Hiç yoktan bu sözde görüntüleri uydurdu ve şimdi seni bunlarla ilgilenmeye zorluyor. | Open Subtitles | إنّه يأتي بتلك الرؤى من العدم. ثم جذبك إليه لتربط الرؤى مع بعضها. |
Hiç yoktan ortaya çıkıyor ve kızın olduğunu mu söylüyor? | Open Subtitles | إذن ، هذه الفتاة تظهر من العدم وتخبركَ أنها إبنتكَ؟ |
Yarın, senin hiç yoktan çıkardığın bir şey gerçek olacak. | Open Subtitles | في الغد، ذلك الشيء الذي تخيلتهِ من العدم سيصبح حقيقة. |
Şimdiye kadar iyi iş başardım diye kendimle gurur duyardım... bu köyü yoktan var ettim diye. | Open Subtitles | حتى الآن أنا كُنْتُ جداً فخور بنفسي بأنّني عَملتُ عملاً عظيماً... بأنّني طوّرتُ هذه القريةِ مِنْ لا شيءِ. |
Kelimenin tam anlamıyla, hiç yoktan su yaratabilirler. | TED | يمكنهم حرفياً أن يصنعوا المياه من الهواء. |
Tam bir hiçlikten bunu çıkartabilir, yoktan var edebilir. | TED | يستطيع أن يخلق من العدم المطلق. خلق من العدم. |
Organları yoktan var etmek sihir gibi görünebilir fakat bunu başarabilen bir dizi organizma var. | TED | قد تبدو إعادة إنماء أعضاء الجسم من العدم أمرًا سحريًّا، لكن هناك العديد من الكائنات الحية التي تستطيع القيام بذلك. |
Eğer çeşitlilikten köken alan ve bir sonraki nesile kopyalanan ve seçilime uğrayan bir özellik varsa, yoktan var olan bir tasarım elde edeceğiniz kesindir. | TED | أذا كان هناك شيء نسخ مع تغيير وتم أختياره، يجب أن تحصل على تصميم يظهر من العدم |
Öylece hiç yoktan ortaya çıktılar, bütün binada. | Open Subtitles | ، لقد ظهروا من العدم فحسب في كافة أرجاء المبنى |
Gemiler büyülü bir şekilde yoktan var olmazlar. Kaptanları vardır. | Open Subtitles | السفن لا تظهر بشكل سحري من العدم يجب ان يكن لهم قبطان |
Mutfakta yoktan bir şeyler var ediyorum, anlıyor musun? | Open Subtitles | عندما أكون في المطبخ، فإنّي أخلق شيئاً من العدم. أتعرفين ما أقصد؟ |
Zincir yoktan var olup bedenini sardı. | Open Subtitles | تلكَ السلسلة جائت من العدم لتلتف حول جسده. |
İnsanlar, yazarların hayal gücünün her daim çalıştığını hiç durmaksızın, sınırsız miktarda olay örgüsü türettiğini ve öykülerini kolaylıkla hiç yoktan uydurabildiklerini sanır. | Open Subtitles | يعتقد الناس أن مخيلة الكاتب تعمل دائماً، وأنه يخترع بطريقة لا نهائية عرضوقائعوحلقات.. وأنه ببساطة يحلم بقصصه من العدم. |
Yani o yoktan var oldu dediğiniz şeyler bence tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | لا تعجبنى مسألة ظهور تلك الصخور من العدم هذا خطر للغاية الاتعتقد ذلك نعم، نعم. |
Gerçek dünyada yoktan bir şeyin varolduğunu hiç gördünüz mü? | Open Subtitles | أترون, في العالم الحقيقي لا نرى أشياء تقفز إلى الوجود من العدم |
Seni bulduktan sonra, birlikte, burayı yoktan var ettikten sonra, ilk önce bir sığınağa sonra hepimiz için bir yuvaya... | Open Subtitles | لأن بعد إيجادكِ وبناء هذا المكان من العدم سويًا وحولناه إلى مأوي ثم لمنزل لنا |
Lou Dorchen, efsanevi solisti süper bir metal olan Motley Lue, dünya sahnesine kim patlama yoktan çok tanımı haline bir kaya tanrısı. | Open Subtitles | لو داركهن, المغنى القائد الاسطورى من فرقه سوبر جروب مايتلى لو, الذي انفجر على الساحة العالمية من العدم |
- Bu işi tek başıma kurduğumu ve yoktan var ettiğimi de unutmayalım. | Open Subtitles | دعونا لا ننسى بأنني أوجدت هذا المشروع وبنيته من العدم |
Aldırma.Hiç yoktan daha iyidir. | Open Subtitles | لا يهم. أفضل مِنْ لا شيءِ |
Bu şirketi yoktan var ettim! | Open Subtitles | بَنيتُ هذه الشركةِ مِنْ لا شيءِ! |
Şey, yoktan para var edemem ki, Daniel. | Open Subtitles | حَسناً، أنا لا أَستطيعُ سَحْب نقوداً من الهواء الرقيق، دانيال. |
Hikâyenin bir bitişi olmadığı zaman müzikler çalıp insanlara anlamlı bakışlar attırarak hiç yoktan bir son yaratamazsın. | Open Subtitles | وعندما لا يكون للقصة نهاية, لا يمكن صنع واحدة من الهواء. بعرض بعض الموسيقى, وجعل الناس ينظرون لبعضهم. |