Maruz kalınan bu ayrımcılık sağlığımızı ve gelirimizi etkilemekte. Bu etkiler zaman geçtikçe üzerine eklenmekte. | TED | هذا التمييز يؤثر على صحتنا، رفاهنا ودخلنا، وتزداد التأثيرات بمرور الوقت. |
Dediğine göre, zaman geçtikçe daha agresif ve saldırgan olacakmış. | Open Subtitles | تقول أنه بمرور الوقت سيصبح اكثر عدائية وعنف |
Bu birkaç yıldır söylediğim bir şarkı ve zaman geçtikçe daha da iyi olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | هذه هي الأغنية التي غنيتها لسنوات ثم أكتشفت انها بمرور الوقت تصبح أصدق وأصدق |
Bu yüzden, zaman geçtikçe şato harap olmuştu. | Open Subtitles | وهكذا وبمرور الوقت القلعة سقطت فى الأهمال |
Bazı şeylerin zaman geçtikçe karıştırılması ve abartılması çok komik. | Open Subtitles | من المضحك كيف للأشياء أن تُحرّف وتتضخم مع مرور الزمن |
Her bir an veya fotoğraf, zaman geçtikçe anılarımızın elle tutulabilir bir parçasını temsil eder. | TED | تمثلُ كل لحظة أو صورة قطعة حقيقية ملموسة من ذكرياتنا مع مرور الوقت. |
Neden böyle olduğumu ben de bilmiyorum ama zaman geçtikçe her şey açıklığa kavuşuyor. | Open Subtitles | لا أعلم لمَ أنا هكذا لكن كلما مر الوقت يصبح الأمر أكثر وضوحاً |
Aradan zaman geçtikçe, Teddy ve Vern'ü daha az görür olduk. | Open Subtitles | ... ومع مرور الوقت بدأت تقل رؤيتنا شيئاً فشيئاً لتيدي وفيرن |
zaman geçtikçe iş onlar için zorlaşırken bizim için kolaylaşıyor. | Open Subtitles | بمرور الوقت سيصبح هذا اصعب لهم و اسهل لنا |
Çok zeki bir satranç oyuncusu, fakat zaman geçtikçe anlıyor ki onlar sadece piyon değiller aynı zamanda insanlar. | Open Subtitles | يعتقد أنه يلعب الشطرنج لكنه يكتشف بمرور الوقت |
Ama zaman geçtikçe, olaylar tam aksi yönde gelişmeye başladı. | Open Subtitles | لكن بمرور الوقت الاشياء بدت كانها بالاتجاه المعاكس |
Ama zaman geçtikçe korku ile yıldırmayı tercih edenlerin sevgiyi tercih edenlerden daha fazla takipçisi olduğu öğrendim. | Open Subtitles | بمرور الوقت.. تعلمت أن مثيرى الرعب.. لديهم من التابعين اكثر ممن يعطون الحب |
zaman geçtikçe onu bırakmanın daha kolay olacağını sanmıştım. | Open Subtitles | ظننت انه بمرور الوقت ساكون قادرا على ان اتركها |
zaman geçtikçe sıradaki nokta uzay ve zamanda hareket hâline devam eder. | Open Subtitles | سنراه بمعاييرنا ثنائية الأبعاد بمرور الوقت.. النقطة على الخط تتحرك خلال الزمان والمكان |
zaman geçtikçe onları kaçıranlara karşı yakınlık duymaya başlarlar. | Open Subtitles | وبمرور الوقت فإنهم يبدأو بالتقرب إلى المخطوفين |
zaman geçtikçe, insanların sana baktıklarında seni görmediklerini düşünmeye başlarsın. | Open Subtitles | وبمرور الوقت ... ستشعر بأن الناس لا يرونك أبدًا |
Ve zaman geçtikçe -- aslında oldukça hızlıca, birkaç saat içinde -- makineden çıkarıp kullanıma hazır somut bir ürün yapabiliriz. | TED | ومع مرور الزمن وبسرعة في الحقيقة, خلال بضع ساعات يمكننا صنع منتج مادي جاهز لاخراجه من الماكينة و الاستخدام |
zaman geçtikçe bu insanlarla ilgili anılarım bulanıklaşıyor. | TED | وتلاشت ذكرى هؤلاء الأشخاص مع مرور الوقت. |
zaman geçtikçe, onu daha çok özledim. | Open Subtitles | كلما مر الوقت , كلما أزداد إشتياقا له |
Ve zaman geçtikçe, onları bulmam gerektiğini fark ettim. | Open Subtitles | ومع مرور الوقت كنت اعلم انه يمكنني العثور عليهم مرة أخرى. |
Sam'e "zaman geçtikçe" yi çalmasını söyleyeceğim. En sevdiğiniz şarkıyı. | Open Subtitles | سأطلب أن يعزف لك "الأيام تمر" فهو لحنك المفضل. |
Şimdi zaman geçtikçe antika ve masum hareketler olarak görülüyorlar. | Open Subtitles | الآن, الوقت مع الوقت والمسافه التفكير بها كظريفه وبريئه حتى |
- zaman geçtikçe anladımki, annem biliyordu. | Open Subtitles | لكن عندما مرت الأيام ، أدركت بأنها عرفت. |
zaman geçtikçe | Open Subtitles | ومرت الأيام" |
Yine de problemi... zaman geçtikçe görüyorduk. | Open Subtitles | ولكن المشكلة كانت كنا نرى انه مع مضي الوقت |
zaman geçtikçe değeri anlaşıldı. | Open Subtitles | إنه متناقل عبر الأجيال ! لذلك هو الأفضل |