Bu nedenle rakibine zarar vermek için stratejinin bir parçası haline gelirler. | Open Subtitles | ولهذا السبب تصبح جزءاً من إستراتيجية تهدف لإيذاء خصمك. |
Sadece o çocuklara zarar vermek için sebebi olan birileri var mı diye bakıyorum. | Open Subtitles | إني أبحث فحسب عن شخص كان لديه دافع لإيذاء هؤلاء الشباب ويمكن أن يكون قد تلاعب بالمكابح |
Yapabilirsin, ama sen ve ben biliyoruz ki tüm büyülerinle bile, bana zarar vermek için yeterli gücün yok. | Open Subtitles | صحيح لكنْ كلانا يعرف أنّك رغم كلّ سحرك لا تملكين القوّة الكافية لإيذائي |
Lütfen, oğluna da söyledim, size zarar vermek için gelmedim. | Open Subtitles | رجاء لقد أخبرت إبنك بالفعل أنا لست هنا لإيذائك |
Steve'i, izliyordum ama zarar vermek için değil. | Open Subtitles | إسمع لقد كنت أتبع " ستيف " لكن ليس لأذيته |
Gary'nin size zarar vermek için buraya geleceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | لدينا سبب لنظن ان غاري في طريقه الى هنا ليؤذيك |
Bana zarar vermek için yapabileceğin hiçbir şey yok, çocuğum. | Open Subtitles | ليس هناك شيء يمكنك عمله لتؤذيني يا طفلتي |
Başkan'a zarar vermek için mi burada yoksa yardım etmek için mi, bilmiyoruz. | Open Subtitles | أهو هنا لإيذاء الرئيس؟ أم هو هنا لمساعدته؟ لا ندري. |
Başkana ve başka insanlara zarar vermek için burada olduğu ihtimalini değerlendirmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نأخذ في الإعتبار إمكانية أنّه هنا لإيذاء الرئيس وقد يكون هناك أشخاص آخرون متورطون. |
Eğer birine yardım etmek için bunu yapıyorsa zarar vermek için de yapabilir. | Open Subtitles | اذا كان قادراً على التلاعب بذلك لمساعدة شخص يمكنه أن يقوم بـ ذلك لإيذاء شخص |
Fakat benzer şekilde,birisinin şunları söylemeye ihtimam göstermesi önemlidir, "sizi tebrik ediyoruz siz büyürken, büyürken ve büyürken, fakat eğer kendi pozisyonunuzu rekabet edenlere zarar vermek için kötüye kullanırsanız bu nedenle bunlar müşterilere hizmet veremez ise tebrikler sonlanır" | TED | لكن يجب على أحد القول جيد، نهنأك بذلك باستمرارك في النمو و النمو و النمو لكن التهنئة تتوقف عندما نعلم أنكم تسيئون استخدام موقعكم لإيذاء منافسيكم، فهذا لن يخدم مصلحة المستهلك |
Bak, ben de herhangi birine zarar vermek için delirmiyorum. | Open Subtitles | و أنا كذلك لست متشوقا لإيذاء أحد |
O adama zarar vermek için bir neden yoktu. | Open Subtitles | ليس لديك أي عذر لإيذاء هذا الرجل |
Harika, cılız yumruklarınla bana zarar vermek için yaptığın etkisiz atakların daha fazlasını sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | ممتاز، أتطلع للمزيد من محاولاتك الضعيفة لإيذائي بقبضاتك القارضية الضعيفة |
Bana zarar vermek için değil vazgeçmeme yardım etmek için geldiğini söylemiş. | Open Subtitles | قالَ أنه لم يذهب لإيذائي بل ليساعدني على "أن أنسى" |
Kolumu bırak Ethan! Bunu sana zarar vermek için yapmıyorum. | Open Subtitles | دعك من ذراعي يا إيثان لم أفعل هذا لإيذائك |
Yani görüyorsun ona zarar vermek için bir sebebim yok. | Open Subtitles | لذا كما ترى ,لا سبب عندي ,لأذيته |
Eski eşin sana zarar vermek için senden bir şeyler gizledi. | Open Subtitles | طليقك احتفظ بالأسرار ليؤذيك |
Buraya bana zarar vermek için geldiysen, en iyisi devam et. | Open Subtitles | إنْ أتيت لتؤذيني فافعل |
Biz kötü insanlar değiliz, size zarar vermek için gelmedik. | Open Subtitles | لسنا أشراراً، لسنا هنا لنؤذيكم |
Clay'e, kulübe zarar vermek için her şeyi yapacağını söylemiş. | Open Subtitles | لقد أخبر " كلاي " أنه سيفعل أي شيء لأذيتنا |
Sence onu, sana zarar vermek için mi kaçırdılar? | Open Subtitles | إذا هل تعتقد هي اختطف سعياً لإيذاءك ؟ |
Onları bize zarar vermek için gönderilmiş olsaydı, göremezdin bile. | Open Subtitles | إن كان قد أرسل رجالاً لإيذائنا فنحن لن نراهم أبداً |
Ama onlara gerçekten zarar vermek için fazlası gerekliydi. | Open Subtitles | لكن كنت أعرف لإيذائهم حقا كان علينا الذهاب أبعد من ذلك |