| Planladığı cinayet yolundan sapmıştı, bu durumda yapılacak şey ne idi? | Open Subtitles | الجريمة التى رتب لها ذهبت فى طريق منحرف, فماذا يفعل ؟ |
| Yemi kurarız, mezarlıkların oradan çıkıp orman yolundan oraya döneriz. | Open Subtitles | لننادي أحدهم، ونخرج عبر القبور ونتأرجح من خلال طريق الغابات |
| Saat 12 civarında Stockwell Yolunu takiben Abbot yolundan devam edeceğiz. | Open Subtitles | سوف نتحرك مباشرة في حالي الثانية عشرة باتجاه طريق ستوك وول |
| Eğer siz Tanrı'nın yolundan gidenlerdenseniz size tavsiyem; bu tip yerlerden uzak durun!" | Open Subtitles | واذا كنت في طريقك الى الله فأنا اقترح ان لاتألف الذهاب لاماكن كهذه |
| Seni yolundan çıkarmayacağım tatlım, Söz veriyorum. | Open Subtitles | لن أجعلك تحيدي عن طريقك ، عزيزتي أوعدكبذلك. |
| Dinlesene şunu. Bu, küçük insanlar yolundan çekildiğinde büyük bir insanın başarabileceklerinin sesi. | Open Subtitles | هذا صوت ما بإمكان رجل بارع أن يفعله عندما يبتعد الفضوليين عن طريقه. |
| Otoyolda bir çıkış fazla gitmişim, servis yolundan geri döndüm. | Open Subtitles | سلكت مخرجاً خاطئاً على الطريق السريع وعدت عبر طريق الخدمة |
| Sonunda, her iki adam da ölçülülük yolundan sapmanın sonuçlarını pahayla ödedi, İcarus canı ile, Daedalus pişmanlığı ile. | TED | وفي النهاية، دفع كلا الرجلين ثمنًا باهظًا لانحرافهما عن طريق الإعتدال، فكانت حياة إيكاروس ثمنًا لذلك ودايدالوس بندمه. |
| Belki aracınızı yolun dışına itebilecek kadar şanslıydınız. Böylelikle diğer araçların yolundan çekildiniz. | TED | ربما كنتم محظوظين كفاية لتحركوها من منتصف الطريق وركنها جانباً بحيث لا تعرقل طريق السيارات الأخرى. |
| Biliyorum. Ana yolu kullanmayın. Unutmayın, dağ yolundan gidin. | Open Subtitles | لا تسلكوا الطريق الكبير، بل اسلكوا نفس طريق العودة خلف الجبال |
| San Marcos Geçidi'nden sonra, Diablo Kanyonu'na doğru, Winthrop yolundan. | Open Subtitles | بعد ممر "سان ماركوس" تأحذى طريق "وينتروب" حتى اخدود "ديابلو" |
| Kingston'ın dışındaki Port Royal yolundan çıkın, sonra çimento fabrikasına kadar Wentworth yolunu takip edin. | Open Subtitles | ثم على طول طريق وينتورث حتى تصل إلى مصنع الأسمنت |
| Telemark yolundan çıktım, Harper vadisine gidiyordum. | Open Subtitles | لقد إنقطع التيار في طريق تيلي مارك إلى الشرق من وادي هاربر |
| Eğer kazanırsan, yolundan çekilirim ama ben kazanırsam, sen Lindsay'nin sevgilisi olduğumu kabul edeceksin. | Open Subtitles | إذا كنت في الفوز ، الأول البقاء بعيدا عن طريقك ، ولكن إذا فزت ، عليك أن تقبل مني كما ليندساي صديق. |
| Dosdoğru git ve... bu problemi yolundan dışarıya tekmele. | Open Subtitles | تتجهين مباشرة الى الامام وترفسين طريقك للجهة الاخرى من المشكلة |
| Dosdoğru git ve... bu problemi yolundan dışarıya tekmele. | Open Subtitles | تتجهين مباشرة الى الامام وترفسين طريقك للجهة الاخرى من المشكلة |
| Diğer tüm ailelerin yolundan çekilmesi an meselesi ama büyümek istiyorsa, ona işlerin nasıl yürüdüğünü bilen biri gerek. | Open Subtitles | وأنها مسألة وقت فقط قبل أن تصبح جميع العائلات بعيدة عن طريقه ولكن ما كان يحتاجه حقا لنمو أعماله |
| Ben onu durdurdum ve o beni yolundan çekilmem için, tuzağa düşürdü. | Open Subtitles | وقد منعتها من ذلك لذا قامت بتدبير مكيدة لي لتبعدني عن طريقها |
| Ya da şu tarafa git. Kendi yolundan git. | Open Subtitles | اذهب من هذا الاتجاه حسنا اختار المسار الذي يحلو لك |
| Bu işi senin yolundan halledeceğiz. Karşı koyarak değil, örnek olarak. | Open Subtitles | لذا سنقوم بهذا الأمر بطريقتك سنكون المثل الأعلى، ولا نقاوم |
| Evrenin gerçek doğası sizi Köken'in yolundan ayrı tutanlar tarafından sizden saklanmış. | Open Subtitles | تم إخفاء الطبيعة الحقيقية للكون عنكم.. بقوى كانت ستضلكم عن درب "الأصول" |
| Kendi yolundan gitmiş ve krallık savaş, kargaşa ve yıkımın pençesine düşmüş | Open Subtitles | و انتهج دربه الخاص، وسقطت المملكة بسبب الحروب والفوضى والخراب |
| Yapman gereken tek şey yolundan çekilmek. | Open Subtitles | كل ما عليك فِعلهُ هو أن تبتعِد عن طريقِه |
| İdrar yolundan terliyor olabilir misin? | Open Subtitles | هل تعتقد انه يمكن ان تكون تتعرق من مجرى البول؟ |
| Süpürgenin bilinen gücü, kötülüğü yolundan süpürmektir. | Open Subtitles | إنَّ هدف المكنسة التقليدي هو أن تكنسي الشرّ من طريقكِ |
| Tamam. Bu sefer tamamen senin yolundan gideceğim. | Open Subtitles | حسناً انا سوف اقوم بفعل ذلك على طريقتك تماماً |
| Sonunda babamın yolundan gitme fırsatını yakaladım. | Open Subtitles | اخيراً , سنحت الفرصه لكى اسلك نهج والدى |
| Kıyamet gününde Allah'ın yolundan gidenler karşılığını alacaktır. | Open Subtitles | ليرحم الله من يتبعون صراطه المستقيم ليوم الدين |
| 02 numaralı hedef R25 yolundan çıkıp Eski Şehir'e doğru yol alıyor. | Open Subtitles | الهدف 02 يرحل من الطريق السريع رقم 25 ويتحرّك نحو المدينة القديمة. |