Silikon Vadisi'nin ortasında, inovasyon ve zenginliğin merkez üssü. | TED | إنها في وسط وادي السيليكون، مركز الإبتكار وبناء الثروة. |
Harika zenginliğin kilidini açmak için işlemsel yaratma araçlarını kullandık. | TED | لقد استخدمنا أدوات للإعداد الحاسوبي لكشف الثروة الهائلة. |
Şu zenginliğin ancak özel mülkiyette olunca yaratıldığıdır. | Open Subtitles | تلك الثروة تخلق فقط عندما تمتلك بشكل خاص. |
Çevremizdeki zenginliğin... sohbeti zorlaştırdığını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | ستجدين في البيئة المحيطة بك من الثراء مما يجعل هذه المحادثة صعبة؟ |
altının parlaklığını, zenginliğin güzelliğini anlattı kırlangıça. | Open Subtitles | ♪ فأخبرها عن مزايا ♪ ♪ الثروات و الذهب ♪ |
Şık, klas ve zenginliğin gösterişinden etkilenirler. | Open Subtitles | إنهم يستجيبون للفئة و الأناقة . و عرض هادئ للثروة |
Göze sokulan zenginliğin ve teknolojik gelişimin merkezi gibi bir yerdi. | Open Subtitles | إنها كمركز للثراء الفاحش والتدخل التقني |
Yalnız biri için zenginliğin hiç kıymeti yok. | Open Subtitles | عندما يعيش المرء وحيداً تعد الثروة تافهه |
İçimden bir ses, zenginliğin yeniden dağıtılmasını savunurken yoldaş Lenin'in beni düşünmediğini söylüyor. | Open Subtitles | شعرت انه ليس بالضبط ان هذا ما كان بعقل الرفيق لينين عندما دعا الى اعادة توزيع الثروة |
zenginliğin bizleri yozlaştırdığına inanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن الثروة فساد علينا جميعاً. نعم، اعتقد ذلك. |
Bu zenginliğin kanıtları bugün de görülüyor. | Open Subtitles | الدليل على هذه الثروة يمكن ملاحظتها في الوقت الحاضر |
Bazı insanlar çok fazla zenginliğin bir yük olduğunu düşünür, ben değil. | Open Subtitles | أتعلمين أمراً؟ بعض الناس يجدون الثروة الطائلة مصدر عبء، لكن ليس بالنسبة لي |
Bu muhteşem zenginliğin zirvesidir. Sahibine iktidar bahş eder. | Open Subtitles | إنه قمة الثروة الطائلة وواهب القوّة لمن يستحقه |
Sanatın ve ve enformasyonun gerçek birleşmesinin yetişkin edebiyatında üzücü derecede az kullanıldığını düşünüyorum. Entellektüel zenginliğin arttırılması için neden görsel zenginliğin daha fazla kullanılmadığı beni hayrete düşürüyor. | TED | اعتقد ان هذا تزاوج حقيقي بين الصورة والمعلومة وهو ما يفتقده ادب الكبار بشكل يرثى له وكنت مندهشة بسبب كيف ان هذه الثروة التصويرية غير مستخدمة بشكل واسع لتعزيز الثروة الفكرية |
Güzellik, zeka ve zenginliğin harmanı | Open Subtitles | هنا الجمال, سرعة البديهة و الثروة تجتمع |
Yani bu zenginliğin yaratılması değildir. | Open Subtitles | تعلمون جيدا أن هذا لم تخلقه الثروة. |
zenginliğin sırrı, komedinin sırrıyla aynıdır. | Open Subtitles | ان سر الثراء يا فئران التجارب هو نفس سر الكوميديا |
tabii ki para zenginliğin bir parçasıdır, ama sadece bir parçasıdır. | Open Subtitles | لا أقترح أن المال ليس قسم من الثراء هو قسم بالتأكيد لكنه جزء فقط |
Birdenbire gelen zenginliğin seni aniden cömertleştireceğine mi inanayım? | Open Subtitles | إذاً، لابدّ أن أصدّق أن الثروات المفاجئة.. ستعطيك كمّية كبيرة من الكرم .. |
Yerlileri öldürdüler ve El Dorado sınırsız zenginliğin olduğu bir fantaziyi temsil etmek üzere günümüze kadar geldi. | Open Subtitles | لذا قاموا بقتل جميع المواطنين وأصبح " إلدواردو " تمثيل للثروة الهائلة التي لا حدود لها |
Ve zenginliğin de seviyeleri var. | Open Subtitles | وهناك مستويات للثراء. |
Güç ve zenginliğin gölgesinde düşük notlar ne kolay unutuluyor. | Open Subtitles | كم تُنسى العلامات الضعيفة بسرعة في ظل النفوذ والثروة. |