"zorunda değildin" - Translation from Turkish to Arabic

    • لم يكن عليك
        
    • يكن عليك أن
        
    • لم يتوجب عليك
        
    • يكن عليكِ
        
    • لم تكن مضطراً
        
    • ليس عليك أن
        
    • لست مضطراً
        
    • لم يجب عليك
        
    • ما كان عليك
        
    • لم يكن عليكَ
        
    • لم تكن مضطرا
        
    • لم يكن لديك
        
    • يكن يجب عليك
        
    • لم تضطرين
        
    • لم تكن مضطر
        
    Beni kurtarmak için gelmek zorunda değildin biliyorsun değil mi? Open Subtitles تعلمين أنه لم يكن عليك العودة من أجلي أليس كذلك؟
    Sen de geçtiğimiz altı ay benimle kalmak zorunda değildin. Open Subtitles وأنت لم يكن عليك البقاء بجواري في الأشهر الستة الماضية
    - Onu vurmak zorunda değildin. - Evet, zorundaydım. Open Subtitles لم يكن عليك أن تطلق عليها نعم كان يجب على
    Davet için minnettarım ama yandaşlarını göndermek zorunda değildin. Open Subtitles أنا أقدر الدعوه ولكن لم يتوجب عليك ارسال أتباعك
    Tamam, bunu şefin önünde söylemek zorunda değildin. Open Subtitles حسناً , لم يكن عليكِ قول هذا أمام الرئيس
    Ancak bu kadar var. Polisleri çağırmak zorunda değildin. Open Subtitles هذا كل ما لديّ لم تكن مضطراً إلى استدعاء الشرطة إلى هنا
    Tanrım, komşusunu sevdiğini söyledi, ama bunu bu kadar kolay yapmak zorunda değildin. Open Subtitles يا الهي لقد قلت احب جيرانك لكن ليس عليك أن تجعلها بهذه السهولة
    İdamlardan Sonra böyle oluyorsun. Bu mesleği seçmek zorunda değildin. Open Subtitles تبدو دائماً هكذا بعد كل عملية إعدام لست مضطراً أن تكون هناك
    Buraya gelmek zorunda değildin. 8 yıldan beri eve hiç gelmedin. Open Subtitles لم يكن عليك المجئ - لم تعد منذ ثمانية أعوام -
    Bunu yapmak zorunda değildin. Bana da bırakabilirdin. Open Subtitles لم يكن عليك ان تتركيها او ان تتريكها لي مثلا
    Ama buraya getirmek zorunda değildin. Open Subtitles ولكن لم يكن عليك ان تحضريها الى هنا في الاعلى
    Hem istemediyse yanıtları kullanmak zorunda değildin. Open Subtitles بالإضافة ، لم يكن عليك أن تستخدم الإجابات . إذا لم تكن بحاجة إليها . أجل ..
    Beni tırt piyade durumuna düşürmek zorunda değildin. Open Subtitles لم يكن عليك أن تجعلينى أبدو كجندى فاشل بالنسبة لهم
    Bütün olay yerini kendin işlemek zorunda değildin. Open Subtitles لم يتوجب عليك أن تقوم بمعالجة مسرح الجريمة بأكمله بنفسك
    Buraya benimle gelmek zorunda değildin, biliyorsun değil mi? Open Subtitles لم يكن عليكِ ان تأتي لك هذهِ المسافة معي ، كما تعلمين ؟
    Benim tarafımı tutmak zorunda değildin. Sana pahalıya mal oldu. Open Subtitles لم تكن مضطراً إلى الوقوف بجانبي كانت فعلتك هذه مكلفة عليك
    Buna katlanmak zorunda değildin. Oradan uzaklaşabilirdin. Open Subtitles حسناً , ليس عليك أن تواجه هذا , فقط أبتعد عنه
    Sorun yok. Onlar benimle. Hey, para vermek zorunda değildin. Open Subtitles ـ لابأس إنهن برفقتي ـ لست مضطراً أن تدفع له من أجل هذا
    Bana bu odayı tutmak zorunda değildin. Open Subtitles لم يجب عليك ان تحضرني الى هذه الغرفة ,على كل حال
    Gelmek zorunda değildin, Hawes. Bu, benimle Jason arasında. Biliyorum. Open Subtitles ما كان عليك المجىء يا هاز هذا بينى وبين جيسون
    Gerçekten bunu almak zorunda değildin. Open Subtitles لم يكن عليكَ حقًا أن تتعبَ نفسكَ بهذا.
    Bunu söylemek için beni buraya getirmek zorunda değildin. Open Subtitles لم تكن مضطرا لاحضارى الى هنا لكى تقول لى ذلك
    Adama masaj yapmak zorunda değildin. Open Subtitles لم يكن لديك لتدليك له.
    —Ben böyle bir şey söylemedim —Söylemek zorunda değildin Open Subtitles أو اتخلص منه إننى لم أقل هذا - لم يكن يجب عليك هذا -
    O çocuğu öldürmek zorunda değildin. Open Subtitles لم تضطرين لقتل هذا الصبي
    Getirmek zorunda değildin. Ben gelip alacaktım. Open Subtitles , لم تكن مضطر لتحضره لهنا . أنا كنت سأتي لأخذه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more