"yutan" - Translation from Turkish to Arabic

    • ابتلع
        
    • يبتلع
        
    • سوالو
        
    • لتتناولي
        
    • ستبتلعك
        
    Yani bir şişe hap yutan kişi diğerlerinden önce gelir. TED لذا الشخص الذي ابتلع زجاجة حبوب سيكون قبل شخص آخر.
    Bu evrende Valerie'yi yutan o deliğe düşecek biri.. Open Subtitles سيذهب من خلال ثقب الكون الذي ابتلع فاليري
    Sadece, kılıç yutan bir adamı pek umursamıyorum. İşte şimdi yalan söylediğini biliyorum. Open Subtitles لا، و إنّما لستُ مهتمّاً برؤية شخصٍ يبتلع سيفاً
    Güneşi bile yutan, çok karanlık bir kule. Open Subtitles برج شديد الظلام بإمكانه أن يبتلع الشمس
    Atlas Okyanusu'nun A'sının altına saklanmış, ufak bir ada olan yutan Şelaleler'e. Open Subtitles جزيرة صغيرة تقع تحت حرف الألف من الأطلسي تدعى (سوالو فولز )
    Bebek Brent Sardalyaları. yutan Şelaleler'de ustalıkla paketlenmiştir. Open Subtitles سردين (بيبي برنت) تمت تعبئته في (سوالو فولز)
    Basarisiz bir yazarin kendine aciyan ve sürekli hap yutan esi olmak yeteri kadar iyi degil mi? Open Subtitles كونكِ زوجة كاتب فاشل ليس جيّداً بما يكفي لتتناولي حبوب مانع الحمل وتشعري بشفقة ذات؟
    Yılan, örümcek ve daha sesini çıkaramadan insanı yutan bataklık yüzünden çocukların oraya gitmesi yasaktı. Open Subtitles الأطفال لم يسمح لهم بدخول المستنقع بسبب الأفاعي و العناكب ورمال متحركة ستبتلعك بسرعة قبل أن تتمكن حتى من الصراخ
    Metis'i yutan Zeus, onun tüm becerilerini de özümsemiş olur. Open Subtitles عندما ابتلع زوجته متيس فقد اكتسب الحكمة التي لديها
    Erkeklere spor ayakkabı yutan adamları anlatıyorsun 19 yaşında bi kızın kıçına sahipsin Open Subtitles تخبرين قصصاً رائعة عن شخص ابتلع حذاء لديك مؤخرة فتاة في التاسعة عشر من عمرها
    Ve bir de her sahte ipucunu, oltayı ve kurşunu yutan bir müfettiş parçası. Open Subtitles ذلك المحقق الغبي ابتلع الطعم الذي رميته وصدق إدعائاتك الكاذبة...
    Sinek yutan yaşlı bir kadın varmış. Open Subtitles كان هناك امرأة عجوز ابتلع ذبابة.
    Bir kurbağayı yutan yılan da. Open Subtitles ثعبان يبتلع الضفدع
    Brooklyn'in yarısını yutan bir kara deliğe? Open Subtitles ثقب أسود يبتلع نصف حيّ (بروكلين)
    Şimdi de yutan Şelaleler'deyiz... Stajyerimizin işinde ilk gününü geçireceği yerde. Open Subtitles سنبدأ من (سوالو فولز) حيث هذا يومها الأول في العمل
    Şimdi de merasim kurdelesini kesmek için yutan Şelaleler'in en gözde çocuğu, Bebek Brent'i davet ediyorum! Open Subtitles و الآن سيقوم بقص الشريط طفل (سوالو فولز) المفضل (بيبي برنت)
    Görünüşe göre yutan Şelaleler'de sardayla işleri daha iyiye gidiyor... Open Subtitles حسناً، يبدو أن الأمور في (سوالو فولز) قد بدأت تتجه للأفضل
    Başarısız bir yazarın kendine acıyan ve sürekli hap yutan eşi olmak yeteri kadar iyi değil mi? Open Subtitles كونكِ زوجة كاتب فاشل ليس جيّداً بما يكفي لتتناولي حبوب مانع الحمل وتشعري بشفقة ذات؟
    Yılan, örümcek ve daha sesini çıkaramadan insanı yutan bataklık yüzünden çocukların oraya gitmesi yasaktı. Open Subtitles الآن، حدث هذا في المستنقع خارج آشتون الأطفال لم يسمح لهم بدخول المستنقع بسبب الأفاعي و العناكب ورمال متحركة ستبتلعك بسرعة قبل أن تتمكن حتى من الصراخ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more