"zehirli bir" - Translation from Turkish to Arabic

    • سامة
        
    • قانون مسمم
        
    • السام
        
    • مسموم
        
    • مسمومة
        
    • سام
        
    • سامًا
        
    Bu, felaket zehirli bir şey bu arada. TED هذه الاشياء هي سامة كما الجحيم ، بالمناسبة.
    Ufak bir fark, Birisi çok zehirli bir Afrika yılanı iken diğeri Karayiplere özgü bir festival dansıdır. Open Subtitles قليل جدا.. غير ان واحدة هى أفعى سامة قاتلة و الأخرى هى رقصة كاريبية مبهجة
    Kuvvetleri kendileri komuta etmek istiyor. Bu zehirli bir hap, Francis. Open Subtitles "يتطلب القيادة الإفريقية للقوات" إنه قانون مسمم
    zehirli bir sis yüzünden 100 senelik bir arabada sıkıştık. Open Subtitles بإحتجازنا في سيارة بعمر 100 عام من قبل الضباب السام
    Şimdi elimizde neler var? Yves Gluant, Turnuvanın yarı finalinde boynundan zehirli bir iğneyle öldürüldü. - Suç. Open Subtitles بلوران وجد في مباراة نصف النهائية و سهم مسموم في عنقه
    zehirli bir kadın üzerinde, hasar kontrolü yapmam gerekti. Open Subtitles كان هناك حالة التحكم بالضرر على امرأة مسمومة
    Sanki beynime zehirli bir sis yığını çöküyor ve beni felç ediyor gibi. Open Subtitles كأن هناك ضباباً سام كثيف يدور في عقلي و أنا أنشل عن الحركة
    Burada, onlar donmuş halde zehirli bir buzdur. Open Subtitles تكوّن هنا صقيعًا سامًا متجمّدًا
    Buradayım çünkü yaklaşık yarım saat önce, zehirli bir madde dışarıda, bu binanın etrafında serbest bırakıldı. Open Subtitles أنا هنا لأنه منذ حوالى نصف ساعة تم إطلاق مادة سامة بالخارج حول هذا المبنى
    Ve zehirli bir yılan bir köpeği çok çabuk öldürür. Open Subtitles -إنها أفاعي سامة جداً و هذا النوع يقتل الكلب بسرعة
    adamlarından biri ameliyatlarda kullanılan ve devrim yapabilecek belladonna adında zehirli bir bitki bulmuş. Open Subtitles في الابحاث الطبية , احد الاشخاص هناك اكتثف ثورة في عالم الجراحة بايجاد الاستعمال الطبي لنبتة سامة تدعى بيلادونا
    Norbit birgün dere kenarında çıplak koşuşurken... zehirli bir yılan Norbit'e atlamıştı ve tam kıçından ısırmıştı. Open Subtitles وفي احد الايام , عند الجدول ركض نوربت عاري قفزت افعى سامة الى مؤخرة نوربت ولدغته
    Kuvvetleri kendileri komuta etmek istiyor. Bu zehirli bir hap, Francis. Open Subtitles "يتطلب القيادة الإفريقية للقوات" إنه قانون مسمم
    Çünkü zehirli bir gaz çıkışı olacak. Hem de çok zehirli bir gaz. Open Subtitles ولانه سينتشر بعض الغاز السام سينتشر بعض الغاز السام
    Sopalar ve taşlar kemikleri kırabilir ama zehirli bir kalem en iyi intikamdır. Open Subtitles الاعواد والحجاة قد تكسر العظام ولكن القلم السام هو أفضل انتقام
    Ya haksızlığa uğrar ya ısırılır ya da zehirli bir maddeye maruz kalır. Open Subtitles ويكون إما ظلم أو تم عضه أو تعرض لشيء مسموم.
    "Bir zorba tarafından sunulan yahni, zehirli bir çorbadır." Open Subtitles ،الحساء الذي يقدم من متنمر حساء مسموم
    zehirli bir gül haline geldim komutanımı öldürmeliyim. Open Subtitles لا بد لي أن اصبح زهرة مسمومة لكي أقتل قائدي
    O kadar güvenlik var, ama o zehirli bir kekle vals yapıyor. Open Subtitles ومع كُل ذلك التشدد الأمني دخل وهو يحمل كعكة مسمومة.
    Sanki beynime zehirli bir sis yığını çöküyor ve beni felç ediyor gibi. Open Subtitles كأن هناك ضباباً سام كثيف يدور في عقلي و أنا أنشل عن الحركة
    -... zehirli bir bant. Open Subtitles -نستخدم شريطًا لاصقًا سامًا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more