"zorunda değildi" - Translation from Turkish to Arabic

    • لم يكن عليه
        
    • يكن عليها ان
        
    • يكن يجب أن
        
    • لم يكن عليها أن
        
    • لم يكن مضطراً
        
    • يكن من المفترض
        
    • كان لزاما عليهم
        
    • لم يجب عليها
        
    • لم تكن مضطرة
        
    Bunu yapmak zorunda değildi. Bu önemli birşey. Open Subtitles بينما أخبرك سكوتي بالحقيقة لم يكن عليه القيام بهذا
    Yedek depoyu bana söylemek zorunda değildi ama söyledi. Open Subtitles لم يكن عليه إخباري بشأن الخزان الإحتياطي ذاك ولكنه أخبرني
    Bana sorarsan, bunları o yapmak zorunda değildi. Open Subtitles لكن في رأيي الصريح لم يكن عليها ان تفعل ذلك
    Böyle olmak zorunda değildi. Open Subtitles لم يكن يجب أن ينتهي الأمر بهذه الطريقة، كما تعرف
    Four Corners'ın parçası olmak zorunda değildi. Open Subtitles لم يكن عليها أن تكون عضوة في عصابة الأركان الأربعة
    O gerçek bir kahraman, iyi bir adam. Bugün dönmek zorunda değildi. Open Subtitles أنه رجل شجاع , رجل طيب لم يكن مضطراً للعودة اليوم
    O adam bugün ölmek zorunda değildi. Open Subtitles ذلك الرجل لم يكن من المفترض أن يموت اليوم
    O kadar iyiydi ki, ne yazdığını düşünmek zorunda değildi. Open Subtitles جيد جداً في مهنته لدرجة أنه لم يكن عليه التفكير فيما يفعل
    Ama androidi istasyonu patlayacağı konusunda uyardı bunu yapmak zorunda değildi. Open Subtitles لكنه أخبر الروبوت بأن تقوم بتحذيرنا , بأن تلك المحطة على وشك الأنفجار لم يكن عليه فعل ذلك
    Bunu yapmak zorunda değildi. Yardım ettiğime çok sevinmiştim. Open Subtitles لم يكن عليه فعل هذا لقد كنت مسروراً لفعله
    FBI'yı bulmak zorunda değildi, sokaktaki bir polise gitmiş ve kaybolduğunu ve babasının FBI'da çalıştığını söylemiş. Open Subtitles لم يكن عليه العثور على مكتب المباحث الفيدراليّة ذهب إلى شرطي في الشارع وقال له أنّه تائه وأنّ أباه يعمل في المباحث الفيدراليّة
    Tabii ki de her gün onunla çalışmak zorunda değildi. Open Subtitles بالطبع لم يكن عليها ان تعمل معه كل يوم
    O ölmek zorunda değildi, Gobber. Open Subtitles لم يكن عليها ان تموت يا جوفر
    Çok güzeldi. Ölmek zorunda değildi. Open Subtitles ((لقد كانت جميلة)) ((لم يكن يجب أن تموت))
    Böyle olmak zorunda değildi. Open Subtitles لم يكن يجب أن يسير الأمر هكذا
    Polisleri aramak zorunda değildi. Open Subtitles لم يكن عليها أن تتصل بالشرطة
    Nihayetinde beni serbest bırakmak zorunda değildi. Open Subtitles حسناً، إنه لم يكن مضطراً للإفراج عني.
    O adam bugün ölmek zorunda değildi. Open Subtitles ذلك الرجل لم يكن من المفترض أن يموت اليوم
    Öyle olmak zorunda değildi. Open Subtitles ما كان لزاما عليهم أن يكونوا
    Bana yardım etmek zorunda değildi. Open Subtitles لم يجب عليها أن تساعدني
    Bana bir şey söylemek zorunda değildi. Open Subtitles إنها لم تكن مضطرة لإخباري بأي شيء. في الواقع، لقد كان بإستطاعتها أن تقتلني...

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more