Fakat tabi ki, gün begün yaptığımız yolculukların çoğu bir şehrin sınırları içindedir ve özellikle | TED | ولكن، أغلب الرحلات التي قمنا بها من يوم الى اخر كانت داخل المدينة، وخصوصا |
Bu kaygı verici, hayali yolculukların günlük hayatımızda olmasını istemediğimize dair bir fikir var. | TED | وهناك فكرة بأننا لا نريد هذه الرحلات الخيالية، المعدة بعناية، أن تحدث في حياتنا اليومية. |
Bir o kadar da bunun nasıl gerçekleşebileceği ve bu yolculukların nasıl olabileceği hakkında hikayeler yazmaya başladılar. | TED | وبنفس القدر من الأهمية، بدأوا بكتابة قصص حول كيفية حدوث ذلك وما الذي قد تكون عليه تلك الرحلات |
Ve bu yolculukların onları bugün olduğumuz şeye nasıl dönüştürdüğünü keşfedebilecek miyim? | Open Subtitles | ونكتشف كيف غيّرتهم هذه الرحلات ليصبحوا من نحن عليه الآن؟ |
Sana şu yolculukların ilişki-öldürücü olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتك أن هذه الرحلات تقتل العلاقات |
"yolculukların sonu aşıkların buluşmasıdır, her bilge adamın oğlu bilir bunu." | Open Subtitles | " تنتهي الرحلات في تجمع المحبين " " كل أبن رجل حكيم يعرف الموت " |
Artan talep, yolları genişlettiğimizde beklenilen trafik yoğunluğunu ya da fazladan yolculuğu kabullenmemiz gerektiğini söyler. Yoğun sistemlerde, talebi esasen zorlayan yoğunluktur ve bu yüzden genişletme yapılır ve hali hazırda kendini göstermeyen yolculukların yaşanması olağandır. | TED | هذه الظاهرة تخبرنا أنه حينما نعمل على توسيع شوارعنا لتكون كافية للازدحام المتوقع، أو الرحلات الإضافية المفاجئة التي نتوقعها في نظام مروري مزدحم، ستخلق طلبًا أكثر، وهنا يأتي مطلب توسيع الطرق، وهناك رحلات أخرى غير متوقعة قد تحدث. |