| Bu, siparişleri tamamlamak için sadece verimsiz değil ayrıca hiç de tatmin edici olmayan bir yoldur | TED | هذه الوسيلة ليست فقط غير مجدية لتعبئة الطلبات، اتضح أيضًا أنها وسيلة لا تلبي الطلبات. |
| İşte bu, bence demokratik tartışma sanatının yeniden inşasına gidecek yoldur. | TED | ذلك، كما يبدو لي، هو الطريق لنبدأ باستعادة فن المناظرة الديموقراطية. |
| Yaratıcı yazarlık, hayalinizde, hapishaneden uzaklaşmak için harika bir yoldur. | Open Subtitles | الكتابة الابداعية هي طريقة رائعة للهرب من السجن في مخيلاتكم |
| Ama uluslararası sulara kaçmak için iyi bir yoldur. | Open Subtitles | "لكنّه يشكّل مهربًا يسيرًا إلى المياه الدوليّة" |
| Bildiğiniz gibi, beyindeki ısı kaybı ölüm ânını saptayabilmek için en güvenilir yoldur. | Open Subtitles | وكما تعلم ، فان فقدان الحرارة من الدماغ هو الطريقة الفعالة لـ لمعرفة الوقت الفعلي للوفاة |
| Bu, Amerikadaki siyahların sadece ruhani sorunlarını değil tüm sıkıntılarını çözmelerini teşvik edecek bir yoldur. | Open Subtitles | ، ليس فقط روحيا ً .. و لكن ذلك سيعطينا الحافز على حل مشكلتنا هنا فى الموطن |
| Hiç düşünmediğin şeyleri de hesaba katmak için en iyi yoldur. | Open Subtitles | هذه هيّ الطريقة الأفضل لعدم حدوث أيّ شيء |
| Aslında, otobüsler çekici değildir, ama hızlı büyüyen gelişen kentlerde çoğunluğun her yere ulaşmasını mümkün kılan tek yoldur. | TED | في الحقيقة، الحافلات ليست جذابة، لكنها الوسيلة الوحيدة الممكنة لإدخال النقل الجماعي إلى كل نواحي المدن النامية السريعة التوسع. |
| Büyük veri önemlidir ve büyük veri yenidir ve bunun hakkında düşündüğünüzde bu gezegenin küresel zorluklarını --- insanları beslemek; sağlık hizmetini, enerjisini, elektriğini sağlamak ve küresel ısınma yüzünden onların yanıp kül olmadığından emin olmak — verinin verimli kullamıyla üstesinden gelebileceği tek yoldur. | TED | فالبيانات الضخمة مهمة وحديثة العهد، و عندما تفكر في هذا الأمر ستجد بأنها الوسيلة الوحيدة التي ستمكن كوكبنا من التعامل مع تحدياته العالمية. لتغذية الناس وإمدادهم بالعناية الطبية، و إمدادهم بالطاقة والكهرباء، و حمايتهم من الدمار الشامل بسبب الاحتباس الحراري. وهذا بفضل الاستخدام الفعال للبيانات. |
| Kendi dinlemek Tetanlardan kurtulmak için tek yoldur. | Open Subtitles | (ألفحص هو الوسيلة الوحيدة للتخلّص من (الثيتانز |
| İskele, adaya girmek veya çıkmak için tek yoldur. | Open Subtitles | الرصيف هو الطريق الوحيد للدخول أو الخروج من الجزيرة |
| Ölüm doğuma giden tek yoldur. | Open Subtitles | الموت هو الطريق الوحيد الذي يقود للميلاد |
| Gidebileceğin tek yol benim sana sunduğum yoldur. | Open Subtitles | الطريق الوحيد الذي ستأخذينه هو الطريق الذي أختاره لك |
| Açık Kaynak, bir yoldur. | Open Subtitles | البرامج مفتوحة المصدر هي طريقة لتعاون الناس |
| Vampir avcılarını öldürmek, dikkatleri toplamak için iyi bir yoldur. | Open Subtitles | قتل صيادي مصاصي الدماء هي طريقة عظيمة لجذب الإنتباه |
| Güneş ışığı toplamak enerji toplamak için iyi bir yoldur, ama bir yaratığın zeki olabilmesi için asla gerekli miktarda enerji toplamaz. | Open Subtitles | تجميع أشعة الشمس هي طريقة جيدة لجمع الطاقة, لكنه في الواقع لم يجمع الطاقة الكافية للكائن ليصبح ذكي. |
| Ama uluslararası sulara kaçmak için iyi bir yoldur. | Open Subtitles | "لكنّه يشكّل مهربًا يسيرًا إلى المياه الدوليّة" |
| Kapu söz konusuysa, Levi ve Diego'nun peşine düşmeden önce Kawika'yla konuşmak kolay olan yoldur. | Open Subtitles | مع الكابو,نتكلم لكاويكا قبل ان نذهب خلف ليفى و ديجو هو الطريقة السهلة. |
| Bu, Amerika'daki siyahların sadece ruhani sorunlarını değil tüm sıkıntılarını çözmelerini teşvik edecek bir yoldur. | Open Subtitles | حل مشكلتنا هنا فى الموطن ... واحدة من ملاحظاتك المثيرة للجدل |
| Yatırım ve mal sahipliği, fakirlikten zenginliğe giden tek yoldur. | Open Subtitles | الإستثمار و الشراكة هي الطريقة الأفضل للمضي قدماً من الفقر الى الغنى |
| Yoga, rahatlamak için çok uygun bir yoldur. | Open Subtitles | يوغا هي الطريقة الفعالة لتخفيف الضغط و التوتر |