله أنا أمقتّك لكن غيابك يجعلني أفتقدك |
Pekâlâ, benim tarafımdan Führer'in yokluğunda düzenlenen askeri mahkeme, cezalarınızı açıklayacak. | Open Subtitles | عظيم , محكمة حربية انعقدت بواسطتي في غياب الفيورر سنعلن العقوبة |
Annemin veya bir öğretmenimin yokluğunda güneş kremimi sürecek biri lazımdı. | Open Subtitles | ففي غياب والدتي, أو معلمتي, أحتاج لأحد يساعدني بخصوص واقي الشمس |
Aslında bu makinaların yokluğunda Chris'te olduğu gibi ciddi anlamda yavaşlama gerçekleşir. | TED | في الحقيقة، سيكون حقاً، في غياب هذه الماكينات، قد أحدث حضوراً هنا، كريس، حقيقة ، ضئيل جداً. |
Yine biliyoruz ki bir terapinin yokluğunda bu bebeklerin yarısı 2 yaşına bile ulaşamadan ölüyor. | TED | كما نعرف أنه في غياب العلاج فلن يعيش نصف هؤلاء الأطفال ليبلغوا عمر السنتين |
Plankton yokluğunda bu siyah kaya denizin dibindeki tortudur. | TED | ويمثل الصخر الأسود الترسب في قاع البحر عند غياب العوالق. |
Yalnızca bir bürokrat, patronunun yokluğunda hemen onun yerini almayı kurar. | Open Subtitles | فقط البيروقراطي من يحل محل رئيسه بعد أول غياب |
Yalnızca bir bürokat, patronunun yokluğunda hemen onun yerini almayı kurar. | Open Subtitles | فقط البيروقراطي من يحل محل رئيسه بعد أول غياب |
Babamın yokluğunda beni hiç yalnız bırakmadı. | Open Subtitles | وانها في غيابه . ستكون موجوده من أجلي . دوماً |
Çünkü onun yokluğunda onda en çok değer verdiğin şey daha belirgin olabilir. | Open Subtitles | " لإجل ذلك فالشيء الذي يجعلك تحبه ربما يتضح أكثر في غيابه " |
Bu iyi generale yokluğunda birkaç soru sormamı istemişti. | Open Subtitles | طلب أن يكون الجنرال الجيد هنا بعض الأسئلة فى غيابه |
Öyle ki onun yokluğunda ilgisi Hope'un annesine yöneldi. | Open Subtitles | لدرجة كبيرة انه في غيابها تركيزه منصب على امها |
Gerçi Alex uzaklaşacak ya da ölecek olsa ve yokluğunda Dave'yle evlenmemi istese, onun iyiliği için, bunu kesinlikle düşünürüm... | Open Subtitles | الا اذا رحلت اليكس او ماتت وهو سالني للزواج في ضل غيابها سوف افكر في الموضوع من اجلها |
Eminim 25 yıllık yokluğunda ailen seni çok merak etmiştir. | Open Subtitles | واثق أن مدة غيابك التي تعادل 25 عام أرضية قد أقلقت أبواك عليك |
Mahkemece bir çok kez geri çağrılmasına rağmen asi bir tutum sergileyip geri gelmeyen Kraliçe'nin yokluğunda ilk evliliğini yaptığı Prens Arthur ile olan ilişkisini öğrenmeye çalışacağız. | Open Subtitles | بغياب الملكة وقد أعلنها هذا المجلس عاصية لأنها لم تحضر حين تم استدعائها |
Eğer oğlum kocam olsaydı, şan şeref kazandığı sürece yokluğunda neşeli olmak, yatağında beni kucaklayıp sevgisini en çok gösterdiği zaman olduğundan çok daha kolay gelirdi bana. | Open Subtitles | لو كان إبنى هو زوجى لعشت معه فى متعة هذا الغياب أى شخص كان ليفعل فإن إفتقاده يبرهن على الحب |
Evet ve senin yokluğunda yapacaklarımız için alıştırmaya yapalım dedik. | Open Subtitles | أجل , و علينا أن نتدرب على فعل أمور أثناء غيابكِ |