İlişkimizi yoluna koymak için nihayet bir şans yakaladık. | Open Subtitles | لدينا أخيرا فرصة لإنجاح هذه العلاقة |
İşleri yoluna koymak için elimden gelen her şeyi yapıyorum. | Open Subtitles | أفعل ما بوسعي لإنجاح الأمور |
- Gelecek tabii, onunla işleri yoluna koymak için geldim. | Open Subtitles | سأفعل، أتيت لإنجاح الأمر معه |
Artık gerçek Ejder Savaşçısı'nı eğitip işleri yoluna koymak için bir şansı var. | Open Subtitles | و الآن لديه الفرصة ليصحح الأمور ليدرب محارب التنين الحقيقي |
İşleri yoluna koymak için vakti olan bir insan. | Open Subtitles | شخص لديه الوقت ليصحح الأمـور |
Hala işleri yoluna koymak için şans var. | Open Subtitles | بينما يوجد أمل لتحسين الحال |
Hala işleri yoluna koymak için şans var. | Open Subtitles | بينما يوجد أمل لتحسين الحال |
Bu, işleri yoluna koymak için muazzam bir fırsat, efendim! | Open Subtitles | هذه فرصى كبرى لمحو كل شئ يا سيدي: |
Bu, işleri yoluna koymak için muazzam bir fırsat, efendim! | Open Subtitles | هذه فرصى كبرى لمحو كل شئ يا سيدي: |
Onunla işleri yoluna koymak için mi gelmiş? | Open Subtitles | أتت لإنجاح الأمر معه؟ |