"zorunda kalmayalım" - Translation from Turkish to Arabic

    • نضطر
        
    Böyle olsaydı, çağrı atmak zorunda kalmayalım diye bize söylerdi. Open Subtitles إذا كان هناك سيخبرنا حتى لا نضطر لنتصل به
    Biz de taraf tutmak, ittifak yapmak zorunda kalmayalım. Open Subtitles ‫لئلا نضطر أن نساند أياً من الطرفين أو نعارضه‬
    Silahını bırak biz de bizimkileri kullanmak zorunda kalmayalım. Open Subtitles إرمِ مُسدّسك حتى لا نضطر لإستخدام مُسدّساتنا.
    Filmi baştan izlemek zorunda kalmayalım diye liste yaptım böylece parçaları birleştirebiliriz. Open Subtitles وضعت خريطة لما فهمناه من الفيلم لكي لا نضطر للرجوع للوراء
    Ve buna nihai silahımız olarak bakmalıyız kullanılabilirliğinden emin olduğumuz birşey, ama aynı zamanda, dua edelim de asla kullanmak zorunda kalmayalım. TED ونحن بحاجة إلى إظهار هذا المخزون كرادع مطلق شيءٍ ييجب ان نتأكد من توافره , ولكن في نفس الوقت, يجب علينا أن ندعو الله ان لا نضطر لاستعماله
    Umalım ki bir daha bunu yapmak zorunda kalmayalım. Open Subtitles لنأمل ألا نضطر لفعل ذلك مرة أخرى
    Krupiyelere komisyon. - Seni aramak zorunda kalmayalım. Open Subtitles كما تعلمون لأبل ريق الموزعين- لا تجعلنا نضطر للبحث عنك-
    Remy Danton biz bir araya gelmek zorunda kalmayalım diye var. Open Subtitles "ريمي دانتون" موجود كي لا نضطر لأن نتقابل
    Roma'ya gelip bizimle birlikte yaşayacağı kanepede uyuyacağı ve kaldığımız bir sene boyunca dışarıda restorana gitmek zorunda kalmayalım diye yemeğimizi pişireceği konusunda espri yapıp duruyor. Open Subtitles وهي لا تنفك عن المزاح بشأن انها ستأتي لتعيش معنا في روما وستنام على الأريكة وتطبخ لنا كل الوجبات حتى لا نضطر للذهاب للمطاعم طوال السنة ونحن هناك
    Dua edin de açmak zorunda kalmayalım. Open Subtitles ولكن ادع أننا لا نضطر إلى فتحها.
    Amacımız bunu profesyonel bir çukur boşaltma sistemine dönüştürmek, böylece bundan küçük bir sektör yaratıp, kâr ve iş sağlayabiliriz. Umuyoruz ki, hijyeni yeniden düşünürken bu çukurların ömürünü de uzatıp sonradan hiç anlam ifade etmeyen çözümlere başvurmak zorunda kalmayalım. TED فكرتنا هي جعل هذا خدمة إفراغ حفر احترافية حتى نتمكن من إنشاء مشروع صغير منها، لخلق الأرباح وفرص العمل، والأمل هو أنه، كما أننا نعيد النظر في الصرف الصحي، نحن نمد أعمار هذه الحفر حتى لا نضطر إلى اللجوء لحلول سريعة التي ليس لها حقا معنى.
    İki kişiyi kurtarmak zorunda kalmayalım! Open Subtitles لا نريد أن نضطر لإنقاذ رجلين صغيرين!
    Sadece biz onu öldürmek zorunda kalmayalım diye. Open Subtitles ولن نضطر بعدها إلى قتله
    Artık kaçmak zorunda kalmayalım diye. Open Subtitles لئلا نضطر للفرار بعد الآن.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more