| Seni seviyorum Bu... araba zamanki yerinde olduğunu ve anne savaşmaya çalışın. | Open Subtitles | تفضلي. السيارة في المكان المعتاد وتساهلي مع والدتكِ، سوف تغير رأيها. أحبكِ. |
| Bildiğin gibi. Davetsiz misafirleri korkutuyor, sarmaşıklarla oynuyorum. Her zamanki gibi. | Open Subtitles | أنت تعرف , أخفت بعض الأشخاص أرجحت بعض النباتات , المعتاد |
| Hep onu savun, onun tarafında ol her zamanki gibi! | Open Subtitles | ولكن هذا صحيح دافعى عنها خذ جانبها كما تفعلين دائماً |
| Para transferi her zamanki gibi. Yarısı şimdi, yarısı teslimatta. | Open Subtitles | تحويل الأموال بالطريقة المعتادة النصف الآن و الباقى عند التسليم |
| Bir saniye dikkat etmesem, her zamanki gibi saatte 60 ya da 70'e düşerim. | Open Subtitles | حالما أفقد تركيزي سأعود الى 60 أة 70 ميل كما أفعل دوماً |
| 1961 yılının baharında, Başkan Kennedy'nin ziyaret ettiği zamanda Paris, her zamanki gibi güzeldi. | Open Subtitles | باريس في ربيع عام 1961 وفي وقت زيارة الرئيس كينيدي، كانت جميلة كما أي وقت مضى. |
| Eğer bir derdin varsa, her zamanki gibi bana gelmeliydin. | Open Subtitles | إن كانت لديك مشكلة كان عليك المجيء لي كما المعتاد |
| Biraz kalçalardan şişmişsin ama geri kalanı her zamanki gibi. | Open Subtitles | حسناً، ربما قليلاً حول الفخذين، ولكن ليس أكثر من المعتاد. |
| Pekala, Devon, Jeanette seni her zamanki ahırdan mı kiraladı? | Open Subtitles | لذا , ديفون هل قامت جينيت بلتقاطك من الأسطبل المعتاد |
| - Hayır. Karısına, eve her zamanki saatte geleceğini mesaj atmış. | Open Subtitles | لقد قام بمراسلته زوجته على أنه سيعود للمنزل في الوقت المعتاد |
| Git getir onu. Her zamanki gibi onu tamir edelim. | Open Subtitles | لا ،إذهب وأحظرها ونصلحها ، مثل ما نحن دائماً نفعل. |
| Her zamanki gibi işleri ele geçirecek. - 20 saniye. | Open Subtitles | لن تستمع إلىّ وستسعى إلى فرض سيطرتها كما تفعل دائماً |
| Sınıfa bıraktı. Sonra da her zamanki gibi ortadan kayboldu. | Open Subtitles | أخذني إلى الفصل ومن ثم إختفى كما هي عادته دائماً |
| Her zamanki gibi. Bu hafta dördüncü olacak. Aç bile değilim. | Open Subtitles | القصة المعتادة , رابع شخص هذا الاسبوع انا لست جائعا حتى |
| Her zamanki geleneğimize sadık kaldım ve sana bir şey almadım. | Open Subtitles | حسنا، أنا تمسك الخطة المعتادة لدينا ولم تحصل على أي شيء. |
| Bir gün, Kathe her zamanki gibi işini yapıyordu ve ilginç bir durumla karşılaştı. | TED | أحد الأيام أثناء عملها بالطريقة المعتادة تعثرت بإحدى القضايا المثيرة للاهتمام |
| Cadılar Bayramı eğlencesi her zamanki gibi yapılacak. | Open Subtitles | الإحتفال بعيد القديسيين سيستمر كما يحدث دوماً |
| Yine her zamanki gibi doyumsuzsundur, umarım? | Open Subtitles | ما زالت غير مستقره مثل أى وقت مضى ، وآمل؟ |
| Her zamanki gibi bizi sabah 6'da kaldırmazsan iyi olur. | Open Subtitles | أفضل لك أن لا توقظنا في الساعة السادسة مثل العادة |
| Biliyorum... Bunu sinirden yapıyorum. Her zamanki gibiyiz neticede. | Open Subtitles | أعلم، تلك كانت مجرّد نوبة غضب كما المعتاد دومًا. |
| Kalite kontrolü, onay mühürü. Bilirsiniz, her zamanki işler. | Open Subtitles | فحص الجودة، ختم الموافقة، كما تعرف المُعتاد. |
| Gerçekten sorunları olan insanların hattını meşgul ediyorsun. Her zamanki bencilliğin. | Open Subtitles | انتي تشغلين الخط عن اناس في مشكله حقيقيه انانيه كالمعتاد انانيه |
| Her zamanki gibi daha çok analiz için bilgi hazinem hizmetinde. | Open Subtitles | وكما هو الحال دوما جميع معرفتي تحت تصرفكم لمزيد من التحليل |
| Macerana yardım etmek için her zamanki gibi elimizden geleni yapacağımızı biliyordun. | Open Subtitles | علمت أننا سنفعل كل ما بوسعنا لمساعدتك في مغامرتك، دائمًا نفعل ذلك |
| Tornado her zamanki gösterisini yapamadı. | Open Subtitles | وهو كان محرج ملعون. إعصار دوّار قديم لا يستطيع أن ينظّم عرضه العادي. |
| Halktan, her zamanki önlemleri almaları ve sakin olmaları istendi... | Open Subtitles | الناس ينصحونا باتخاذ الاحتياطات العادية وإلى التزام الهدوء ونحن ننتظر... |
| Bu, o zamanki bilinen dünya için oldukça etkileyici görünüyor. | Open Subtitles | تبدو جميعها رائعة للعالم المعروف في آنذاك |
| Her zamanki çatlaklar ve sıkılmış ihtiyarlar. | Open Subtitles | اي شيء مهم على خط التبليغ؟ المجانين المعتادين مهووسي الجرائم و المواطنين الكبار الضجرانين |