Dr. Frasier diyor ki kızın içindeki nesne bir çeşit Zamanlayıcı. | Open Subtitles | تيلك دكتور فرايزر قالت ان الجهاز داخل الفتاة يشبه المؤقت |
Ayrıca Zamanlayıcı da olmaz, çünkü zaman genişlemesi nedeniyle arada fark var. | Open Subtitles | و المؤقت لا يمكن ضبطة أوتوماتيكياً بسبب التأثير المتغير فى الزمن |
Bana, ateşe dayanıklı tıpa güçlendirilmiş silindirler, uzunca bir fitil fünye ve uzaktan kumandalı Zamanlayıcı lazım. | Open Subtitles | اسطوانات مقوّاة، فتيل طويل جداً وأغطية تفجير وجهاز توقيت لا سلكيّ أو ساعة تنبيه بسيطة |
Ama kundakçı, elektronik Zamanlayıcı ve roket yakıtı kullanmış. | Open Subtitles | لكن قام مشعل الحريق باستخدام جهاز توقيت إلكتروني |
Ağırlık değişimi mayını patlatmasa bile yedek bir Zamanlayıcı var. | Open Subtitles | إن لم يتسبب تغيّر الضغط بإنفجار هذا، فهناك مؤقت إحتياطي. |
İleri adımını atar atmaz bir Zamanlayıcı 60 saniyeden geri saymaya başlayacak. | TED | حالما تخطو نحو الأمام سيبدأ مؤقت بالعد العكسي لمدة 60 ثانية. |
Bu odanın gücünü kesmek için bir Zamanlayıcı kurmuş. | Open Subtitles | لقد قام بوضع موقت لإطفاء الطاقة الكهربائية |
Üzerinde bir Zamanlayıcı var. Tam olarak öğlen 3'te patlaması için. | Open Subtitles | انها مزودة بمؤقت لتنفجر في الساعة 3 بعد الظهر تماما |
Ama sayısız Zamanlayıcı hatası var.. | Open Subtitles | لقد كان لدينا العديد من، العديد من حالات فشل الموقت. |
Bir Zamanlayıcı anahtarıyla bağlantı kurdum. | Open Subtitles | كان هذا سهلاً للغاية لقد ربطت مفتاح التشغل مع المؤقت |
Zamanlayıcı üç dakikaya ayarlıydı. | Open Subtitles | المؤقت معدّ لثلاث دقائق، لا توجد طريقة يستطيعها للخروج على الدرج من الطابق الـ 20 |
- Aynen. Zamanlayıcı tam olarak 30 güne ayarlı. Birisi uzaktan zamanlayıcıyı baştan başlatmazsa 30 günün sonunda kapanıyor. | Open Subtitles | بالضبط، المؤقت سيعد بالضبط 30يوم إلا إذا أعاد ضبطه شخصٌ ما عن بُعد |
Zamanlayıcı, şeyin üç saniyede odanın içinden geçtiğini söylüyor. - Bu şey? | Open Subtitles | المؤقت يقول ان هذا الشيء عبر خلال الغرفة خلال 3ثواني فقط |
X-Ray'i düzenlemem için bir dakikaya ihtiyacım var, ama şu ana kadar söyleyebileceğim, gömülü bir hareket sensörü ve, ve Zamanlayıcı yok. | Open Subtitles | أحتاج لدقيقة لأنشىء الأشعة السينية لكن بقدر ما يمكنني القول لا يوجد مجس حركة مغروس ولا أداة توقيت |
Zamanlayıcı olmalı. Şaka yapıyor olmalısın. Hadi ama! | Open Subtitles | ربما يكون جهاز توقيت لابد أنك تمزحين معي هيا |
Bu Zamanlayıcı su fıskiyelerini kontrol ediyor. | Open Subtitles | الذي يتحكم في توقيت إعدادات الرش. |
Sıcaklık değişimlerine tepki veren bimetalik Zamanlayıcı deneyebilirdik. | Open Subtitles | ويمكننا أن نجرب مؤقت معدني ثنائي الذي سيستجيب للمتغيرات فـي الآيام الحارة |
Evin altına Zamanlayıcı koydum, aynı Brad gibi. | Open Subtitles | لايمكن ان تكون حول المنزل سأضع مؤقت تحت البيت مثل براد |
Zamanlayıcı değil miydi, arabaya ne zaman bineceğinin garantisi yok. | Open Subtitles | لم يكن هناك مؤقت, لانه كان من المستحيل ضمان انها ستكون في السيارة |
Düğme yok, Zamanlayıcı yok, sadece çalışıyor. | Open Subtitles | .لا يوجد ازرار ، لا يوجد موقت . فقط مشغل |
Ben uzman sayılmam ama fitil, Zamanlayıcı falan olunca riske girip "bomba" diyeceğim. | Open Subtitles | حسنٌ، لستُ بخبير، لكن... فتيل... موقت... |
"Her bir yaralının üzerinde ölmeden önce ne kadar zamanları... kaldığını gösteren bir Zamanlayıcı var." | Open Subtitles | تم تجهيز المصابين بمؤقت داخلي يحدد كم بقي لهم من الوقت قبل أن يموتوا |
Kendi yükselişlerine göre ayarlanmış bir Zamanlayıcı zaten üstündedir. | Open Subtitles | -من الممكن أن يكون مضبوطا بمؤقت متزامن مع الصعود ﻷعلى |
İşte asıl nokta bu, kurtarmadık. Bombadaki Zamanlayıcı boş bir salonu patlatmak için ayarlanmıştı. | Open Subtitles | الموقت على القنبلة وضع لتفجير قاعة فارغة. |